enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Az Bulutlu
18°C
Kocaeli
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Çok Bulutlu
20°C

HDP’ye Mahkûm Muhalefet…

30.12.2020
A+
A-

Türk siyasal hayatında özellikle Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilmesi sonrasında çok ciddi bir değişim kendini göstermiştir. Seçimlerde başarılı olmak için %50 üzeri oy alma zorunluluğu, birbirinden çok farklı noktalarda konumlanmış ve söylem geliştirmiş partileri bir arayışa itti.

 

Tek gayesi iktidara gelmek veya iktidardan bir pay kapmak olan partilerin, bütün değerleri yok sayarak hareket etmeleri ilk etapta şaşırtıcı gelmektedir, fakat işin doğası bilinince bu durum anlaşılabilirdir.

 

Şunu öncelikle belirtmek durumundayım: Türkiye’de siyasetin temel argümanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinde kurgulanmıştır. Erdoğan’ın yönetimine taraftar olanlar ile karşı olanlar şeklinde bir ayrışma kendini göstermektedir.

 

Temel değerlendirme ölçütü Erdoğan olunca, bütün diğer ilkeler göz ardı edilebilmektedir.

 

Peki neden Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir var olma mücadelesi veriliyor?

 

Buna verilebilecek çok farklı cevaplar olabilir. Fakat bana göre bunun iki temel gerekçesi vardır:

 

1) Tayyip Erdoğan’ın çok başarılı ve güçlü lider olması. Bu kadar güçlü bir lidere karşı mücadele edebilmek için bütün diğer partilerin birlikte hareket etmesi bir zorunluluk olarak görülebilir.

 

2) Erdoğan’ın Batı’nın biçmiş olduğu rolü tanımayıp, bağımsız politikalar üretmesi ve Batı dünyasının ve bu arada İsrail’in planlarının önünde en büyük engel haline gelmesi.

 

Erdoğan’ı kendi çıkarları önündeki en büyük engel olarak gören dış güçler, Türkiye politikasına doğrudan müdahale etmeyi bir zorunluluk olarak gördüler. Öncelikle Deniz Baykal bir operasyonla CHP’nin başından indirildi ve yerine Batı’nın belirlediği maşa getirildi. MHP’ye büyük bir operasyon yapıldı. Parti bölündü.

 

Fakat bütün bu yapılanlar yetmiyordu. Biden’in de belirttiği gibi, muhalefeti birleştirmek gerekiyordu. Burada özellikle HDP’ye büyük bir rol biçilmişti. HDP ile birlikte hareket etmeden Erdoğan’ı yıkmanın mümkün olamayacağını hepsi biliyor. Nitekim yerel seçimlerde bu utanılarak, gizlenerek yapılan işbirliği sonucunda istenen bazı sonuçlar elde edilmişti.

 

CHP, yıllardır dokundurtmayız dediği Anayasanın değiştirilemez maddelerini İyi Parti, Saadet Partisi ve HDP ile değiştirmeye dönük bir uzlaşıyı sağlamıştı bile.

 

CHP, büyük ölçüde HDP çizgisine zaten çekilmişti. Seçmeni ise büyük ölçüde bunu kabullenmişti. CHP’deki önemli bir kitle için Erdoğan gitsin de ülke batarsa batsın anlayışı geçerlidir. Nitekim HDP’ye her evden bir oy verme politikası belli ölçüde başarılı olmuştu.

 

CHP’li belediyelerde HDP’lilerin nasıl paylar kaptığını bilmeyen yoktur.

 

Burada İyi Partinin işi oldukça zor. Bir taraftan kendinizi ülkücü olarak tanımlayacaksınız, diğer taraftan da HDP ile birlikte hareket edeceksiniz.

 

Bir vatandaş sorduğu zaman, HDP’yi PKK’nın yanında konumlandıran Meral Hanım, bir süre sonra Demirtaş’ı kahvaltı masasında ağırlama hayalleri kuruyor. Terör propagandası yapılan tiyatro gösterisinde Demirtaş’ın eşinin yanında yer alarak alkışlamak ise ayrı bir yüzsüzlük. İşin içine kadın görüntüsü katılınca sanki terörist propagandası görülmeyecekmiş gibi.

 

Kardeşi dağda, kendi ise ovada siyaset yoluyla terör yapan bir Demirtaş neden bu kadar şirin gösterilir? Eline sazı verince sempatik biri mi oluyor? Elinde silah olandan daha tehlikelisi mecliste terör propagandası yapandır.

 

Apo’nun heykelini dikmekten, PKK’yı terör örgütü olarak görmediğini beyana kadar bir çok eylem ve söylemi ile terörün emrinde olduğunu gösteren, iç savaş çıkararak özerklik ilan etme yoluna giden ve kendisi gibi olmayan Kürtlerin katlinin talimatını veren birini neden savunur bunlar?

 

İyi Parti içindeki sözde en ülkücü olanı bile çıkıp, AİHM kararına uyulması ve Demirtaş’ın hapisten çıkarılması gerektiğini söylemekten utanmıyorsa, yazıklar olsun.

 

Batının göbeğinde, İspanya’da seçilmişlerin nasıl hapislerde çürütüldüğü ve buna karşı hiçbir Batılının bir şey demediğini görmezler mi?

 

Demirtaş’ın terörist olduğunu tabii ki biliyorlar lakin teröristle işbirliği yapmaktan geri durmazlar. İpleri dışarda olunca bu hareketler yapılabiliyormuş.

 

Yazacak çok şey var. Lakin ben fazla uzatmaya gerek görmüyorum. Bir koltuk uğruna teröristlerle iş tutanları Allah ıslah etsin.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.