enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2627
EURO
34,7251
ALTIN
2.398,52
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Açık
19°C
Kocaeli
19°C
Açık
Pazartesi Açık
24°C
Salı Parçalı Bulutlu
27°C
Çarşamba Çok Bulutlu
20°C
Perşembe Çok Bulutlu
17°C

Domuzdan Post, Rüşvetten okul olmaz!

29.08.2020
A+
A-

Son günlerde ayyuka çıkan rüşvet tartışması üzerinden olup biteni objektif bir şekilde irdeleyerek yapılması gerekenler üzerinde kafayı yormamız gerekiyor. Olayları kişiselleştirdiğimizde maalesef sorunu çözmekten uzaklaşıyoruz. Böyle bir durumda sorunun ve suçun tarafı da olabiliyoruz.

 

Partizan yaklaşımla suçu ve suçluyu savunmaktan vaz geçmeliyiz. CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun kontenjanından milletvekili seçilmiş olan Sinan Aygün, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının kendisinden 25 Milyon TL rüşvet istediğini, bu durumda kendi inşaatı önündeki engelin kaldırılacağını iddia ediyor. Konuyu Kılıçdaroğlu ile görüşüyor fakat sorun çözülmüyor. Canı yanan Sinan Aygün ise kendisinden rüşvet istendiğini belirtiyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, bu konuda açıklama yapmayı bir kenara bırakarak Aygün’ü FETÖ’cü olmakla suçluyor.

 

Aygün’ün FETÖ’cü olup olmamasının istendiği iddia edilen rüşvetle bir ilgisi olmadığı bir tarafa, çok çirkin bir tutumdur. Kızdığımız insanları FETÖ’cü diye yaftalayarak kendi suçlarımızın üzerini kapatmaya çalışıyoruz. İşin daha da vahimi, bu iddiayı dile getiren Mansur Yavaş’ın FETÖ ile bağlantıları üzerinde yıllardır ciddi iddialar olması. FETÖ projesi olarak aday gösterildiği dillendirilen birisi en azından böyle hassas bir konuda empati kurmayı becermeliydi.

 

Bir başka vahim nokta da Sinan Aygün’ün Ergenekoncu olduğu iftirasına uğramış olması ve el konulan mallarının hala iade edilmemiş olması. FETÖ mağduru birini bu şekilde suçlamak hangi vicdana sığar?

 

Süreçle ilgili ayrıntılar girmeyeceğim. Kimin ne kadar haklı olduğu konusunda kararı yargı verecektir. Fakat üzerinde durulması gereken nokta, bir rüşvet istenmiş olmasıdır. Efendim neymiş, bu parayla okul yapılacakmış… İnandık diyelim… Okul için şantaj yapılması ne kadar doğru? Eğer bir iş hukuksuz ise, alınacak rüşvet parası veya okul parası ile hukuki hale mi getirilmiş olacak? Okul yaptırmak için iş adamlarından zorla para toplamak da ne oluyor? Benim hissiyatım, okul söyleminin hırsızlığın kılıfı olmaktan öteye bir anlamının olmadığı yönündedir.

 

Peki bu durumda başka iş adamları yok mu? Çok sayıda oldukları kesin. CHP’li iş adamından bu rakam istendiyse, iktidara yakın olanların vay haline. İşin tek güzel tarafı, istenen rüşvetin TL olarak talep edilmesidir. Diğer iş adamlarından ses çıkmadığına göre, anlaşılan istenen paraları vermişler. Sanırım kısa zamanda Ankara’nın her köşesinde çok sayıda okul yükselecek. Veya birileri hızla zenginleşmeye devam edecek. Sizce hangisi?

 

Rüşvet sorunu sadece Ankara’nın sorunu değil. Toplum olarak çok kokuştuk. Hırsızlık ve yolsuzlukta sınır tanımayan bir toplum haline geldik. Bu ülkede küçük hırsızlıklar cezalandırılır fakat büyük boylu yolsuzluklar övgüyle karşılanır. Az çalan cezalandırılır, çok çalan ise daha fazla saygı görür. Adam yerine konur.

 

Allah aşkına söyleyin, hangi kamu kurumunda yolsuzluk yoktur veya hangi belediyede şaibeli işler dönmüyor? Hırsızlık partiler üstü genel bir özelliğimiz haline geldi. Sağ-sol-dinci, milliyetçi hiç fark etmiyor. Fırsatı bulan gücü oranında çalıyor. Bu durumu partizan bir anlayışla irdelediğimizde, sorunu çözemiyoruz. Senin hırsızın kötü, benimki iyi mantığını terk etmeliyiz. Bu toplumun sağcı, solcu, milliyetçi veya dindar değil, dürüst ve liyakatli insanlara ihtiyacı var. Kendi mahallelerimizdeki hırsızlara karşı duyarlı olup tepki göstermediğimizde, başımıza daha çok felaketler gelecektir.

 

Tabii ki kamu yöneticilerinden dürüst olanlar da var. Lakin bu kişilerin çevresini genelde soytarılar doldurduklarından bir yerlerden hırsızlık kanalları açık tutulmaya devam ediyor. Bütün siyasi partilerimizin kendilerini temizlemeye ihtiyacı var. İktidar-muhalefet fark etmiyor. Hırsızlık o biçim. Demokrasi oyununu iyi oynayarak bizi yönetme noktasına gelenler hırsızlıkta ilerledikçe daha da kibirli hale geliyorlar. Kendilerini seçen vatandaşları küçük görüyorlar. Bu kadar hırsızın olduğu bir ülkenin ayakta olması bile Allah’ın bir Lütfu olsa gerek.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.