enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Hafif Yağmurlu
16°C
Kocaeli
16°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Hafif Yağmurlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

23 Nisan: İlk Günkü Aşkla…

29.08.2020
A+
A-

23 Nisan Türk tarihi açısından çok önemli bir gündür. Lakin bu günün hakkıyla idrak edildiği veya kutlamaların olması gerektiği şekilde gerçekleştiği söylenemez.

 

23 Nisan, uzun yıllar çocukların eğlendikleri bir çocuk bayramı olarak anıldı. Tabii ki geleceğimizin garantisi olan gençlerimiz ve çocuklarımız 23 Nisan ruhuyla yetişmeli ve o onuru ömür boyu taşımalıdır. Bu tarih bir eğlence şeklinde değil, ilk günkü gibi ve ilk günkü aşkla yapılmalıdır.

 

Peki 23 Nisan nasıl kutlanmalıdır? Bu konuda çok büyük araştırmalara ihtiyacımız yoktur. 1920’de Büyük Millet Meclisi nasıl açıldıysa, aynı şekilde kutlamaların yapılması gerekir. Tarihsel perspektif unutulursa, yapılacak kutlamalar bir anlam ifade etmeyecektir.

 

23 Nisan süreci ile ilgili iki kaynaktan faydalanmak yeterli olacaktır. İlki “Nutuk”, ikincisi ise Taha Akyol’un “Ama Hangi Atatürk” isimli kitap.

 

28 Ocak 1920’de İstanbul’da Mebusan Meclisi tarafından “Misak-ı Milli” kabul edildi. Bu misak ile, hangi sınırların kabul edilebilir olduğu dünyaya ilan edilmekteydi. Bu karar ile Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesine de destek verilmiş olmaktaydı. Bunun üzerine İngilizler 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgal ettiler. Çok sayıda vatanseveri ve Mebusu tutuklayarak Malta’ya sürgüne gönderdiler.

 

İşgal sonrası birçok mebus ve vatanperver Ankara’ya kaçtılar. Artık Ankara’da bir meclis açılabilirdi.

 

Aslında meclis 22 Nisan’da açılacaktı, lakin hem Cuma gününün feyzinden istifade etmek, hem de halkın daha fazla desteğini sağlamak amacıyla 23 Nisan Cuma günü tercih edildi.

 

Mustafa Kemal, açılış programına dönük olarak Heyet-i Temsiliye adına bir genelge yayınladı. Bu genelgede şu noktalar yer almaktaydı:

 

  1. 23 Nisan Cuma günü Cuma namazı sonrasında BMM açılacaktı.
  2. Bütün mebuslar Cuma namazını Hacı Bayram-ı Veli camiinde kılacaklar ve böylece Kuran’ın nurundan faydalanılacaktır. Namaz sonrasında Sakal-ı Şerif ve Sancak-ı Şerif taşınarak Daire-i Mahsusa’ya (Meclisin ilk binası) gidilecek. Binaya girilmeden kurbanlar kesilecek ve dualar okunacaktır.
  3. Bu günün kutsallığını teyit amacıyla bu günden itibaren her gün şehir merkezinde hatim ve Buhari-i Şerif okunacaktır.
  4. Bugünden itibaren vatanın her yerinde Buhari ve hatim okunacaktır. Cuma günü (23  Nisan) ezandan önce minarelerden salavatlar getirilecek ve hutbelerde Halifemiz ve padişahımızın adı anılacaktır ve bütün halkıyla birlikte kurtuluşu için dualar edilecektir.

 

23 Nisan günü Hacı Bayram Camiinde Cuma namazı topluca kılınır. Dualar okunduktan sonra dışarda bir alay düzenlenir. Alayın önünde Hacı Bayram Camii sancağı taşınır. Bu sancak üzerinde ayetler yazılıdır. Sancağın arkasında Sinop Mebusu Hoca Abdurrahman Efendi, başının üzerinde yeşil örtülü bir rahleyle yürür. Rahlenin üzerinde Kur’an-ı Kerim ve Sakal-ı Şerif vardı. Onun arkasında ise ulemalar, şeyhler, sarıklı, fesli, kalpaklı mebuslar ile önemli şahsiyetler ve yüksek rütbeli askerler Meclis binasına doğru yürüdüler. Meclis binasının önünde üç kurban kesilir ve dualar okunur. Ortalık amin ve tekbir sesleri ile inler.

 

Meclis kürsüsünün arkasına Hacı Bayram Sancağı yerleştirilir. Meclis kürsüsünün üzerine Kur’an-ı Kerim ve Sakal-ı Şerif konur. Hatim duaları ve Buhari-i Şerif okunur. Dualar okunur ve tekbirler getirilir.

 

Hiçbir Osmanlı meclisi bu kadar yoğun dini törenle açılmamıştır.

 

23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan Birinci Millet Meclisi’ndeki milletvekillerinden 61’inin hoca, 8’inin ise şeyh idi, din adamları, meclisin 18’ini oluşturmaktaydı.

 

Bu ruhla açılan bir meclis, yeni bir devletin kuruluşunu sağlamıştır.

 

İlk günkü ruh ve anlayışla her yıl yeniden meclisin açılışının yapılması zaruridir. 23 Nisan çocukların eğlenceleri ile sınırlandırılmamalıdır.

 

Bu yazıdan yola çıkılarak, benim hilafet gibi bir talepte bulunduğum anlaşılmamalıdır. Bizim bir monarşi gibi talebimiz de olamaz. Lakin “Din-ü Devlet” anlayışı ile bu devletin kurulduğunun bilinmesi ve bu anlayışın korunması gerekir.

 

Haydi Türkiye, ilk günkü aşkla 23 Nisan’ı, meclisimizin 100. Kuruluş yıl dönümünü kutlamaya…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.