MECLİSTE İSLAMCILAR VE ATATÜRK:
Prof. Dr. Ali Özek Hocamız 17 Nisan 2021 günü vefat etti. Çok değerli bir âlimdi. Bizim fikrimizin ve cismimizin şekillenmesinde emeği olmuş bir hocamızdı. İleri görüşlü derler ya, işte hoca o cinsten bir âlimdi.
O yıllar da İslam Enstitülerinin öğrenci kontenjanını hükümet belirliyordu. Öğrenci kontenjanını yükseltmek için hükümetin Kapısı çalınır ve büyük mücadeleler verilirdi.
Bizim okula girdiğimiz yıl 120’ kişi alınmıştı. Rahmetli Bekir Topaloğlu Hoca diyordu ki, 50 kişi alalım ve bu elli kişiyi iyi bir şekilde yetiştirelim. Ali Özek hocamız da, 120 kişi alalım her zaman bu kontenjanı alamaya biliriz, bunların için den 50 tane ilahiyatçı çıkar. Geri kalanlar da dinini öğrenir ve Ülke’ye farklı şekiller de hizmet eder diyordu. Sonradan Ali Özek hocanın çok daha haklı olduğunu fark ettim.
Ramazan Yıldırım da, Ali Özek Hocamızın hatıratını o yaşarken onun dilinden yazdı. Çok güzel bir hatırattır.
İslamcı çevreler, Cumhuriyet kurulurken yapılan bütün yanlışlıkları Atatürk’e yükleyip işin içinden çıkarlar.
Ali Özek hoca, Bu hale gelmemizde bizim İslamcı dediğimiz kişilerinde hatası vardır derdi. Bu konuyu hatıratında şu şekilde anlatmış
“Hasan Basri Çantay’ı ziyaret ederdik Beyazıt’ta oturuyordu. Yaşlı bir adamdı. Ondanda çok şey dinlerdik. Bazı adamlar onu yanlış anlıyordu. Bu adam Atatürk’ü destekliyor diyorlardı Hâlbuki H. Basri Çantay, Ömer Nasuhi hoca, Atatürk’ü takdir ediyorlardı. Çantay’ın anlattıklarından en çok aklım da kalan şudur. Tarihini tam hatırlamıyorum ama Mehmet Akif o zaman hala Türkiye’de. Mehmet Akif buradayken Onunda içinde bulunduğu dindar gruba. (M.Kemal) hükümeti kurma yetkisi veriyor. Yani o günün muhafazakâr mebuslarına hükümeti kurun diyor.Başbakan olarak kimi düşünüyorlardı? Onu bilmiyorum ama her halde Hasan Basri Çantayı düşünüyorlardı.
H. B. Çantay: “M. Kemal, bu görevi bize verdi. Bizde toplandık fakat hiç kimse vazife kabul etmedi. Mehmet Akif’e Milli Eğitim Bakanlığı’nı teklif ettik kabul etmedi. Bir gün sabah ezanı okununcaya kadar yalvardık. Gene de kabul etmedi. O yüzden kabahat bizdeydi. Eğer hükümeti kura bilseydik, bu işler böyle olmazdı” anlattığı bazı başka olaylarda vardı…
Mustafa kemalin burada yaptığı birkaç müspet iş var. O dönemde üç tane grup var. Dr. Rıza Nur grubu, Şamanist olmak istiyorlar. Onlar ırkçıydı, Türklerin dini Şamanizm’dir diye bir yola giriyorlardı. Mustafa Necatı, o zaman Mili Eğitim bakanıydı. O da Hristiyan olalım diyordu.Mustafa Kemal ve arkadaşları da biz ne Hristiyan’ız ne de Şamanist’iz. Biz Müslümanız ama reform yapacağız diyorlardı. Onun üzerine Mustafa Kemal, Rıfat Börekçiyi, Diyanet İşleri Başkanı yapıyor. Protokolde ki yeri de Başbakandan önceydi. Bunlar sonradan değiştirilmiştir. Bu bana göre bir mana ifade ediyor. Sonradan yapılacak inkılaplar henüz yok daha.
Mustafa Kemal’i önce hocalar, Müftüler destekledi, savaşı beraber kazandılar, O da onlara bir değer veriyordu. Sabatayist’ler o zaman, Mustafa Kemal’e onlar yani Hasan Basri Çantay gurubu bu işi başaramaz diyorlar. O da tamam diyor, fakat onlara bir görev veriyor. Bunlar Hükümet’i kurmayınca Sabatayistler devreye giriyor. Mustafa Kemal buna çok üzülüyor ve kızıyor. Yanı bunlar bu imkânı neden kullanamadı, niye reddetti diyor. İşte o zaman sabatayistler onun etrafını alıyor. Bu işi ancak bizimle yürüte bilirsin diyorlar. Mustafa kemalde zaten o tarafa meyilli bir insan Müslüman kesime hükümeti kurma işini vermesi, onların hak ettiği bir işi tamamlamak içindir. İşin özü Hasan Basri Çantay’dan dinlediğim “ Bu işi başaramadık, hükümeti kuramadık” şeklindedir.”
“Bunlar hükümeti kuramayınca Mustafa Kemal bu işi başkasına veriyor ve bu olaydan sonra her şey yavaş yavaş değişiyor..” Ramazan Yıldırım. Medrese den Üniversiteye Ali ÖZEK. Düşün yayınları 1. Baskı sayfa: 161-165
Bu ara da, Anayasayı hazırlamak üzere de Ömer Nasuhi bilmen görevlendiriliyor. Ama onlar da görevlerini yapmıyorlar, ciddiye almıyorlar ve lakayt davranıyorlar. Sabatayistlere gün doğuyor ve idareyi ellerine alıyorlar.
İslamcıların bu hatası kendilerine de Ümmete de pahalıya mal olacaktı. Meclis fesih edilecek ve ikinci mecliste yer alamayacaklardı. Cumhuriyeti de, Sabatayıst ve dinsiz Mustafa Necatı ekibi kuracaktı, İşte, 23 Nisan 1920’de dualarla açılan Meclis, 29 Ekim 1923’den sonra duayı da dini de yasaklayacaktı.
O gün hükümeti İslamcılar kursaydı, Anayasayı da İslamcılar hazırlasaydı, yaşanan olumsuzluklar belki de daha aza inecekti. Ama olmamış ve bu hatanın ceremesini bütün Ümmet çekmiştir ve hala da çekmektedir.