1957’ Yılında, ABD’nin kültürünü ülkemizde yaygınlaştırmak isteyen solcu gruplar, 1964 sonrası ABD düşmanlığına başlamışlardı. 1960’lı yılların sonu ve 1970’li yılların tamamında solcu gruplar, tamamen ABD düşmanı, NATO düşmanı ve Avrupa Birliği düşmanıdırlar. Fakat 1990’lı yıllara geldiğimizde gerçek yüzlerini ortaya koymuşlar ve 1957’de ki kodlarına dönmüşlerdi. Hepsi birden, NATO’cu ve Amerikancı olmuşlardı. Bu grubun sivil kanadının başını “ beşli çete” dediğimiz çete çekmekteydi.
Beşli Çete: 28’Şubat sürecinde, Sefer görev emri almış ihtiyat birliği gibi darbecilerin yanında saf tutan iş dünyasından beş ‘sivil’ toplum örgütü. İki işçi sendikası, iki esnaf örgütü ve bir işveren sendikası.
Daha sonraki yıllarda solun altyapısını oluşturacak olan görünüşte milliyetçi gençlik, daha o günden itibaren ABD kültürünü desteklemiştir (1957). Amerika’ya ve kültürüne, NATO’ya karşı olduğunu, her frsatta dile getiren sol, 1990’sonrası tamamen Amerika’nın yanında yer almış ve Amerikan kültürünü ülkemizde yaymak için çok yönlü çalışmalar yapmıştır. En büyük sol örgüt DEV-GENÇ’in lideri, en büyük Amarikancı olmuş, sadece dinsizliği yerinde kalmıştır. 28’Şubat sürecinde yer alan kurumlar ve kuruluşların çoğunluğu sol örgütlerdi. 28 Şubat sürecinin baş aktörleri arasında “5’li Çete”yi saymak hiç de yanlış olmaz. İş dünyasının önemli kuruluşları; Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK- İŞ) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 5’li Çete’nin üyeleri olarak sayılıyordu. Başkanları Refik Baydur, Derviş Günday, Fuat Miras, Bayram Meral ve Rıdvan Budak, o dönem sivil siyasete karşı yapılan darbenin ‘sivil’ ayağını oluşturuyordu.
Refik Baydur, ‘Bizim Çete’ adıyla dönemin kitabını da yazdı. Fuat Miras, TOBB Başkanı’ydı ve 5’li Çete’nin en güçlülerinden biri sıfatıyla 28 Şubat sürecine destek verdi. Postmodern darbenin sendikacı iki ayağından biri Bayram Meral, 10 yıl Türk-İş’te başkanlık yaptıktan sonra 2002 yılında CHP’den milletvekili seçildi. ‘Bizim Çete’nin diğer işçi patronu, DİSK Başkanı Rıdvan Budak, 1999 seçimlerinde DSP’den milletvekili oldu. Kısa süre sonra DSP’nin halk nezdinde inandırıcılığını kaybettiğini söyleyerek Ecevit’e karşı bayrak açtı. Bağımsız milletvekili olarak Meclis’te yer aldı. Dönemin TESK Başkanı Derviş Günday ise daha sonra CHP’den milletvekili seçildi.
Rıdvan Budak, 28 Şubat’ın 10. yılında yaptığı açıklamalarda, “27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat… Sivil siyasi sürecin önü hiç kesilmeseydi Türkiye bugün olgun bir demokrasiye sahip olurdu.” ifadesini kullanıyor.
Darbenin aktörlerinin kullandığı veya mağdurlarının dilinden dökülen kelimeler deyimleşti ve siyaset dilimize yerleşti. Söz konusu kelimelerin alt alta sıralanması bile tek başına darbe iddiasını ispatlamaya yetiyor. Nasıl ‘düşükler’ dendiğinde 27 Mayıs akla geliyor. ‘Ziverbey’i duyan 12 Mart’ı hatırlıyor. ‘Netekim’ ve ‘şartlar olgunlaştı’ ifadeleri 12 Eylül’le özdeşleşti. Aşağıda sıralayacağımız kelimeler de 28 Şubat sözlüğünün sayfalarını dolduruyor. B.Ç.G (Batı Çalışma Grubu), İrtica, Andıc, Subaylar konuştu, balans ayarı v.s
CHP bu çetenin içindedir ve kurucusudur denebilir. İşte bu lekeyi silmek için yeni bir söylem geliştirdiler ve adına da 5’li çete dediler. Ama bu lekeyi silemediler ve silmeleri de mümkün olmayacaktır. Bu çete milletin dinine, diline, malına saldıran bir çete olduğu için bu lekeyle lekelenen hiç kimse kendisini bu lekeden kurtaramayacaktır.