enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Hafif Yağmurlu
16°C
Kocaeli
16°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Hafif Yağmurlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Bilgi Savaşında Kimden Yanayız ?

17.08.2021
A+
A-

İnternet üzerinden doğan bilgi kirliliğinin doğurganlığı bilgiyi meta gibi pazarlanabilir bir malzeme haline getirdi. Böylesi bir hal ise bilginin kendisine ihanetin dik alası idi.  Sorgulamasız, zahmetsiz, bedelsiz bilgi yüklemi öncelikle bilginin içi doluluğunun farkına varılmasını engelliyor ve böylelikle bilgi her an göç ediyor ama bu bilgiye ters vaziyette bilinçsizce cereyan ediyor.

Bilginin bu denli hızlı ve hazlı vaziyette bilinçsizce göç halini alması yerleşikliğin getirdiği oturmuşluğun getirdiği disipline duruşu eğmekte karakteristik bir yığın sendromu önümüze sermektedir. Bilginin neşeli bir ruh hali ile elde edilmesi aynı ruh hali ile ihanet edilip satılması, pespaye bir duruma getirilmesine sebep oldu. Bununla birlikte ortalıkta çok bilen ama hiç bilmeyen aslında bilgi üzerinden değil malumat üzerinden bildiğini zanneden bilmemişler yığınları oluştu. Oysaki Sokrates “Bir bildiğim varsa oda hiçbir şey bilmediğimdir” derken İmam Sadi Şirazi hazretleri “ilmin yarısı bilmiyorum demektir” derken asli bilgi hiçlikte ve yok olmakta aranırken internet ve malumat üzerinden oluşa gelen bilgide varlıkta ve bildiğini haykırma popüleretesinde kendini bulmakta, bir şeyin aynısı ile yok edilmesi taktiği ile bilgi, bilgi ile adeta yok edilmektedir.  

Bu sinsi ve güya ucuz yoldan kolay ve sınırsız bilgi edinme zokası, sosyal medya çılgınlığı ile bilginin asli kaynağı olan olmazsa olmazı olan Kitabı okumadan rafta yetim bırakıyor hatta zamanla rafları kaldırıp kitaplıkları imha ediyor, yerini teknolojik soğuk materyaller alıyor. Tüm bunların paralelinde teknolojik açıdan en başarılı ülke olan Japonya da kişi başına bir yılda kitap okuma oranı 26 iken bu bizde 7’i geçmiyor. Böylesi hızlı hezeyan dolu tüketimin pazarlığını yeri geliyor kendi kesimimizden insanlar iftiharla savunuyor, sunuyor ve onu hararetle savunup sektörleşmesini sağlamakta kendini görevli addedebiliyor.

Düşünün bu öyle bir bilgiye bilgi adı ile yapılan büyük zulüm ki kitabın sahici biricik kaynak olduğu tezini çürütüp kitabın seçmeli yardımcı kaynak olmasını ve zamanla da hayatımızdan yok olmasını sağlıyor. İmkânların genişletilmesi arzusu, imtihanları sadece sınava ve akademiye indirgiyor hayatı sadece imkânlar üzerinden değerlendirme tektipçiliğini getirip idealizmin hayattan sürgün edilmesini getiriyor. Kariyerist, konformonist algılar üzerinden bir hayat algısı ve değerlendirilmesi sapması ile karşılaşıyoruz. İlkeler, erdemler ve bunların yürünebilirliğinin imkânlar üzerinden olması algısının dayatması ile bu erdemlerin belirleyicileri otomatikman o imkânları sağlayanların elinde olması ilkesizliğini, haksızlığını beraberinde getiriyor.

İşin en acı tarafı bir sömürü imkânı olan bu imkân sahiplerinin savunucuları asla ama asla kendileri değil bizatihi köleliklerini yapanlar oluyor. Buna yapacağınız cüzi bir duruş yada muhalefet güçlü bir savunuculuk ve toplu bir dışlanma ile karşılaşmanızı getiriyor. Hali ile imkânlar onlardan yana ya! Ama ne der Buda “var olmak için yok olmak lazım” peygambere bile yenilme tadı tattıran rabbimin bunda büyük bir hikmeti vardır. Ne der üstad Sezai KARAKOÇ “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır”   her şey kazanma ile olsa idi nice kazanan zalimleri tarih lanetle değil yücelikle anardı. Çünkü onlarda büyük imkânlar vardı. Hak algısının ters düz edildiği internet ağında sosyal medya çılgınlığında gözden kaçan bu! Bunu savunanların gözden kaçırdığı bu!

Unutmayalım Alev ALATLI hocamızın dediği üzere “ Göçebe bilgi en iyi ihtimalle göç sırasında kullanmak üzere istif edilen malumattan ibarettir”  size bir şey katmaz hatta size bir şey kattığınıza inandığınızdan size katılacak esasi bilgilerinde önüne geçtiğinden sizden çok şey çalar.

Sosyal medya sosyal meydanı yok etmiştir. Sosyal medya sosyal dokuyu ağır vaziyette zedelemiştir. Bunların detayını sonraki yazılarımda “Sosyal medyadan sosyal meydana” yazımda işleyeceğiz inşallah.

Eğitim düşünmeyi öğretendir, düşünceyi satın alıp pazarlatan değil. Eğitim eleştirel düşünce yetisi geliştirendir, hazır düşüncelerin taraftarlığını ve hazır düşüncelere eklemlenmeyi sağlayan değil.

Üstad Cemil Meriç şöyle der; “ Başkalarının düşüncelerini düşünmek, düşünceye hamile kalmaktır. Başkalarının düşünceleri üzerinden onunla yetinmekse hamileliğin düşükle sonuçlanması gibidir”  

Peki, bu acı tespitlerin yaşanmasına internet üzerinden uygulanan bilgilenme, sosyal medya çılgınlığı, vesile olan en büyük parça değil mi?!  

Kitabımız varsa onun üzerine yemin edelim. Adil olalım. Ve bu Kitap ile internet savaşında ve bu hak batıl savaşın da ne olur haktan yana olalım ve ne olur batıla hizmet etmeyelim. Hakkı savunamıyorsak bile batıla hizmet etmeyip batıla savaşana bir savaş da bizler açmayalım. Karşı zihniyetin en büyük gücü de bu! İmkânı da bu! Ama ne olur unutmayalım İman varsa imkânda vardır!

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.