enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2640
EURO
34,7427
ALTIN
2.392,95
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Açık
19°C
Kocaeli
19°C
Açık
Pazartesi Açık
24°C
Salı Açık
27°C
Çarşamba Çok Bulutlu
21°C
Perşembe Çok Bulutlu
19°C

” İki Kardeş ”

17.02.2021
A+
A-

“Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca’ sözü; kulağa ne hoş geliyor,
okuyunca.

Sözün sahibini irdelemedim, önce. Söze baktım, kendi halimce. Halim, halden hale döndüğünden, nazarım da döner belki dedim;
manzaram da döner diye bekledim. Ancak bakışım da baktığım da değişmedi. Nedense bu söze iyi anlam yüklemedim.

“Dostlar, bu sözü kesin bir erkek söylemiştir”, dedim. Bekledim. “Ben”i düşündüm derin derin; “ben”imin derinliklerinde bekledim. Sonra güzeli düşündüm. Ben iyiyi güzel, güzeli iyi düşledim. Düşlerime girdim gireli güzeli hep böyle bilmiştim. Derken yine “ben”i düşündüm. Bu kez düşünürken “ben”imin
derinliklerinde beklemedim. Çünkü bizim oralarda sabah-akşam aynı sokaktan geçilmez, laf-söz çıkmasın diye. Çıktım ben de “ben”imin tepesine ve ışık alan bir zirveye; biraz da orada bekledim. Sonra sordum kendime “benim olmayan güzele, güzel denir mi” diye. Işıktan cesaret alarak, haddim de olmayarak sordum.

Sormakla hata mı ettim?

İbrahim(as.) de sormuştu; selam olsun ona. Selam olsun diye sormuştu, Rabbine. Cevabını alınca İbrahim(as.), amacı olan ‘kalp rahatlığına’ ulaşmış mıydı acaba? Aya, güneşe, yıldıza tapıyorlardı, İbrahim’in(as.) etrafı. Etrafına değil; ibrahim’e ve güzel ve hanif ailesine selam olsun.

Acaba yıldızlara tapanlar ve yıldızlardan haber alanlar! bir kez olsun yıldızlara soru sormuşlar mıydı? Yani, tanrılarına sormuşlar mıydı?
Soramadılar; çünkü putperestler, yıldızperestler asla soramazlar tanrılarına? Kendi aralarında dahi sorular sorulsun, istemezler. Korkarlar, işte. Hata etmekten değil, doğruyu öğrenmekten korktukları için sual etmezler. “Ya doğru bildiğim yanlış çıkarsa, ya çıkarlarım yanlışsa” vesveseleri kemirir dimağlarını.
Aldıkları haberler yıldızlardan değil; bil ki içlerindeki şeytanların ayak sesleri. Cinliler yakında görecekler. Yakin, kanatlarında saklı.
Sakladıkları gösterilecek kendilerine, secde etmeyen iblis gülecek hallerine.

Niye sordum ki bu soruyu, kendime?

“Ben”imi aldım karşıma; benimle konuşurken neden sorduğumu da öğrendim. Zaten, ben hep konuşurken öğrenirim. Kendi konuşmalarımı dinlerken öğrenmeyi severim. Kendisiyle konuşmayanları dinlemekten pek haz etmedim. Kendiyle konuşmayanlar kızacaklar biliyorum; lakin ben onlara insan dahi diyemedim. Dedem, “Ey Oğul, kendiyle konuşana veli, kendiyle konuşmayana deli denir” diye öğüt verirdi. Belki de kulağıma küpe yaptığım bu öğüttendir; kendiyle konuşanların yanında hep sustum ve susarak konuştum.

“Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca” sözünü bir erkek söylemiş, tahmin ettiğim gibi. Bizim erkek, bizim Karacaoğlan
söylemiş. Karacaoğlan’ın söyleyişi güzeldir. Ehli bilir. Söyleyişi güzel de bizim Karacaoğlan’ın söylediği de güzel mi? Onu da sormak lazım ehline.

Dedim ya; ben iyiye güzel, güzele iyi diyorum. Onun için soruyorum. Benim olmayan güzele, güzel denir mi hiç. Karacaoğlan denmez demiş, daha doğrusu ben demem demiş.
Uzanamadığı ete pis mi demiş yoksa et pis olduğu için mi uzanmamış, onu Allah bilir.
Yani edepten mi kendisine ait olmayan güzele, güzel demek istememiş. Yoksa kendisine ait olması mümkün olmayan güzeli, bile bile görmezden gelip; bencillik mi etmiş, onu Allah bilir.

