Siyaset uzun soluklu bir yol imiş. İyi de o yolda ya soluk dahi aldırmıyorlarsa?
Bugünün haksızlıklarına konjekterüeel yaklaşmak, bir nevi sessiz kalmak, yarının haklılığına bir yol imiş. İyi de bugünün haksızlıkları ya adama yarınlarını bile kendi eli ile boğduruyorsa?
Modernize edilmiş estetize edilmiş bir “Cahiliye Siyaseti”ne kapılmış taşralar. Taban talepsiz kalmış. Tavanda tabana çaresiz bakmış.
Züğürt tesellilerine müptela, dumur tiryakiliğine aşina, yüreği kendisinden başka her şeyle istila edilmiş bir toplum haline getirildik.
Dönüştürülüyoruz; Nefsin nefesini içimize çekiyor onla nefesleniyor, hevesleniyor boşluğu boşlukla doldurup, doluluğu özenle soldurup, afyonlanmış bir vaziyet de her türlü rezilliğe, zelilliğe savrulup duruyoruz.
Bilmenin özgürlüğü ile tağuta itaate itilmenin arafında kalan bu toplum, tağutla tatminkâr olduğunun ve böylesi zeminde bilmenin ziyankârlık olarak görüldüğünün farkına dahi vardırılmayan silsilejik, hiyayerjik, sinsi bir tahakkümle tahrip ediliyor.
Görenek belası ile hemhal edilmiş apatik ( duygusallığı olmayan) nevrotik ( içe dönük olarak kendini tanımlayamayan) dürtülerini kontrol edemeyen, aklın gıdası olan ilmi, bilimi ve dinini dürtülerine peşkeş çeken, özgürlük görünümlü hakka değil hazza dayalı “Modern Esaret”e esir edilmişiz. İşin en kötü yanı ise esir olduğumuzun farkında olmadığımız için ne bir duruşumuz nede hakkaniyetli, ahlaki ve imani sınırları olan özgürlük, diriliş mücadelemiz yok.
Laikizmden çeken mütedeyyinler şimdi “Mütedeyyin Laikler” topluluğuna dönüştü. Vesayetten şikâyet eden muhafazakârlar şimdi “Muhafazakâr Vesayetçilere” dönüştü. Her fırkanın kendini kutsayan keşiş mantıklı “Fanatizm Dinleri” türedi.Her itiraz ettiğimiz ne varsa yeşilinden ürettik, “Yeşil Kemalizm- Yeşil ulusalcılık ve milliyetçilik” gibi.. Geleneksel “Osmanlı Müslümanlığı”ndan hakiki Müslümanlığa geçmemiz gerekirken “Modernist Roma Müslümanlığı” oluşturuldu ve ona geçildi.
Kısacası: Bizimkisi bir dönüşüm hikâyesi. Bu hikâyeyi okutmak, okumak, yazmak, söylemek, anlatmak lazım. Ey bu ülkenin aydınları, mukaddesatçı kalemleri, beyinleri, entelektüelleri, hocaları, şeyhleri, siyasetçileri vesairesi. Ne duruyorsunuz, kaleminizin, dilinizin ucuna “Öze Dönüş”ü alın ve duruşunuzu sergileyin, yazın, söyleyin, anlatın. Anlatın, yazın, söyleyin ki bitmeyen bu hikâyenin sonu iyi bitsin.
Hadi! Hadi! Hadi!