Rabbim.
Bugün seni özlediğimi hissettim.
Hep merhametli en merhametli Sen’sin.
Sen ki beni hiç terk etmedin
Sevdin, sev dedin.
Kendini bilmeyeni
İnsanları sevmeyeni
Fahişelikle övünüp gerinenleri
Kadınlığı toprağından söküp
Erkekliğe ayrık otu ekenleri
Ve insanlığı kıyamete ramak kala iğdiş edenleri
Misallerle anlattın.
Kin kuyusunda sevgi şarkıları güfteleyenleri
Yetimleri hor görüp dudak bükenleri
Yürek yakan ateş kusan silahları
İnsanlara layık görenleri
Parayı çoğaltıp, malı biriktirenleri
Ve bunu Allah için yaptığını iddia edenleri
Kan döküp biz ıslah ediciyiz diyenleri
Mezara kadar övünmeyi huy edinenleri
Ve böylece ve sadece
Zalimlerle zevki sefa sürenleri
Onlarla sofra kurup kaldıranları
Ey Sevgisi bol Rabbim
Tek tek bildirdin.
Arıyoruz güzel kullarını ve elçilerini
Onlar derken: ‘‘tekdir bizim Rabbimiz’’
‘‘Ekber’dir, Cebbar’dır ve O’dur Aziz’imiz’’
‘‘Hatasızdır, Yüce’dir ve hem Subhan’’
‘‘O ki güneşi doğduran ve batıran’’
Arıyoruz İbrahim’i(as.), Musa’yı(as), İsa’yı(as.)
Ve Resul-i Zişan Muhammed Mustafa’yı(sav)
Kendimizi de insanlığımızı da arıyoruz.
Nuh’un bin dediği gemiyi
Sığınacak başka dağlar yok oğul diyen nefesi
Denizin ortasında yapayalnızları toplayacak nefisi
Karanlıklar ortasında siyah mumla arıyoruz.
İsa’yı aldatan havari gibi olmak
Ne kötü dosdoğruyu, eğri büğrü anlatmak
İman güneşini yalan kara deliğine atmak
Zalime susmak, vurana elsiz, sövene dilsiz olmak ne kötü.
Soracağım, sorumlu tutacağım dememiş miydi Rab’bimiz.
Aklınızı kullanın öğüdü gelmemiş miydi?
Sırf insanlık kurtulsun
Rahmet yağmuruyla ateş çukurları sönsün diye inmemiş miydi Kitab!
İki denizin birleştiği yerde binbir göz yaşıyla inmemiş miydi bu Hitab!
Dağ parçalanacak da heyhat!
Taş yürekler yazık, yine taş kalacak!
Ey Nefis!
Boy boy kütükler gibi olmak
Yürüyen ağaçlar gibi yaşamak ne hazin
Rüzgarın savurduğu yapraklar gibi
Bir oraya bir buraya savrulmak mı kaderin!
İradesiz, edilgen ve şevksiz.
Ey Talib!
Baktın mı yetim bir çocuğun ta gözünün içine
Yüreğin yandı mı onunla birlikte
Tuttun mu korkudan üşümüş ellerini
Korktun mu sen de onunla birlikte
Kucağın da göğsüne kan bürümüş
Öldürülmüş de zayıf boyuncuğu yana düşmüş
Cennet dünyada cehennemi görmüş
Analarla hiç gittin mi yürek mezarlığına.
Gören körlere ne yapsın İsa(as.)
Sağır değilken kulak tıkayana
Söz söyler mi ki Musa(as.)
Sevmeyi nasihat etmemiş miydi?
Kardeş olmayı vasiyet etmedi mi?
Sevgili Peygamberim Muhammed Mustafa(sav.)
Yalnızım Rabbim
Seni hiç unutmadım
Sen de beni hiç terk etmedin
Ve yine çığlıkları kulağımda gariplerin
Görmesem de duymasam da
Seni özlediğimi hissettim
Sev dediğini sevmeyi
Sevme dediğini sevmemeyi
Kendime yol edindim
Aklımı, gönlümü, vahyimi ve Güzel Elçi’mi
El- kol edindim
Ve eğildik dostlarla birlikte yalnız sana.
Aramızdaki sevgiyi melekler bilmez ki yazsın
Şeytanlar bilmez ki bozsun
Rabbim seni özlediğimi hissettim
Hep bağışlayan en bağışlayan yalnız Sen’sin
Seni özlediğimi hissetim
Sen ki beni hiç terk etmedin.
Yüreğinize sağlık sayın Hekimoğlu. Yine yürekleri titreten bir yazı olmuş.
Yüreğinize sağlık sayın Hekimoğlu. Yine yürekleri titreten bir yazı olmuş.