Eminönü’nde bir satıcı, “parti malı, parti malı” diye bağırıp bir şeyler satıyordu. Çocuğun dikkatini çekmişti, satıcıya, “Amca parti malı ne demek diye sorar?” satıcı, “ defolu mal oğlum, defolu mal” der. Ama çocuk defonun ne olduğunu bilmiyordu. Defo ne demek der? Satıcıda çocuğu kırmaz, sorularına cevap verir. Oğlum arızalı mal der. Çocuğun soruları devam ediyordu. Satıcı amca da cevap veriyordu. Bu sefer de çocuk arızası nerde der bunların? Oğlum markayı kaldır der satıcı. Çocuk kaldırır, bakar ki markanın yapıştığı yer delikmiş. İşte defo orada der satıcı.
Ondan sonra Kendisini bir partinin malı gibi görenler çocuğa defolu gibi gelirler, arızalarını o markanın altında gizlerler. Marka kalkınca arızada ortaya çıkar.
Altılı masa diye bir masa vardı şimdi on bir olmuş! Bunun etrafında oturanlardan üçü, Tayyip Beyin çalışma arkadaşı. Diğeri, Hoca’nın çalışma arkadaşı. Bu yetmiyormuş gibi Altılı masanın başı olarak bilinen CHP’ye karşı mücadele vermiş insanlar bu muhterem zevat. Hem zeki insanlar, Boğaziçi mezunu, kolej mezunu adamlar, öğretim görevlisi hocalar, Avrupa da tedrisat görmüş bilge insanlar. Masa’nın başı bir garip köylü, küffarın dilini bilmez, Müslümanınkini hiç bilmez ama okur yazar milletin efendisi böyle olur işte? Kelli-felli insanların efendisi de mi böyle olur ?… Demokrasi ayak takımının yönetimidir demiş Volter. Ayağa düşmüş bir yönetimdir dememiş. Bu hali görseydi her halde hiç oralara gitmezdi ?
CHP, bir parti değildir. Bir dinin temsilcisidir. Moiz Kohen, kitabında bunu izah etmiş. Fakat bu dini, Kılıçdaroğlu sulandırdı, ama yıkamadı. İşte bunun içinde bu dinin kurbanlarından biri partiden yardım istedi. Kardeşlerimizde bu hayırlı yolda Sayın Kılıçdaroğlu’na yardımcı oluyorlar. Muvaffak olabilirler mi bilinmez! Nazım Hikmet’in dediği gibi “Sen benim minare gövdeme beyaz bir kurt gibi girdin”. Acaba, CHP’nin Minare değil ama çan kulesi gibi gövdesine kurtlar mı girdi ?