Hürriyet ve Meşrutiyet Fikri Yabancı Propagandasıydı
Meşrutiyetin ilanı ile gelişen hürriyet havası bir anarşi manzarası arz etmeye başlamış; yabancı unsurlar açıkça hıyanete geçmişti. Devletin birliği ve manevi kıymetleri yıkılıyor; zulüm, hapishane ve suikastlar devri açılıyor; İstibdat adını alan Sultan Hamit zamanı aranıyordu. Bu hükümdar tahta iken bizzat Türk gazeteleri arasında ona karşı, hayâsızca, hücum ve hakaret kampanyası başlamıştı. Bu münasebetle bir gün padişah, Ali Cevat Beye: “Başkâtip Bey bu gazetelerin makamı saltanat ve hilafete bu kadar tecavüz etmelerine bakılırsa, Fi’mabad, (bundan sonra) ne padişahlığın ve ne de hilafetin ehemmiyeti kalmayacaktır. Zannedersem ben hatemül-mülük (hükümdarların sonu) olacağım” diyerek durumu ve istikbali belirtmiş ve görmüştü. Gerçekten bu terbiyesizce hakaret ve tecavüzler onun şahsından ziyade Türk ve İslam’a karşı idi ve bir intikam hareketinden başka bir şey değildi. Az zaman zarfında Osmanlı ve diğer imparatorlukların yıkılması, hükümdarların taç ve tahtlarını kaybetmeleri de bu sezişi teyit etmiştir.
İttihatçılar, Tanzimat ile Türkler arasında başlayan, yabancı propaganda ve tahribatın gelişen tesirleri içinde yetişmiş ve Mithat Paşa ile girişilen Meşrutiyet ve Hürriyet cereyanlarına bağlı kalmışlardı. İtalyanlar arasında Karbonari ve Yunanlılar arasında Etniki Cemiyetleri nasıl Masonik esaslara göre gizli kurulmuş teşekküller idi ise, Türkiye’de de Genç Osmanlı, Jön Türk ve İttihat-Terakki Cemiyetleri de aynı mahiyette idi. Şu farkla ki; bizimkilerin kurucuları ve azaları arasında yabancılar başlıca rolü oynuyordu.
Ney yazık ki, İttihatçıların oyununa gelen dönemin İslamcıları ve Uleması da Sultanı anlayamamış hatta aleyhinde müthiş bir karalama kampanyasına girişmiştir.
Sırtatımüstakım ve Bayanulhak dergileri İkinci Meşrutiyeti ve İttihatçıları övmek adına sultana galiz küfürler ve iftiralardan geri kalmadılar. Hatta azli için yalanlarla dolu bir de fetva yazdılar.
31. Marta Vakasından sonra çıkan Sıratımustakım ilk sayısında ki 31. Martan sonra isimli makale sultanı dünyanın en büyük desbotu olarak gösteriyor. Hareket Ordusuna methiyeler düzüyordu.
Beyanul Hakın 31 Marttan sonra çıkan 19 Nisan 1909 tarihli sayısında “Asker evlatlarımıza” isimli makalede ve Elmalı Hamdi Yazırın makalesinde sultana ağır hakaretler var. Fakat yanıldıkların anlamaları çok zaman almayacaktır. Bir kısmı ittihatçıların şerrinden kurtulmak için evinin çatısından çıkıp kaçacak , bir kısmı yurt dışına kaçacak, bir kısmı da yıllarca evinden çıkmayacaktır olanları görmemek için .