enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3611
EURO
34,7583
ALTIN
2.439,02
BIST
10.014,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Az Bulutlu
18°C
Kocaeli
18°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Çok Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
21°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
19°C

” Tutsak Ruhun Anahtarı ”

29.08.2020
A+
A-

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın (c.c) adıyla”
Besmele ile yazı yazanın haceti kolaylaşır, Allahü teâlâ da razı olur. (Deylemi)
Seven sevdiğinin sözünü tutar, bizde canımızdan anamızdan babamızdan daha çok sevdiğimiz, Rabbimizin nezdinde en kıymetli, en şerefli olan âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.v)’ın sözünü tutmak için yazımızın hemen başında “Bismillahirrahmanirrahim” lafzını yazıyoruz.
Rabbim yazdığımız yazıları hayırlı eyleyip, okuyup, anlayıp, anlatabilmeyi cümlemize nasip etsin. (Amin)
Malesef ki şu zamanlar huzursuzluk, mutsuzluk hat safhada. Belkide bir çok kişinin zaman zaman yaşadığı hatta kendimize de akseden bir olayı sizinle paylaşacağım. Sokakta gördüğün, sevdiğin saydığın abim, kardeşim, arkadaşım diye hitap ettiğin kişi bakıyorsun canı sıkkın bir halde. Nasılsın? iyi misin? derken sanki zorla konuşuyor, konuşmak dahi istemiyor.
-Hayırdır neyin var? 
-Canım sıkkın. 
-Peki neden?
-Bilmiyorum.
İşte o an anlıyorum ki eksik olan birşeyler var. Canın sıkkın ama neye canın sıkkın? Bilinmiyor, anlatmak istiyorsun anlatamıyorsun. Hatta anlatacak herhangi birşey bile yok. İçini kemiren, ruhunu daraltan, rahatsız edici bir sıkılmışlık var.
Bir düşünce alıp götürdü beni. Neden böyle olur? Neden mutsuzluk arttıkça artıyor? Neden? Neden? Neden? derken Rabbimle konuşmaya, Kur’an okumaya başladım ve önüme Rabbimizin bize dünyadan haber verdiği ayetler geldi: “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Rad 28) İşte bu karmaşık sorunun cevabı buydu. Ne kadar huzura erdiren bir cevap değil mi? O zaman anladım ki Rabbimizin zikriyle yormamız, şereflendirmemiz gereken dilimizi daha çok, boş dünyalık laflarla, kalp kırıcı sözlerle yoruyoruz. (Rabbim hepimize sağlık sıhhat versin) Bir gün içinde alıp verdiğimiz yüzlerce nefesten bir kısmını Allah’ı zikrederken tüketmiyorsak yazık bize. Hemde ne yazık!
Namaz vaktinden önce camiiye girdiğimizde Rabbini zikreden bir kişi bulmak, daha da acısı Namaz vaktinde dahi camide insan bulabilmek bile zordu. Çay ocakları, kahvehaneler, kafeler vs. bir grup arkadaşın, iki eski dostun, bir ailenin oturup sohbet edebilmesi için çok güzel yerler olabilir. Ama böyle yerlerde bütün işi gücü, hayatı bırakıp saatleri, zamanı öldürüyorsak vay halimize! Herşey zamanında ve dozunda olmalı. Hiç bir şey işimize, ibadetimize, geleceğimize mani olmamalı.
Demem o ki bu gibi mekanlar namaz vakti tıklım tıklım doluyken, camilerimizi dolu görmek bizim için ya kadir gecesi ya da senenin bir kaç bölümü dışında zor ve daha da  zorlaşıyordu. Bu sorunların çözümünü bulmak müslüman olan herkesin vazifesidir. Çünkü müslüman, kardeşinin derdiyle dertlenendir. Müslüman tüm soruların cevabını Kur’an ve Peygamber efendimizin gösterdiği yolda arayacağı için bizler de cevapları Allah’ın kitabı olan kur’an’da aramaya başladık.
İlk olarak buldugumuz cevaplardan biri; “Zikreden bir kalp ve dil olmalı.” Çünkü zikir Allah’ı anmak, Allah’ın da seni anması demektir. Allah’ı andığında ne dert kalır ne de kahır. Yaptığımız amelin boyutu ne kadar büyük ise şeytanın da bizimle olan uğraşı o kadar büyüktür. Bunu mesnevide geçen bir kıssa ile anlatalım.
Adamın biri her zaman “Allah Allah” diye zikreder, bu zikirden dolayı ağzı bal yemiş gibi tatlanırdı.
Bir gün şeytan gelip:
“Ne durmadan Allah Allah deyip duruyorsun, bunca zamandır Allah demene karşılık bir
kerecik olsun Allah(c.c.) sana: “lebbeyk kulum” dedi mi? Sende hiç utanma
sıkılma yok mu? daha ne kadar Allah deyip duracaksın?” dedi.
Bunun üzerine adam utandı sıkıldı, zikri bıraktı. Gönlü kırılmış bir hâlde yattı uyudu.
Rüyasında Hz. Hızır’ı gördü. Hızır ona:
“Neden yaptığın güzel işi terk ettin, “Allah Allah” diye zikretmeyi bıraktın?”
dedi.
Adam:
“Yaptığım onca zikre karşılık verilmedi. “lebbeyk (buyur)“
sesi gelmedi. Kapıdan kovulmaktan korktum,” dedi.
Bunu üzerine Hz. Hızır:
“Senin Allah demen, Allah’ın (c.c.) lebbeyk kulum (buyur kulum)
demesidir, Allah (c.c) isminin zikrini herkese nasip eder mi, bunu sana nasip
etmesi az şey mi?” dedi.
Bu zikir herkese nasip olmuyor kardeşlerim! Dağlar, taşlar, ağaçlar, hayvanlar, herşey ama herşey Rabbimizi zikrediyor ve bu zikredenlerin içinde en az zikreden merkep (eşek) olarak adlandırılıyor. Rabbimizi en az zikreden merkep günde en az beş bin defa “Allah” diyerek zikrediyor. Düşünebiliyor musunuz?
Kendimize Allah’ı günde beş bin defa zikreden hayvanın ismi söylediğinde bozulan ve kızan bizler acaba o merkep kadar olabiliyor muyuz? Rabbimizi ne kadar zikrediyoruz? Bunu düşünelim Rabbimizi zikredelim, unutmayalım Peygamberimizin bizlere hitabını:
“Şeytan onları hükmü altına almış ve Allah’ın zikrini unutturmuştur. İşte bunlar, şeytanın taraftarıdırlar.”
 Rabbim bizleri şeytanın hükmü altına girmekten korusun. (Amin)
Bizler her daim Rabbimizin tarafında olup her daim Rabbini zikreden, Rabbini hatırlayanlardan olacağız.
Rabbim bizlere kendisini zikreden bir dil, ona şükreden bir kalp nasip etsin. (Amin)
Allah’a emanet olun!
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.