Uzun yıllardır üzerinde müzakereler yapılan ve son dönemlerde tekrar gündemin önemli konularından birine dönüşen Maraş, haftanın belki de en önemli konusuna dönüştü.
KKTC Başbakanı Ersin Tatar ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı görüşme sonrasında kapalı Maraş’ın sahillerinin Perşembe günü tekrar açılacağının açıklanması ile birlikte, bir deprem etkisi yaptı. Bir taraftan Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan’da infiale sebep olurken, diğer taraftan da KKTC’nde hükümetin yıkılmasına ve ülke içinde gerilimin artmasına neden oldu.
Kapalı Maraş’ın neden bu kadar önemli olduğunu anlamak açısından, tarihsel sürece bakmakta fayda vardır.
1974 öncesi dönemde Gazimağuşa şehrinin bir beldesi (mahallesi) konumunda olan Maraş, bölgenin en önemli tatil merkezlerinden biri olarak görülüyordu. Hollywood yıldızlarının gözde mekânlarındandı.
Kıbrıs turizminin %58’ini oluşturan bölgede yaklaşık 10 bin yataklı 45 otelin yanında 60 apartman tipi otel mevcuttu. Maraş’ta 99 eğlence merkezi, 24 tiyatro ve sinema vardı. Hızlı bir yapılaşma mevcuttu. Yapımı devam eden 380 inşaat vardı.
Rum yönetimi, 1974 Barış Harekâtı öncesinde Maraş’taki birçok araziye el koydu ve bunları Rumlara ve İngilizlere verdi. Türkiye’de bulunan tarihi tapular, bölgenin büyük ölçüde Türklerin mülkü olduğunu ortaya koymaktadır. Savaş öncesinde nüfusun çoğu Rum olmakla birlikte, Yahudi ve Ermeni kökenliler de mevcuttu.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtının son gününde askerlerimiz tarafından ele geçirilen bölge, daha sonraki görüşmelerde ve BM Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu karar çerçevesinde yerleşime ve iskâna kapatıldı ve askeri bölge ilan edildi.
Şu anda Maraş’ta sadece BM’ye ait bir bina ve bu binanın 400 metre yakınında bulunan TSK’ya ait bir orduevi bulunuyor.
Kent, tamamıyla ziyarete kapalıydı. Bunun istisnası, ziyarete açık olan Maraş İkon Kilisesiydi. Fakat 2016’dan itibaren kilise de ziyarete kapatıldı. Bölgeye Türk ve BM askeri dışında bir giriş mevcut olmadığı için “Hayalet Şehir” olarak da adlandırılmaktadır.
Annan Planı’nda en tartışmalı maddelerden birisi, Maraş’ın Rumların kontrolüne verilmesiydi. Referandumda Türkler barış istediklerini göstererek, barış planına olumlu oy verirken Kıbrıslı Rumlar planı reddetmişlerdi.
Annan Planı’nın kabul edilmemiş olmasını ben kendi adıma olumlu buluyorum. Vatan toprağı Maraş’ın sözüm ona barış adına Rumlara devredilmesi büyük bir hata olacaktı.
Bu Perşembe Maraş sahillerinin halka açılması ile birlikte, Kıbrıs’ta tarihi bir adım atılmış olacaktır. Artık Türkiye ve KKTC kendilerine dayatılan planları yırtma ve ülkeyi ekonomik olarak da bağımsızlaştırma yolunda adımlar atmaktadır.
Atılan bu adım, Akdeniz ve Kıbrıs’ta Türkiye’nin geri adım atmayacağının net bir göstergesidir. Bu karar ile Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğe mahkûm edilmesine bir darbe vurulmuş oluyor.
BM Güvenlik Konseyi kararlarını kimsenin ciddiye almadığı bir dünyada Türkiye’nin uymasını beklemek anlamsızdır.
Kıbrıs’ta bu Pazar yapılacak olan seçimler öncesinde bu kararın alınmış olması da önemlidir. Bir tarafta mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bulunuyor. Akıncı, Rum ağzıyla hareket etmekte ve Türkiye’ye karşı düşmanca bir tutum sergilemektedir. Bu seçimlerde Akıncı’dan ülkeyi kurtarmak gerekmektedir. Söz konusu Maraş’ın açılışını toplumun çok büyük kesimi desteklemektedir.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi alınan karar sonrasında büyük bir şok yaşamaktadır. Büyük bir infial içinde tepki göstermektedirler.
Bu kadar önemli bir kararın Türkiye’de basın tarafından gerekli ilgiyi görmemiş olması da enteresandır. Bu kararın ne kadar önemli olduğunu birçok insan anlayamamaktadır.
Kıbrıs’ın sağlam ellerde, doğru bir rotada ilerlemesi gerekmektedir. Kıbrıs’ın ilhakı şu aşamada zor görünse de, nüfus yapısına müdahale bir zorunluluktur. Türkiye’den yerleşim ve vatandaşlık yolu açılmalıdır.
Maraş’ın kısmen de olsa açılması hayırlı olsun.
