enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3218
EURO
34,8246
ALTIN
2.396,11
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Açık
19°C
Kocaeli
19°C
Açık
Pazartesi Açık
24°C
Salı Az Bulutlu
27°C
Çarşamba Çok Bulutlu
20°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C

ÖLÜMCÜL İKTİDAR

14.01.2022
A+
A-

ÖLÜMCÜL İKTİDAR DİYALEKTİĞİ VE TEORİK KAOS

Doğu toplumlarında iktidarın olduğu her durumda devamlı “teorik kaos kendini göstermektedir. İktidara gelen siyasi yapı ya da ideolojilerin teorik özgün, özgürlük vaat ve iddiaları iktidar pratiğinde teorik kaosa döner bu çelişik durum siyaset sosyoloji ve bilimi açısından içinden çıkılamaz bir hal ve uçurum doğurur

Çünkü siyaset teoriden, pratikten ziyade stratejidir, siyaset stratejik açıdan meşru baskıyı içinde barındıran bir durumdur. Eylem – ilişki bütünselin de evrensel unsurlar, faktör ve aktörler ideolojik, teorik söylemlerle çelişik zemin hazırlayabilirler

Siyaset ve iktidar söz konusu olduğunda öz-işleyiş asla ne teori ne pratik ne ideolojidir. İktidar strateji, siyaset organizasyondur. Bu düzlemde kullanıla gelen güç-baskı meşrudur. Meşruluğu belirleyen siyasi ahlak ve etik aslında tüm stratejilerin, oyunların özü olması gerekendir.

Siyasetin ve iktidarın bir ben-i birde ötekisi vardır.  Bu Var’da ben-i  teori ve ben besler, ötekini pratik ve strateji besler. Böylesi düzlemde bir ilişkiler bütününü tamamlayamayan iktidar kendini işaret etmek zorunda kalan bir hale gelir ve bu iktidarın zayıfladığını gösterir. Böylelikle “ölümcül iktidar diyalektiği başlar.

Ölümcül diyalektikte irade nötrleşir ve her karar konjonktürel alınır. Güç aşağıdan yukarı değil yukardan aşağı seyretmeye başlar ve diyalektik tek yönlü ölümcüldür. İlişkisel iletişim donmuş bu aşamada hiyerarşi, kimlik, aidiyet ve menfi haller üzerine yürür hale gelmektedir. Mutlak alan ve eksen kaybı oluşturan ölümcül zemin iktidarın sürekliliği ve istikrarı fenomenini, ya simülasyon ya manipülasyon ya da otoriter totaliter gayri meşru yollarla aramaya başlar. Eğer iktidar uzun vadeli serüvenin hikâyesi ise nemalanan kitlesi ile gayrimeşru zemin meşhur meşru zokasına dönüşür.

Doğu toplumlarında bu meşhur meşruyu besleyen gayri meşru ahlaki olmayan stratejik yönü de olan karizmatik lider faktörü ve bu faktör ile “Karizmanın rutinleşmesidir”, rutinleşen karizma, yozlaşmayı zafer algısı içinde sarıp sarmalar. Karizmanın gerçekten uzaklaştığı herkesçe malumdur. Lakin karizma kaybettiğinde tebaada kaybedeceğinden milli bir yalan olan “Devletin Bekası” sloganına sığınılır, bayraklaştırılır. Burada ahlak ve etik dışı olan yöntem karizmanın yanılmazlığı değil yenilmezliğidir. Bu tip bir iktidar savaşının kazananın kaybettiklerine karşı körlükleri artar.  Böylelikle iktidar yaşatan değil, öldüren bir unsura döner. İktidar demek hem çok kötü hem çok iyi demektir. İktidarı iyi ya da kötü eyleyen, siyasi üretimi, tüketimi, stratejik aklı, ahlakı ve değerler silsilesinde ki uygulayıcılığı ve arz, talep dengesinde çözüm ve alternatif noktasında ki performansıdır. Karizma ve lider odaklı iktidarlarda, iktidarlar sorunu da kendi oluşturur çözümü de ve bu paradoks futbol maçında alınan beraberlik ve bir puanı üç puan olmuş ve şampiyon olmuş sanrısı ile kutlatır.

