enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Az Bulutlu
18°C
Kocaeli
18°C
Az Bulutlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Çok Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
22°C

Cumhuriyeti Kutsamak… Nasıl Bir Cumhuriyet?

28.10.2020
A+
A-

Öncelikle, bir imparatorluğa, hem de dünya tarihinin en ihtişamlı olanına son verilmiş olmasının büyük üzüntüsünü yaşadığımı belirtmek istiyorum.

 

Osmanlı Devleti sonrasında bütün coğrafya bir daha huzur görmedi. İnsanlığın Osmanlı barışına ihtiyacı her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor.

 

Türkiye, rejim değişikliği yapmış olsa da, Osmanlı Devleti’nin devamı ve mirasçısıdır. Dolayısıyla insanlığa karşı büyük sorumlulukları vardır. Osmanlı’nın yetimlerine sahip çıkmak, coğrafyanın ağlamasına son vermek zorundadır.

 

Cumhuriyet’i Osmanlı bakiyesi topraklar üzerinde ilan ettik. Bir imparatorluğa son verdik ve yeni bir devlet kurduk. Osmanlı Devleti ile olan bütün bağı reddederek yeni bir Cumhuriyet ilan ettik.

 

Osmanlı Devleti ile olan bağların tamamı inkâr edilerek Batı medeniyeti ile kenetlenme yolunda yol alındı. Bu süreçte ülkeye en büyük Fransız ithalatı olan laiklik ilkesini aldık ve kendi dini değerlerimize karşı bütün gücümüzle mücadele ettik.

 

Yıllarca Cumhuriyet yönetimleri, cumhuru (halkı) yok saydı, hatta aşağıladı, tehlikeli olarak gördü.

 

Cumhuriyet kutlamaları büyük bir coşkuyla kutlandı. “En büyük bayram bu bayram” söylemleri hiç eksik edilmedi. Hâlbuki bir Müslüman için en büyük bayramlar, Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır. Bütün İslam coğrafyasını kapsar.

 

Nevruz bayramı coşku ile kutlanacak olsa, yadırgamazdım. Nihayetinde binlerce yıllık bir geçmişi olan ve bütün Türk dünyası ve hatta İran tarafından da kutlanmaktadır.

 

Cumhuriyet, bütün güzellikleri içinde barındırıyor gibi bir anlatım tercih edildi.

 

Cumhuriyet ile özgürlük ve demokrasi özdeş olarak kullanıldı. Ama Cumhuriyet hiçbir şekilde demokrasi ile özdeş değildir. Tam tersine, en büyük bazı diktatörlükler kendini cumhuriyet olarak tanımlayabiliyorlar.

 

Mesela Çin Halk Cumhuriyeti veya İran İslam Cumhuriyeti, Irak ve çok sayıda başka cumhuriyetler ne demokrasi ne de insan hakları bağlamında bir şey ifade ederler.

 

Türkiye’de de Cumhuriyet, tek parti diktatörlüğü olarak 1946 veya daha doğrusu 1950’ye kadar devam etmiştir.

 

Cumhuriyet rejimi altında toplumun değişik katmanlarına zulüm edilmiştir.

 

Monarşileri eski dönemlere ait, insan haklarına ve özgürlüklerine alan açmamış rejimler olarak tanıtma alışkanlığındaki bizim Batıcı aydınlar, İngiltere başta olmak üzere, Avrupa’nın çok sayıda ileri demokrasinin monarşi ile yönetildiğini anlatmadılar.

 

Bu yaklaşımlarımdan yola çıkarak benim cumhuriyete karşı, monarşi arzusu taşıdığım yanılgısına kimse düşmesin. Benim Cumhuriyet ile bir sorunum yoktur. Benim için cumhuriyet kendi başına kutsanması gereken bir yönetim şekli de değildir.

 

Cumhuriyet olması değil, vatandaşlarını mutlu eden, onlarla barışık bir cumhuriyet olması benim açımdan önemlidir.

 

Demokrasi ile bağdaşan, vatandaşlarının yaşam tarzına müdahale etmeyen, gelmiş olduğu geleneğin gereğini yapan bir cumhuriyet en büyük arzumdur.

 

Türkiye Cumhuriyeti çok şükür artık halkı ile barışmış, tarihin yüklediği sorumlulukların bilincine varmıştır. Geçmişini inkâr eden ve hatta ondan utanan değil, geçmişiyle gurur duyan ve ondan aldığı güçle dünyaya ben de varım diyen bir cumhuriyet haline gelmiştir.

 

Demek ki sorun monarşi veya cumhuriyette değil, cumhuriyet veya monarşinin nasıl bir içeriğe sahip olduğuymuş.

 

Dört bin yıllık Türk tarihinin içinde devletlerin ismi değişse de, özü aynıdır. Allah devletimizi daim, milletimizi var etsin.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.