Benim bildiğim güzel ile Karacaoğlan’ın dediği güzel aynı olmasa gerek:

Seherden uğradım dostun köyüne
Hoş geldin sevdiğim in dedi bana
Tomurcuk me….. verdi ağzıma
Yorgunsun sevdiğim em dedi bana

Benim yârim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
İbrişim kuşaklı ince bellidir
İnce bellerimi sar dedi bana

Karacaoğlan

Severim güzeli nice olursa
Boyu uzun, beli ince olursa
Severim atımı dinçce olursa
Kovulmuşu yorulmuşu n’edeyim

Karacaoğlan

Bizim Karacaoğlan hangi güzeli tarif ediyor ve methediyor, bir bakalım:

DİNLEYİN BİR GÜZEL MEDHEDEYİM

Dinleyin bir güzel medhedeyim
Yiğide nispetle yürüyüşlünün
Can feda ederim söyle sunaya
Bin türlü naz ile salınışının

Kadife şalvarli tüllü başlanan
Güvercin topuklu sarı mestlinin
Elleri kanali kumru seslenen
Zülüfü gerdana tarayışlının

Entari giyinmis freng frengi
Yanaklar kırmızı elmas frengi
Saçlara toprakla eyliyor çengi
Bir ceren bakışlı on dört yaşlının

Karac(a) olan der ki güzelin huyu
Hezeren çubuğ(u)na benziyor boyu
Ab-i kevser gibi lebinin suyu
Peynirdir dilleri inci dişlinin

Karacaoğlan

Eskiler hayır-hasenat sahibi derler. Böylece iyilik-güzellik sahibini kastederler.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Ben güzelin içinde, güzel iyinin dilinde imiş. Bir varmış bir yokmuş. Memleketin birinde iyiyle güzel birlikte yaşarmış.
Onları sevenler de hiç ayırmamış.

İyiyi sevmişler, güzel bilmişler. Güzeli sevmişler, iyi bilmişler. İki kardeş imiş iyi ile güzel; birbirini seven iki kardeş. Bu kardeşler birbirlerini o kadar çok sevmişler ki sevgileri dillere destan olmuş. Destanları diyar diyar okunmuş. Okuyanlar, böylece iyiyi bilmiş iyilik yapmış, güzeli bilmiş güzellik yapmış. Allah c.c., Kerim olan Kur’ân’da buyurmuş:

فَاٰتٰيهُمُ اللّٰهُ ثَوَابَ الدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ الْاٰخِرَةِۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ۟

“Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel(iyi) davrananları sever.” (Âl-i İmrân Suresi 148. Ayet; Diyanet İşleri)

Derken bir adam çıkmış. “Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca” demiş. O güzel, onun olmamış. Çünkü, güzel
kardeşinden ayrılmak istemiyormuş. Güzeli seven iyi, bizim oğlanın dediğini duymuş, çok üzülmüş. İyi demiş ki; “Ah oğlan, ne yaptın benim güzelime göz mü diktin. Beni görmedin de güzeli mi gördün. Bilmez misin biz(güzel-iyi) birbirini seven iki kardeşiz. Olsun, güzel senin olsun; ancak ben olmazsam güzel sana zulüm olur. Sonun ölüm olur.”

Bir kere araya laf girmiş. Az gitmişler, uz gitmişler; derken, güzel ile iyinin arası açılmış. Güzel kendini büyük görmüş, iyinin gözünde küçülmüş. İyi kardeşini çirkin bulmuş, güzele sırtını dönmüş. Derken, bu iki kardeş birbirlerine hoşçakal bile diyemeden uzaklaşmışlar.

İyiyi güzel, güzeli iyi bilenler, buna çok üzülmüş. Kırk gün kırk gece yas tutmuşlar. Gözyaşlarını kırk tasa akıtmışlar. Ağlamışlar ama ağlatamamışlar. Susmuşlar ve bir daha konuşmamışlar.

Sonunda, güzeller yarışmak istemiş kendi aralarında. Onları hep kötüler seçmiş. Seçilen bütün güzeller de kötü olmuş. Peki, iyilere ne
olmuş?

Masal burada bitmiş. Masal ya bu; bitmiş işte.

Bence iyiler güzeli bulmuşlar ama bu kez susmuşlar. Ne olur ne olmaz bir oğlan gelir de güzelime “Benim ol, sonra sana güzel diyeyim” der, diye susmuşlar. Yani kendi kendilerine konuşmuşlar:

“Ben güzele güzel derim güzel benim olmasa da” demişler.

Karacaoğlanlar alkışlanmış ama esas güzeller onların olmamış. Olanlarda ne yazık ki güzellik kalmamış.

Bence iyiler eninde sonunda güzeli, güzelleri ve güzelliği bulmuş.

Bulmuş ama susmuşlar.

Aşağılarda; güzel estetiğin, iyi ahlakın konusu olmuş.

Yukarılarda; güzel ve iyi ahlak olmuş.

“Ben”imin aşağılarında, “ben”imin yukarılarında.

Evet, sen benim güzelimsin.

Güzeller, “ben”im. İyiler “ben”im. Melekler bana
secde etmemiş miydi? Bilmez misin?

“Ben”im dediğime bak. Bak da seni gör. Gör güzel gözlerinle. Düşün güzel güzel.

Gözler güzelce görse dua etse bireyler
Gözler onu yaradan iki gönlü bir eyler

“Ben”im dediğime bakma, “ben”im dediğime kızma. Ben, bedenime bile sahip değilim, bilmez misin? Sen de öylesin. Halinin yerinde yeller esiyor, görmez misin?

Ey Güzel!

İyiliğin de olmasaydı; neredeyse seni göremeyecektim

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.