enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3536
EURO
34,6932
ALTIN
2.409,46
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Az Bulutlu
20°C
Kocaeli
20°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
19°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Pazar Açık
21°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
23°C

İnsanlığı Aydınlatacak Medeniyetin Yeniden İnşası

09.10.2022
A+
A-

“… Beş yüz tane sarhoşu bir araya getirip kanun çıkartırsanız,ilk çıkartacakları kanun, içki bedava olsun kanunu olur.”

Önceki yazılarımızda insanlığı aydınlatan ve karartan düzenlerden bahsetmiştik. Bu yazımızda insanlığı aydınlatacak yeni medeniyetin İslam Medeniyeti olduğundan ve nasıl inşa edileceğinden bahsedeceğiz:

“İkinci İslam medeniyetine gelince; şu bilinmelidir ki bu birinci İslam medeniyetinin kopyası değildir.

Neden? Çünkü o devrin şartları başka.  Bugünkü şartlar başka. Bir tek örnekle size ifade edeyim. Mesela; bugün hakkı adaleti öğretmek için okullara bir ders koysanız ve İmam Gazalinin sosyolojiyle ilgili kitaplarını öğretseniz, en faydalı ve en doğru bilgileri öğretmiş olursunuz.  Ama bu yetmez, neden yetmez? O çocuk o kitabı okudu çıktı ve köyüne, ilçesine şehrine gitti. Ama bugün dünya da o kadar kuvvetli bir iletişim var ki Amerika da ki bir şey Van’ın köyüne geliyor.  Brezilya da ki, Erzurum’un köyüne geliyor. Geldiği zaman oraya gitti orada solcu olarak, ya da farklı bir batıl zihniyetle yetişmiş birisi onu görüp diyecek ki, kardeşim sen öyle söylüyorsun ama bak,Karl Marks diye bir adam gelmiş o da bunları bunları söylemiş.  Senin söylediklerin yanlış, onun söyledikleri doğru dediği zaman, eğer bizim yetiştirdiğimiz insan okul da Karl Marks kimdir ve onun hataları nedir, öğrenmemiş ’ise, bilmiyorsa aldanır ve iş göremez ”diyor Erbakan hoca.

Bundandır ki, bu yeni devir de mesela,  Okul kitapları yazılırken Gazalinin tek başına okutulması yetmez.  Nasıl bir insan doktor olurken sadece anatomi okuması yetmez, mikrobiyoloji ve diğer tedavi şekillerini de öğrenmesi gerekiyorsa.  Bugünkü öğretimde de o çocuğu öğretirken diyeceksin ki,  bak doğrusu budur, bak Karl Marks gelmiş şunları söylemiş ve bu söyledikleri de şunun şunun için yanlıştır, yanlıştır diyeceksin, arkasından Amerika da bilmem Keynes denen bir adam gelmiş onun ki de bunun için yanlıştır.  Çocuğu aşılayacaksın o çocuk gittiği yer de artık bu batı düşüncesinin ürettiği habis ruhlu hastalıklara tutulmayacak, onun için bugünün mektebinin kitabı bin sene öncesinin mektebinin kitabının aynısı olamaz.  Bundan dolayı yapılması icab eden çok mühim çalışmalar var.  İşte biz bugün bunu İnsanlığa duyurmak istiyoruz ki,  yapılan işin ehemmiyeti anlaşılsın.  Ve bu önemsediğimiz iş her işin temelidir.

Hoca İnsanlığa Saadet Getirecek Nizamı İnsanın Vücut Yapısıyla Şu Şekil de açıklıyor:  

“Bakın bizim konuştuğumuz şey şudur. İnsanlığa saadet getirecek nizam nasıl bir nizam olacak?  Bu konu da ki örneğimiz insan vücududur.  İnsan vücudu nasıl bir vücut?Yaratıcı öyle yaratmış ki bu vücudu,  bizim vücudumuz da kemikler var, damarlar var, kaslar var.  Bunların hepsi ayrı ayrı birer düzen Ve Ahenk içinde tabiri caiz ise saat gibi çalışıyor. Ama hiç biri bir birini yemiyor. Bir biriyle kardeşlik içinde yaşıyor.  İnsanlığın muhtaç olduğu devlet, devlet düzeni, sosyal düzeni de öyle bir düzen olmalı ki, bu düzenin içerisinde hem siyasi düzen rahat çalışacak, hem iktisadı düzen rahat çalışsak, hem de ilmi düzen rahat çalışacak.  Hem de dini düzen rahat çalışacak ve hepsi de ahenk içinde olacak işte marifet buradadır. İşte bu bir insan, insanın düşünme kabiliyeti ünsiyeti iradesi ve hissi nasıl bir ahenk içinde insanın bütün ihtiyaçlarını karşılamak için vazife görüyorsa,  aynen bu vücuda benzer şekilde bir devlet düzeninde de, bütün ekonomik organizasyon, siyasi yönetim, bilim organizasyonu ve din yönetimi bunların hepsi insan vücudunda ki kemik, sinir, adale gibi ayrı ayrı kendi vazifelerini görecekler ve nasıl insan bunlar arasında bir ahenkten meydana geliyorsa devlet de bu düzenler arasında ki ahengi temin edecek, saadet ve selameti temin edecek.  İşte devletin vazifesi budur.

