Gözleri binbir zahmetle yıkılıp yıkılmasına an kalarak namaz kılan dedesine daldı. Dedesinin namazını bitirip selam verdikten sonra o ay parçası gibi bir tebessümle söylediği cümle ile dalması derin bir silkinme ile son buldu.
– Ne o evladım hiç mi namaz kılan bir ihtiyar görmedin, Yaradanına kurban olduğum…
Torun sordu;
– Dede ne zaman namaz kılmaya başladın ve nereden öğrendin?
Dede cevaben;
– Senden çok çok daha ufakken bende dedem den öğrendim. Sonra namazda yaptığımız hareketler Kur’an da var mı diye baktım. Kur’an da namazın farzlarından olan üç hareketin geçtiğini gördüm, onu da hayatıma tatbik ederek yaşamaya çalıştım çalışıyorum. Milli şairimiz,Kur’an şairi Mehmet Akif’in şu veciz cümlesini şiar edindim;
“ Kur’an’dan alarak ilhamı, asrın idrakına söyletmeliyiz islamı”
Torun;
– Hıım çok manidar… Peki, neydi sana ilham eden o üç hareket ve bu şair adayı olan torununa ilham olur mu?
Dede;
– Olur, tabi, neden olmasın. Kıyam, rükû, secde…
Ve şair adayı torun bunun üzerinden ilham ederek aldı eline kalemi, yazmaya başladı. İlk kıyam ile başladı. Hayatında yaşadıklarını ve dedesinin kıyam esnasında duruşunu hatırlayarak…
“Bir körü defnediyoruz,
Badem gözlüler mezarlığında.
Toprak ha tutuştu tutuşacak.
Bir seli seyrediyoruz,
Kalan kumlar tepesinde.
İsrafil ha üfledi üfleyecek.
Kıyam et, kıyam et, kıyam et…
Yoksa kıyamet hiç bitmeyecek.”
Sonrasında derin bir tefekkür ile rükû;
“Biri ararsın sererler önüne bin vuku
Karışır her şey, bozulur doku.
Kim kime rucü kim kime rüku.
Kimi varı bulur kimi ise yoku.”
Asıl mesele kul’un dünya hayatında ki rabbine en yakın olduğu hal secde;
“Ne olursak olalım, artık yetmiyoruz.
Ruhumuza olan sadakatimizide istiyorlar.
Bir gölge oyunu içinde mücadelemiz,
Durunca ölmüyoruz, koşunca yaşamıyoruz.
Her geçen gün kendimizden uzaklaşıyoruz.
Ellerimi göğe kaldıramayacak kadar mahcubum,
O yüzden secdede dua ediyorum…”
Şair adayı toruna, dedesi ve Milli şairimiz ve Kur’an şairi Mehmet AKİF’İN o vurgusu ve kitabın hitabı büyük bir ilham olmuştu.
Asıl ilham ise işte o an’dı…
Dedesinin vefatı. Ona o anı yazdıracaktı.
“Yüreğimde ateş,
Düştüğü yer değil,
Geldiği yer yakan.
Ömür bir nefes,
Aldığım an değil,
Verdiğim an yıkan.
Hey gidi insan,
Her yanın ziyan,
Ne kadar etsen de isyan,
İşte geldi o an…”
Bir okul gibi dede ve Kur’an’dan alarak ilhamı şairliği sevdiren bir Kur’an Şairi; AKİF
Ne diyordu Kur’an şairi Akif;
“İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de!
Yoksa bir maksat aranmaz mı bu ayetlerde?
Lafzı muhkem yalnız, anlaşılan, Kuran’ın:
Çünkü kaydında değil hiçbirimiz mananın
Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına;
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.”
Mehmet Akif Ersoy (Safahat, s.153)
Bir Müslüman’ın en büyük ilham kaynağının ne olacağını gösteren iki güzide insan örneği…