Batı “evrensellik” diye dışı yaldızlı içi bomboş bir ambalaj sundu insanlığa.
Oysaki bu tek tipleştiren evrensellik adı altında bu güne kadar yeryüzünde var olan en büyük dayatma idi. Önce otoriterlik sonra totaliterlik sonra simülasyonik faşizm ve modern kölelik ki yeryüzü var olduğundan bu yana daha iğrenci olmamıştı.
O günlerden bugüne değişen şey o zaman kötü ve iyi netti, şimdi ise her şey kırçıl, fulü…
Artık her şey otokolonizasyonik vaziyette. Herkes bunu hak, hürriyet ve özgürlük sanrısı içinde yaşıyor.
Kadim olan ne değer var ise kalkınma pahasına vazgeçilmiş,gelenek ile olan irtibat koparılmış, kültürsüzleşme hareketi,kalkınma ve gelişme kavramları ile yok edilmiş, İnsanın insan ile olan ilişkisine tekno-bilimsel akıl, iktisadi akıl, ilerleme miti nerede ise son vermiş bulunmaktadır.
Endüstriyel hedef, psikolojik fakirleşmeyi getirmiş, bu fakirleşmeyi hissettiğiniz anda yine aynı şeytani akıl tüketerek bundan çıkış formülü sunmuş.
Mutlu olmak kötü tüketici olmaktan ya da sadece somut endüstriyel üretici olmaktan geçer hale getirilmiş. Hayranlıklar aslında hipnotize tutuluşlar.
Makineye, gelişime, insanın sadece materyalist aklına duyulan hayranlık değer üreten ne varsa somut olanla soyut olan yok edilmiş. İnsani her enerji insan tarafından insanlık dışına hizmet eder hale getirilmiş.
Yıllar önce okuduğum bir makale de şöyle bir cümle vardı; Kalkınmaktan vazgeçmek pahasına Adalet…
Bugün ise adalet ve kalkınma adı ile yönetilen ülkemizde kimsenin adaletin varlığı adına söyleyeceği bir şey bile kalmamış vaziyetteyiz.
Her şey manevi öncelikli olduğu düşünülen hâkim iktidarda bile değerlendirilme ölçüsü kendi tabanı tarafından, madde ve değersiz gelişimler ile ölçülür hale gelmiş. İşin özü ölçü kaybedilmiş.
Gandi şöyle der; Ben makineye değil makineye olan hayranlığa karşıyım.
Belki iş makineye bile karşı olma seviyesine geldi. Çünkü makineleri yapan insanlar insanları da makine yapma merhalesine ulaştılar. Kalkınmak, evrensellik, bilimsellik gibi zokalar bizi böyle böyle bizden etti.
Şairin dediği gibi;
Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar azar oldu
Unutmayalım Modern toplumda adalet hem gerekli hem imkânsızdır. Dayatılan bu paradoksu artık fark etmemiz gerekmektedir.
Sözün özü, önce bu katil kavramlara cezalarını verelim ki bir yerden Adalete geri dönüş başlamış olsun.