enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5101
EURO
34,7821
ALTIN
2.423,12
BIST
9.709,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Hafif Yağmurlu
26°C
Kocaeli
26°C
Hafif Yağmurlu
Perşembe Az Bulutlu
22°C
Cuma Az Bulutlu
20°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

DÜŞMANIMIZ OLAN “ BİLGİ”!

29.08.2020
A+
A-

İnternet üzerinden doğan bilgi kirliliğinin doğurganlığı bilgiyi meta gibi pazarlanabilir bir malzeme haline getirdi. Böylesi bir hal ise bilginin kendisine ihanetin dik alası idi. Sorgulamasız, zahmetsiz, bedelsiz bilgi yüklemi öncelikle bilginin içi doluluğunun farkına varılmasını engelliyor ve böylelikle bilgi her an göç ediyor ama bu bilgiye ters vaziyette bilinçsizce cereyan ediyor.

Bilginin bu denli hızlı ve hazlı vaziyette bilinçsizce göç halini alması, yerleşikliğin ve oturmuşluğun getirdiği disipline duruşu eğmekte, karakteristik bir yığın sendromu önümüze sermektedir. Bilginin neşeli bir ruh hali ile elde edilmesi aynı ruh hali ile ihanet edilip satılması, pespaye bir duruma getirilmesine sebep oldu.

Bununla birlikte ortalıkta çok bilen ama hiç bilmeyen aslında bilgi üzerinden değil malumat üzerinden bildiğini zanneden bilmemişler yığınları oluştu. Oysaki Sokrates “Bir bildiğim varsa oda hiçbir şey bilmediğimdir” derken, İmam Sadi Şirazi hazretleri “ilmin yarısı bilmiyorum demektir” derken aslî bilgi hiçlikte ve yok olmakta aranırken internet ve malumat üzerinden oluşagelen bilgide, varlıkta ve bildiğini haykırma popülaritesinde kendini bulmakta, bir şeyin aynısı ile yok edilmesi taktiği ile bilgi, bilgi ile adeta yok edilmektedir.

Bu sinsi ve güya ucuz yoldan kolay ve sınırsız bilgi edinme zokası, sosyal medya çılgınlığı ile bilginin aslî kaynağı ve olmazsa olmazı olan kitabı okumayıp rafta yetim bırakıyor, hatta zamanla rafları kaldırıp kitaplıkları imha ediyor, yerini teknolojik soğuk materyaller alıyor.

Tüm bunların paralelinde teknolojik açıdan en başarılı ülke olan Japonya’da kişi başına bir yılda kitap okuma oranı 26 iken bu bizde 7’yi geçmiyor. Böylesi hızlı, hezeyan dolu tüketimin pazarlığını yeri geliyor kendi kesimimizden insanlar iftihar ve hararetle savunup sektörleşmesini sağlamakta kendini görevli addedebiliyor.

Düşünün bu öyle bir bilgiye bilgi adı ile yapılan büyük zulüm ki kitabın sahici biricik kaynak olduğu tezini çürütüp kitabın seçmeli yardımcı kaynak olmasını ve zamanla da hayatımızdan yok olmasını sağlıyor. İmkânların genişletilmesi arzusu, imtihanları sadece sınava ve akademiye indirgiyor, hayatı sadece imkânlar üzerinden değerlendirme tektipçiliğini getirip idealizmin hayattan sürgün edilmesini getiriyor.

Kariyerist, konforminist algılar üzerinden bir hayat algısı ve değerlendirilme sapması ile karşılaşıyoruz. İlkeler, erdemler ve bunların yürünebilirliğinin imkânlar üzerinden olması algısının dayatması ile bu erdemlerin belirleyicileri otomatikman o imkânları sağlayanların elinde olması ilkesizliğini, haksızlığını beraberinde getiriyor.

İşin en acı tarafı bir sömürü imkânı olan bu imkân sahiplerinin savunucuları asla ama asla kendileri değil bizzatihi köleliklerini yapanlar oluyor. Buna yapacağınız cüzî bir duruş yada muhalefet güçlü bir savunuculuk ve toplu bir dışlanma ile karşılaşmanızı getiriyor. Hali ile imkânlar onlardan yana ya! Ama ne der Buda “var olmak için yok olmak lazım” peygambere bile yenilmeyi tattıran rabbimin bunda büyük bir hikmeti vardır.

Ne der üstad Sezai KARAKOÇ “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” her şey kazanma ile olsa idi nice kazanan zalimleri tarih lanetle değil yücelikle anardı. Çünkü onlarda büyük imkânlar vardı. Hak algısının ters düz edildiği internet ağında sosyal medya çılgınlığında gözden kaçan bu! Bunu savunanların gözden kaçırdığı bu!

Unutmayalım, Alev ALATLI hocamızın dediği üzere “Göçebe bilgi en iyi ihtimalle göç sırasında kullanmak üzere istif edilen malumattan ibarettir. Size bir şey katmaz hatta size bir şey kattığınıza inandığınızdan size katılacak esasi bilgilerinde önüne geçtiğinden sizden çok şey çalar”.

Sosyal medya sosyal meydanı yok etmiştir. Sosyal medya sosyal dokuyu ağır vaziyette zedelemiştir. Bunların detayını sonraki “Sosyal medyadan sosyal meydana” yazımda işleyeceğiz inşallah.

Eğitim düşünmeyi öğretendir, düşünceyi satın alıp pazarlatan değil. Eğitim eleştirel düşünce yetisi geliştirendir, hazır düşüncelerin taraftarlığını ve hazır düşüncelere eklemlenmeyi sağlayan değil.

Üstad Cemil Meriç şöyle der; “ Başkalarının düşüncelerini düşünmek, düşünceye hamile kalmaktır. Başkalarının düşünceleri üzerinden onunla yetinmekse hamileliğin düşükle sonuçlanması gibidir”

Peki, bu acı tespitlerin yaşanmasına internet üzerinden uygulanan bilgilenme, sosyal medya çılgınlığı, vesile olan en büyük parça değil mi?..

Kitabımız varsa onun üzerine yemin edelim. Adil olalım. Ve bu Kitap ile internet savaşında ve bu hak batıl savaşında ne olur haktan yana olalım ve ne olur batıla hizmet etmeyelim. Hakkı savunamıyorsak bile batıla hizmet etmeyip batıla savaşana bir savaş da bizler açmayalım. Karşı zihniyetin en büyük gücü de bu! İmkânı da bu! Ama ne olur unutmayalım iman varsa imkân da vardır!..

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.