Fikirleri ve örnek yaşantıları ile topluma yön veren Müslüman düşünür, mütefekkir veya kitlelere yön veren aksiyon adamlarının birçoğu şubat ayında Hakk’ın rahmetine kavuştu, şehit oldu.
Şubat ayı her ne kadar baharı müjdelese de bu ayda dünyada ve özellikle ülkemiz de birçok alim ve sevilen isimler ebediyete göç ettiler. Şubat ayında birçok âlim ve Allah dostu şehit edildiği için de bu aya ‘Şehadet Ayı’ deniliyor.
İster Müslüman ister gayrı Müslim olsun bütün dünya halklarında bazı kelime ve terimlerin oldukça mühim azamet ve hürmet ve hatta kutsallıkları vardır.
Âlim, filozof, kahraman, talebe, üstada, ,mücahit, şehit v.s bu kelimeler söylemleri yönünden değil anlamları yönünden bu mazhariyeti, yani kutsallığı kazanmışlardır.
İslam’da ise “Şehit”, kendine has kutsallığı ile önem arz eden bir kelimedir. Şehit bütün ananelerce kutsal ve azametli olarak tanınmıştır.
ŞEHİDLİK VE CİHAD VAKARLIK ÖRNEĞİDİR;
“Hak yolunda şehit olanları ölüler sanmayın onlar ölüler değillerdir. Yaradanlarının yanında, yaradanım nimetleriyle rızıklandırılmaktadırlar.”
Hakikat’ı bulmak ve hizmet için ilim peşinde koşan bir kimse tahsil süresince ve ilmi arayıp bulma esnasında vefat ederse, böyle bir kimse içinde şehit olarak dünyadan gitti denir.
“Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler” buyurmuştur.
ŞEHİD’İN HAKKI;
Âlim kendi ilminde, filozof kendi felsefesinde, eğitimci kendi branşında müsait bir çevre bulur ve vazifesini icra eder. Şehit ise büyük fedakârlıkla kendi can ve mal varlığını hiçe sayıp, madden yok olup geride bıraktığı diğer yaşayanlar için müsait bir hale sokar.
Şehit aynen bir muma benzer; yanar yanar, etrafına ışık saçar ve yokluğuna mal olacak bu yanışla muhitini huzura kavuşturup işlerini görmeğe yardımcı olur. Kendilerini yakarlar ama beşeriyet mahallini de aydınlatırlar.
MEVLANA;
” ya eyyuh- el muzzemil kum-il leyle illa kalila” ayetini şu şekilde açıklamıştır.” Bu yüzdendir ki ey korkan kişi, Allah Hz. peygambere; ” Ey elbisesine bürünmüş” buyurdu yani, ” örtündüğün şeyleri at yani onlardan sıyrıl” ” Haydi geceleyin kalk çünkü ey gerçek er, sen mumsun; mumsa geceleyin daima kıyamda bulunur.” ” senin nurun olmadıkça aydın gün bile gecedir.” “senin himayen olmadıkça aslan bile tavşana esirdir.”
Sen demedin mi ki, ” Âmâyı yola götüren onu yeden kişi Allahtan yüzlerce sevaba ve ecre nail olur.”
” kim bir kör tutar kırk adım götürürse hidayete erer ve bağışlanır buyurmadın mı” işte insanlığa şahit ve ışık olan bir peygamberi böyle anlatıyor Mevlana şehitlerde insanlığın yolunu aydınlatan kandillerdir.
ŞEHİD’İN BEDENİDE MÜBAREKTİR;
Ölen herkes yıkanır ve kefenlenir. Şehidin ise sadece zaman bulunursa namazı kılınır ve defnedilir. O yıkanmaz, ona gusül verilmez, onun üzerindeki elbiseler çıkartılıp kefenlenmez.
Zira ruh ve şahsiyeti o derece pak ve her şeyden arınmış ki bu paklık onun bedenine, kanına ve giyimine tesir etmiştir.
ŞAHADETİN KUTSALLIĞININ KAYNAĞI;
Ölümlerin birçok nevi ve kısımları vardır ama sonuçta hepsi de ölümdür. Tabii ölüm, salgın hastalık nedeni ile ölüm, bir cinayet sebebi ile ölüm ve Şahadete götüren ölüm. Bu öylesine bir ölümdür ki, Kur’an ın tabiri ile” Fİ SEBİL-LİLLAH” OLUP, şehadet mertebesi ile yüceltilen bir ölüm olarak tanımlanır.
Şehidin iki rüknü ve esası vardır. Birinci rüknü mukaddes bir hedef yanı Allah yolunda “Fİ SEBİLİLLAH” Varlığını feda etmektir. Diğeri ise bunun açıkça yapılmasıdır.
Nimetler İnsanlar İçindir, İnsan ise İman ve Takva iyi Ameller İçindir.