Şimdi bu batı da ve batının düzeninde ki en büyük noksanlık nedir?

Bunlar diyorlar ki; efendim biz çok ilerledik. İlerlediniz de ne yaptınız? İşte bak, biz devletin içinde yasama gücünü ayırdık, yargı gücünü ayırdık, yürütme gücünü ayırdık.  Herkes dilediği gibi hareket edecek bunlar bağımsızdır diyorlar.  Tabi bu söylediklerine kendileri de inanmıyor bunlar bağımsız değil! Bir, ikincisi de,  bu taksimatınız yanlış sizin, niye?  Sizin organınız da denetleme yok. Denetleme ayrıca müstakil bir güç olması lazım. Türkiye de denetleme nereye verilmiş Cumhurbaşkanlığı (Erbakan zamanında Başbakanlıktı)  yüksek murakabe heyeti.  Yanı Cumhurbaşkanlığına bağlı, yanı yürütmeye bağlı yürütmenin emrinde denetleme olmaz ki, e, kim olacak denetleyici? Din düzeni olacak,  sadece Allah’dan korkacak doğruyu söyleyecek böylece hem bütün ülkenin gidişatını denetleyecek hem de bir yere bir insan lazım olduğu zaman;  bu ahlaklıdır, bu dürüsttür diyerek bunu tezkiye edecek.  Çünkü din düzeninin vazifesi inşaata sağlam tuğla yapmak demektir. Bunun hepsi bir bina ise,  bina malzemeye dayanıyor. Malzeme sağlam olursa bina sağlam olur yanı, insanı insan yapmak din düzeninin vazifesidir. Bu adam ahlaklıdır dediği zaman, o adama ihale verilecek, böylece din cemiyetten kopuk olmayacak, cemiyet içerisinde hem denetleme hem de, tezkiye vazifesi gibi çok mühim bir görev ifa edecek. İşte organların hepsinin aheng içerisinde çalışması demek bu demek.

Batılıların bir diğer hatası da şudur. Batılılar diyor ki efendim biz bunları ayırdık.  Ayırdınız ama siz kanun yapma hakkını meclislere verdiniz, yanlış. Beş yüz tane sarhoşu bir araya getirip kanun çıkartırsanız ilk çıkartacakları kanun içki bedava olsun kanunu olur.

E, Bundan da insanlığa saadet gelmez ne olacak?  İşte bütün bu temel esasları bilen bu temel esaslara göre şu işin nasıl yapılması gerektiğini takdir eden insanlar ilim adamıdır. Bu ilim adamları asıl kanunu hazırlamalı, devlet bu kanunları tasdik etmeli, özüne karışmamalı ve yürürlüğe koymalı, böylece kanunlar ehliyetli insanlar tarafından yapılmış olacak. Yoksa parmak kaldırarak kanun yaptırarak saadete ulaşılmaz.

Temeldeki hataları birkaç misalle açıklaya biliyoruz ve sonra hem batı da hem ülkemiz de en büyük sakatlık nerden çıkıyor? Bu kurumların birbirine müdahalesinden çıkıyor.  Mesela Türkiye de devlet siyasi erk dine de, ekonomiye de, bilme de tasallut ediyor. Nasıl tasallut ediyor mesela vergi koyuyor, Merkez bankası faiz artırıyor.  yoo arkadaş bu senin koyduğun vergi gibi vergi koyamasın. Ne imiş, sabahleyin Maliye bakanı uyanıyor KDV yi yüzde on beşe çıkarttım diyor.  Haydaaa, fakir fukara, çocuğuna ayakkabı alamayan bir adam birine almış diğerine alamıyor. Zaten yüreği kan ağlıyor.  Gitmiş eşkıya gibi adamın yüz de on beş parasını kapıp kaçıyor.  E, ben devletim gücüm var, polisim var, askerim var işte bu Firavunluk düşüncesidir. Sen kökünden eğitilmen lazım, hak başka siyasi güç başka. Siyasi güçte olsan, hakka uyacaksın, itaat edeceksin, bu işin temeli bu. hakkı mı üstün tutacağız, kuvveti mi üstün tutacağız?

Bütün belalar kuvveti üstün tutan firavun düşüncesinden geliyor.

