Yaşadığımız coğrafya, tarih boyunca medeniyetlerin hem geliştiği hem de çatıştığı bir konuma sahip olmuştur. Bu topraklara sahip olmaktan daha da zor olan, uzun vadede elde tutabilmekti. Nice medeniyetler kurulmuş, gelişmiş ve yıkılmıştır.
Bu bağlamda Mezopotamya, Anadolu, Mısır ve bugünkü Yunanistan-İtalya hattı merkezi bir önem taşımıştır. Akdeniz, ticaret açısından çok büyük önem taşımaktaydı. Hayalleri süsleyen bir deniz konumundaydı.
Rusya’nın tarihi hayali olan sıcak denizlere ulaşmak, bu bölgenin ehemmiyetini ortaya koymak için önemli bir göstergedir.
Osmanlı Devleti’nin paylaşılması ve Türklerin Orta Asya’ya sürülmesi planları hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu konuda kimsenin hayallerinden vazgeçtiği söylenemez.
Nitekim Yunanistan’ın “Megola İdea”sı (Büyük Fikir) yani Büyük Yunanistan hayali olabildiğince canlıdır. Hala daha Rum Pontus’un ve Bizans’ın rüyaları ile uyanıyorlar.
Kendi elimizle adaları teslim etmişiz ve Ege ve Akdeniz’i onların kontrolüne bırakmışız. Küçücük Yunanistan her fırsatta bize racon kesmeye kalkıyor.
Olayın Büyük İsrail boyutunu başka yazılarda kaleme aldığım için burada bahsetmeyeceğim. Fakat Mısır üzerinden Orta Doğu’nun ve Akdeniz’in yeniden inşasını da unutmamak lazım.
Yeni bloklar oluşuyor ve yeni bir dünya kurulmaya çalışılıyor.
Yeni dünya düzeninde parçalanmış bir Türkiye ve İsrail kontrolünde bir Orta Doğu amaçlanıyor. Tabii Rusya ve Çin’in bir taraftan Akdeniz ve Afrika’da etkin olmak için attıkları adımları da unutmamalıyız.
Büyük bir mücadele veriliyor. Bir taraftan da farklı yöntemlerle Türkiye’nin kontrol edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Korona virüs önlemleri konusunda Türkiye çok iyi bir noktada olduğu halde, başta Almanya olmak üzere birçok ülke bunu gerekçe göstererek vatandaşlarının turist olarak Türkiye’ye gelmesini engelliyorlar. Bu yolla Türk ekonomisine zarar vermek ve Türkiye’nin teslim olmasını sağlamak istiyorlar.
Fakat Türkiye enteresan bir şekilde, her şantaj ve baskıya sert bir cevap vermekte ve daha güçlü adımlarla planlarını hayata geçirmektedir. Gelinen noktada bizi durdurmak için bir sürü görüşme trafiği gerçekleştiriliyor, komplolar planlanıyor ama sonunda geri adım atmak zorunda kalıyorlar.
Türkiye, ortaya koyduğu askeri ve ekonomik performans ile her geçen gün daha da ön plana çıkıyor. Vurulmak istenen her darbe, ülkemizi daha da güçlendiriyor. Tabii bunda yöneticilerin basiretli davranışlarının da büyük etkisi vardır. Uzun yıllar sessiz bir şekilde özellikle askeri alanda çalışılmış ve yerli-milli teknolojik ürünler ortaya konulmuştur. Bu saatten sonra bu gücü engellemek çok kolay görünmüyor.
Önümüzdeki süreç çok şeye gebe görünüyor. Her an her şey olabilir. Bu süreç sonunda Türkiye ya tam olarak rüştünü ispatlayıp, bir dünya gücü olarak yerini alacak ya da etkisiz bir hale dönüşecektir.
İdeolojik farklılıklar dolayısıyla maalesef siyaset kurumu hem toplumu bölüyor hem de güçlü bir duruş sergileyemiyor. Bir dönüm noktasında olduğumuz gerçeğinden yola çıkılarak, bütün farklılıklar bir kenara bırakılmalı ve ortak amaç için mücadele edilmelidir. Biz, ülke içinde birlik olmayı başarabilirsek, hiçbir güç bize karşı duramaz. Bu böyle biline.
Büyük Türkiye yolunda Allah devletimizin yar ve yardımcısı olsun…