DÖNMELER VE FİLİSTİN
Ülkemiz de üç yüz elli yıldır, bu kelime bir topluluğa verilen ad olarak kullanılmaktadır. Daha kaç yıllar, yüz yıllar kullanılacağını da bilemiyoruz. Ülkemiz de artık bir terim halini almıştır dönme sözlüğü
Kendisine “Dönme “ denilen kesime ayrıca “sabatayıstler” de denmektedir. Bunun nedeni, kurucusu olan ve İzmir de 1626’da doğup 1675’yılında ölen “Mesihlik” iddia ederek ortaya çıkmış bulunan Sabatay SEVİ adında bir Yahudi Hahamından dolayıdır.
Sabatay SEVİ, kendisinin beklenen Mesih olduğunu, zulüm altında yaşadıkları iddia edilen bütün Yahudi neslini kurtaracağını ve kutsal Siyon ( mecazi anlamda Tanrı’nın halkı olarak İsrail için kullanılmıştır) devletini Kudüs başkent olmak üzere Filistin’de kuracağını ilan etmiştir.
İspanya da ki zulümden dedelerinin nasıl kaçıp İslam topraklarına sığındığını unutmuş ve ihanet planları yapmaya başlamıştır.
Adamın biri evinde yılan besliyormuş, yılan bir süre sonra yemek yememeye başlamış ve adama da çokça sarılmaya başlamış. Adam yılanı almış veterinere götürmüş, durumu anlatmış. Veteriner bu yılan seni yemeye hazırlanıyor onun için yemek yemiyor ve sana sarılmasının sebebi de, seni yutup yutamayacağını kontrol etmek içindir.
İşte Yahudiler ve Dönmeler Osmanlı devleti için bu yılan gibidirler.
Konumuza dönersek Sevinin ortaya koyduğu inanç esasları Yahudiliğe de aykırı olan kaideler olduğundan, Yahudi din adamları tarafından da aforoz edilmiştir. Ama etrafında da hatırı sayılır bir cemaat oluşturmuştur.
Nihayetinde, şikâyetler üzerine Osmanlı kolluk kuvvetleri tarafından tutuklanır ve saraya gönderilir. Burada yapılan sorgusu sırasında ölüm korkusundan dolayı Müslüman olduğunu ileri sürer ve serbest bırakılır.
Bu sefer de etrafında ki cemaatin bir kısmı dağılır. Kalan kısım Şeyhleri ve Mesihleri olan S.SEVİ’yle birlikte Yahudi kılık kıyafetini terk edip, İslam’ı kılıkta eski yollarına devam ederler. Gün geçtikçe de çoğalırlar.
Sevinin yaşadığı dönem de ve sonrasında, eski Yahudilik inançlarının teşkil ettiği ve yeni konulan bir takım inanç ve ibadet ritüellerini de içine alan ve Müslümanlığında bazı ibadet ve dış kıyafetlerine de riayet eden, her iki dinin de özünden uzak garip bir din kurmuş olur.
Dönmelik, Ya da Sabatayızım denilen bu uydurma dinin mensupları, Müslümanlar tarafından benimsenmedikleri gibi Yahudiler tarafından da benimsenmemişlerdir.
Aslında Yahudiliği kısmen terk etmiştiler, ama Müslümanlarla da asla kaynaşmak istememişlerdir. Ve İslam’dan uzak durmuşlardır. Kendilerine has gettolar oluşturmuşlar yaşadıkları yerlerde ve bu gettoların içinde gerçek inançlarını yaşamışlardır.
Kendi mahallelerinin dışına çıktıklarında da Osmanlı toplumuna uyum sağlama siyaseti gütmüşlerdir. Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde; Müslümanlar dan kız alıp vermiyorlardı, cenazelerini ayrı mezarlıklara gömüyorlar, gizli mabetlerinde kendilerince ibadet ediyorlardı. Her ne kadar kendilerini gizleseler de Müslüman halk bunlardan şüpheleniyor ve uzak duruyordu.
Sevinin ölümünden sonra bu tarikat üç gruba ayrılır; Yakubiler, Karakaşlar, Kapancılar diye. Bu gruplar birbirleriyle de ilişkilerini kesmişlerdir. Bu grupların en önemli özelliği sırlarını ifşa etmemeleri çok ketum olmalarıdır. Bu nedenledir ki, asırlardır dönmelerin gerçek sırlarına vakıf olunamadan zaman geçip gitmiştir.
Sevi yaşadığı dönemde bunların bir grubu Selanik’e yerleşmiştir. Daha sonra bu topluluk dışardan gelenlerle birlikte çoğalır ve Selanik’in nüfusunun çoğunluğu da Yahudiler den oluştu. Bu şehir de fitne fesat yuvaları kurarlar.
Mason locaları açtılar, eğlence ve fuhuş yerleri açarak bu şehrin, Hristiyan ve Müslüman gençlerinin ahlakını de bozdular. Uğursuz ittihatçılar bura da saklanma yerleri bulmuşlar Mason Localarından da maddi destek alarak gelişmişlerdi.
İttihatçılara yardım etmelerinin iki ana sebebi vardı. Birincisi Abdülhamid’i devirip, Sabatay Sevinin vasiyetini yerine getirip, Filistin de bir devlet kurmak. İkincisi de; Kendi çocukları olan İttihatçı iktidar sayesinde devletin ticaretini ele geçirmekti. Ne yazık ki bu gayelerine Kendilerine benzettikleri ittihatçıların iktidarı döneminde ulaştılar.
İşte bu dönmelerin, 31 Mart vakasından sonra başımıza örmedikleri çorap kalmadı. Ülkeyi böldüler parçaladılar, dinini elinden aldılar. Bunlarla da yetinmediler, İslam toraklarında kan içmeye de devam ediyorlar.
En son örneğini mübarek ramazan günü Mescid-i Aksaya yaptıkları baskında gördük. Allah şerlerinden ümmeti korusun.