Bu nizam değişecek çünkü huzur getirmiyor. İşte durum ortada, ne olacak, mutlaka hakkı üstün tutan bir döneme dönülecek.  Başka çaresi yok. Hakkı üstün tutan bir nizama geçmedikçe insanlar saadet bulamazlar.  Mesela biz de devlet dinin özüne tecavüz ediyor.  Ne diyor?  Müslümanlık serbest diyor. Serbest mi? Serbest, hay hay, ama kız çocukları başını örtemez.  Yahu arkadaş ben Müslüman olabilir miyim? Olursun peki, Müslümanlık kız çocuklarının başını örtmesini emrediyor mu, etmiyor mu?  Etmiyor efendim diyor. Bir de fetva veriyor siyasi güç, bırak ta Müslümanlıkta ne olup ne olmadığına dinin kendisi söylesin sen kimsin be adam.  İşte felaket buradan çıkıyor. Yanı ne demek bunun manası biliyor musun?  Kemik adele’yi yiyor, yanı kanser. Vücut kanserli olunca uyumlu çalışmıyor, nizamdan birisi öbür nizamın özüne tecavüz ediyor.  Böyle vücut kanser olur ve ölür, bunu anlatmaya çalışıyoruz.  Bu her işin temeli bir kere bunu kavrasalar! Tamam, kardeşim Müslümanlık ne diyorsa onu yap diyecek.  Ben siyasi gücüm, benim vazifem hakkı adaleti muhafaza etmek bu kadar.  Yoksa dinin özüne ben karışamam. Bilimin özüne ben karışamam. Adam diyor ki, mektepte bu kitabı okutacaksın. Bu kitapta da İnsan maymundan gelmiştir yazıyor.  Böyle ilim olmaz, böyle devlet olmaz. Böyle adalet böyle düzen olmaz, e oluyor.   İşte insanlığın bütün felaketi de bundan meydana geliyor. Bunu anlatmak istiyoruz herkes haddını bilecek.  Kimse kimseye tecavüz etmeyecek,  kuvvetler den birisi öbürlerin özüne tecavüz ediyor, din hakkında hüküm koyuyor, ilim hakkında hüküm koyuyor, hayır. Bunların hepsi hakka bağlı olarak kendi hükümleri içerisinde kendileri çalışacaklar.  Hakka tecavüz edemez. Eğer hak kendi hak nizamından uzaklaşmış yozlaşmış ise düzelteceksin, çünkü sen devletsin.  Hakkı yürütmen vazifen, ama o hakkın özünü sen tespit edemesin, çünkü iki kere iki dört eder. Sen gelir de 3 dersen olmaz, böyle devlet olmaz, ne ise odur.  Sende hakka riayet edeceksin işte insanlığın bütün ıstırapları buradan çıkıyor.

Bakınız devlet düzeni temel esaslara uyarak çalışan insan vücudu gibi ahenkli bir düzen dir.  Kanserli olmayacak, biri öbürünün sahasına girip onu yemeyecek, vücudun bir parçası öbür parçayı yemeyecek, devletin bütün bu organlarının esasları anayasayla belirlenir. Bundan başka devlet bu düzenlere müdahale edemez. Ve söylediğimiz gibi dört düzen kendi sahalarında kendi düzenleri içerisinde çalışırlar.

Bu gün insanlığın en büyük ıstırabı devlet düzenlerinin vahşi oluşundan geliyor.  Ejderha haklara tecavüz ediyor, ben kuvvetliyim diyor.  Hakkı çiğniyor hakkı üstün kılacağız kurtuluşun ilacı budur.

Peki,  bu yeryüzünde nasıl gerçekleşecek? Yeni Birleş Milletler kurulacak herkesin hakkını koruyacak. Ne devlet ejderha gibi vatandaşını yiyecek, ne de vatandaş başkalarına zarar verecek devleti yıkacak. İşte bu esaslar, bu adil insanca düzen tespit edilmeli ve yeryüzünde bütün insanlar bu konuda aydınlatılmalı, hep beraber bunları muhafaza etmeli, hakkı üstün tutmalı ki,  insanlar yeryüzünde saadet ve selamet bulsunlar. Bu temel esasların hepsinin değiştirilmesi lazım gelir.  Devlet işte böyle bir düzendir, ahenkli çalışan bir düzendir, hakkı üstün tutan bir düzendir. Her yerde hak hâkimdir.  Devlet bu düzenle ne yapar. Böyle bir düzen kurulmuş vazifesi nedir? Plan yapar, teşvik eder, tanzim eder.  Yönlendirir denetler.  Temel hizmetler yapan vakıflar kurar ve bunların temel esasalar üzerine çalışmalarını sağlar. Ve düzenler arasında ki ihtilaflarda da hakem olur.

(…)  Şu insanlar dünya da yaşayacaklar. Devlet diye bir şey kurmuşlar kendi kurdukları devlet frankeştayın gelip vatandaşlarını yiyor. İşte bunu önlemek istiyoruz. Bu canavarlığı, bu vahşeti ortadan kaldırmak istiyoruz. Savaşımız budur yeryüzünde bütün insanların huzuru refahı ve saadeti için bu çalışmalar yapılmalıdır.  Hak gelince batıl zail olur. Zafer hakkındır ve inananlarındır.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.