Doğu siyasetinin iktidar ruhunun stabil, statik, statükotikbu ruhu kronik güç psikozuna, siyasi fecaatin siyasi dehalık yanılsamasını müzminleştirir.

 

Yaşanan bu kaotik cereyanlar, teorik anlam yitirmelerini beraberinde getirir.  İktidarın ideolojik, psikolojik tüm anlam dünyası sembolik ve somuta döner.  Temsil her şeyin önüne geçer. Tüm hareket alanı temsilin devamı üzerinden oluşur ve onun devamı tüm anlamın onda toplanmasını sağlar. Bir şeyin her şey, her şeyin bir şey olması kavramları bağlamından koparır ve ahlaki olmayan şiddetin cephanesi haline bürünür.  Yeri gelir Adaleti adalet ile Eğitimi eğitim ile her şeyi bir şey ile aynılaştırarak yok edersiniz. Bu yok ediş doğu toplumlarında genel ekseriyet ile karizmatik liderler öncülüğünde gerçekleştirilir. Yakın modern tarihi serüvenimiz bunun en bariz ispatıdır. Yaptığımız bu tespitler “modern toplum siyaseti” içindir.

Peki, bu ölümcül döngüden ,pratiği de ,stratejiyi de sarmalayan kaostan çıkış nasıl olabilir?;

İktidarı güçtür- baskıdır, gücü ve baskıyı engellemek kendinde toplamaktan ziyade dağıtım ve ortaya çıkarma koordinasyonu, organizasyonunu yapacak.
Toplumsal ruhun araçlarını, toplumsal ahlakın oluşmasında ilkeler doğrultusunda amaçlaştıracak.
Siyasal tüm ilkelerin sonuçları kendi adına ne olursa olsun uygulayacak. Demokrasi gibi gelir dağılımda adalet, sosyal haklar, parti içi gibi gibi…
Toplumsal duygu durumunu da göz önünde bulunarak akıl merkezli fikir ve aidiyet duygusu oluşturacak.
Sürekliliği asla olmayacak. İktidarın sürekliliği zehirdir, politik figür değişkenlik arz edecek.
Bilgi-inanç denklemi noktasında devlet sigorta vazifesi görecek. Çatışma, uzlaşma ve dayanışma ilişkilerinde düzeni sağlayacak.
İcraatlar vaatler konusunda istikrarlı olacak, iktidar sorumluluğu azınlık tarafından talep edilecek. Fıtri olarak herkesin iktidara talip olması demek menfi hal yoğunluğu demektir.
İktidar kendini ispat ve hissetmeye değil, uygulamaları ile yaşatmaya odaklanacak.
Taban teoriye bakar, ortada direk pratiğe, tavan ise stratejiyi uygular. Bu durumda teorik kaosa, pratik rezilliğe sebep olur. Tabandan, tavana çelişkisellik ortadan kaldırılacak.
İktidar- muhalefet seviyesi toplumsal ötekileşmeyi frenlemeli, her ötekisinde kendini yaşatmalı.
Olağanüstü halleri belirlemede temel paradigma sorundan beslenme değil sorunu çözme yatacak.
Kamuoyu görüşü objektifleştirilecek, iktidar özellikle kitle partileri kitlelerden yani kamuoyundan yön alacak. Doğu siyasetinde ki problem siyasi irade kitlelerden yön almıyor kitlelere yön veriyor. Böylelikle toplum mühendisliği ve bir dış projenin parçası olmak kolaylaşıyor. Bu kolaylaşmadan zevk duyulma hali, batıdan transfer hezeyan olan” Stockholm sendromu”  yaşanmasını sağlıyor.
İktidarın dili, dini, kültürü, zemin, zaman, mekân ahengi taşıyacak.
İktidarın etiği, ahlaki ve rekabeti “toplumsal menfaate” dayanacak, iktidarım menfaatine değil.
Tüm kavram ve uygulamalar yapısallık arz edecek.
Ahlak ve özgürlük iktidarın karakteristiği olacak.
Etik, mantığın üstünde kabul edilecek.
Mutlak otorite soyut değer görülecek.
İktidar lideri bir mit bir fenomen bir kahraman değil araç yapacak.

Sözün özü, ölümcül iktidar diyalektiğinden ve teorik kaostan kurtulmadığımız müddetçe iktidar bizim için her daim çok kötü olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.