ONLAR (Yahudiler) ALLAH’DAN ÇOK SİZDEN KORKARLAR.
İsrail terörü Filistin’de çocuk, yaşlı, demeden, Hastahane, şifahane demeden bütün insani kuralları çiğneyerek saldırmaktadır. Yahudiler akıbetlerini bildikleri için çok korkmaktadırlar.
Haşr suresi 15. Ayet’de: “Yahudilerin hâli, kendilerinden az bir zaman önce, yaptıklarının cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Âhirette ise onları pek acı bir azap beklemektedir”diyor.
1967 yılında işgalci Yahudi askerleri ‘Muhammed öldü, geride kızlarını bıraktı’ diye slogan atıyorlardı.
Müslümanlar da onlara şöyle ses veriyorlardı:
“Hayber Hayber ya yahud / Ceyşu Muhammed sevfe yaud”.
Netenyahu’nun babası olan tarihçi, Siyonist Benzion Netanyahu, yazdığı kitapta şöyle diyormuş, “Beni dünya üzerindeki gösterilerde en fazla korkutan slogan şu; ‘Hayber hayber ya yahud/ Ceyşu Muhammed Sevfe Yeud.” Sloganıdır.
Yani Hayberi unutmayın, hatırlayın; muhakkak er geç İslam ordusu bir gün geri dönecektir.
Kur’an’ı Kerim de, Yahudilerin Allahtan çok Müslümanlardan korktukları ifade edilmektedir. Haşr suresinin 13. Ayetinde şöyle diyor:
“Sizin, münafıkların ve Yahudilerin yüreklerinde meydana getirdiğiniz dehşet, korku, Allahtan korkularından daha fazladır…”
Erbakan Hoca, Yahudilerin korkak kimseler olduğunu, ancak güçten anladıklarını söylerdi.
Anadolu da bir söz vardır; “eşeği anırtan taş*ğıdır.” İsrail’in eşeği olan Batı onun bir avuç Müslüman karşısında aslan kesilmesini sağlamaktadır. Rahmetli Cahit Zarifoğlu’nun, “Katıraslan” kitabındaki katır görevini görüyor batılılar, batılıların katırı da İslam ülkeleri. İsrail’e eşeklik yapan ABD’ vurulduğu zaman İsrail’in sesi de, nefesi de kesilecektir. Bunların korkak alçak kimseler olduğunu Kur’an-ı kerim şöyle ifade ediyor:
“(O yahudiler) toplu olarak sizinle savaşamazlar; ancak muhafaza altına alınmış şehirlerde veya duvarların arkasından (korka korka harb ederler)…” Haşr 14
Korkularından göğü görünmez demir kubbelerle donattılar, yetmedi dünyanın en güçlü ordularını arkalarına aldılar. Var mı ki dünyâda eşi? /En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. Diyordu ya Akif, İşte medeni dünya denen dünyanın ölüm silahları “Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.” Uçak gemileri ile, uçakları ile daha birçok ölüm makinesiyle sarmışlar ufacık bir yeri. Bunlara medeni deniyor. “Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’ /Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,”… “Medeniyyet” denilen vahşete lâ’netler eder,/ Nice yekpâre kesilmiş de sırıtmış dişler!”
Bu sırtlan sürüsüne karşı koyacak bir aslan yok ne yazık ki,İslam dünyası hissiz, duygusuz bir hal almış. “Sanmayın: Şevk-i şehâdetle coşan bir kan var…/Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!/Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdârımıza!/Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!”
“Az gelişmiş üçüncü dünya ülkeleri kendi ordularının işgali altındadır.” Musaddık / İran eski başbakanı bu sözü söylerken çok haklıymış. Bugünün Arap liderleri o gün ki şahın Rozvelte söylediği sözü söylüyorlar: Şah Roosvelt’e hitaben;“Tahtımı Allah’a, halkıma, orduma ve size borçluyum” diyecekti. Rozvelt’e güvenen Şahın ve ordusunun sonunu bize gösteren Rabbim, İsrail’in sonunu da gösterecektir biz görmesekte görenler olacaktır yakındır.
“İşte zulümleri sebebiyle yıkılıp gitmiş, ıssız harâbeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda gerçeği öğrenmek isteyen insanlar için büyük bir ibret vardır.” Neml 52.
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!/ Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Yağmasa da gürleyen bir İran var onun da Kudüs orduları var ama Kudüs’ün yerini şaşırmışlar. Suriye de Müslüman kanı dökmekle meşguller. Ulemalarımızdan bazılarının “ Mescid-i Aksa”nın yerini değiştirip Arabistan’a getirdiği gibi. Bu olaylar dilerim Ümmet’in vahdetine sebebiyet verir. Akif’in dediği gibi bu günler de Ümmete vahdet gibi bir yarı müsaid lazım.
Suçu nedir diyorlar bu biçarelerin Akif bu biçarelerin suçlarını yüz yıl önce şöyle ifade etmiş:
“Müslümanlıkları biçarelerin öyle büyük
Bir cinayet ki: Cezâlar ona nisbetle küçük! “
Görülen o ki, Gazzelilerin Allah’tan başka kimseleri yokmuş.
“İlahî, kimsesizlikten bunaldım, âşina yok mu?
Vatansız, hânümansız bir garîbim… Mültecâ yok mu?
Bütün yokluk mu her yer? Bâri bir “Yok!” der sadâ yok mu?”