Bizler, kadere iman eden Allah’ın emirlerinden yüz cevirmeyip “Sen ne emrettiysen o!” diyen Allah’ın sevgili kulları ve Rasulullah’ın ahir zamanda geleceğini müjdelediği “Kardeşlerimi çok özledim” diyerek taltif buyurduğu o çok değerli kardeşleriyiz İNŞAALLAH !
Dediğim gibi İNŞAALLAH!
Kısa bir araştırmadan sonra şöyle bir kanıya vardim ki; Rasulullah’ın (s.a.v) kardeşlerim hitabı çok az kişiye imiş.
Hep birlikte soralım, peki “Kardeşlerim” diye Rasulullah aleyhisselam’ın taltif buyurduğu kimler?
Acaba biz bu şerefe nailiyet kazananlara dahil miyiz?
Peygamberimiz (s.a.v) topluluga bir soru sordugunda onlar edeplerinden dolayı sadece şu cümleyi kurarlardı:
-Allah ve Rasûlu daha iyi bilirler.
Muhakkak ki hakkıyla bilen Allah ve Rasulü idi. Biz de bu yüzden sorumuzun cevabını, Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerim’de ve peygamberimizin hadislerinde arayacağız.
Sorumuzda peygamber aleyhisselam’ın taltifine mazhar olmuş ideal şahsiyeti arıyoruz. Aradığımız ideal şahsiyet bağlamında aile ile ilgili bir Hadis-i Şerif çıkıyor karşımıza. Peygamber (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“Sizin en hayırlı olanınız, ailesine en iyi davrananınızdır.” bunun içindir ki, aileyi hayatın merkezine almalı ve aile kurumunun muhafazasına gayret göstermeliyiz.
Ailede; anne, baba ve çocuk nasıl olmalı, hangi görevleri üstlenmeli? Bu kavramların muhrevasını açıklamak oldukça hacimli olacağından sonraki yazılarımıza havale yapmak yerindedir. Lakin şunun söylemem şimdilik yeterli olacaktır. Rabbimiz Azze ve Celle, alemleri onun hürmetine yarattığı ve onun hayatını örnek almamızı istediği Rasul-ü Zişan (s.a.v) rehber olarak önümüzde durmaktadır. Çocuklarımıza, babalarımıza, dedelerimize numune-i imtisal teşkil edecek hayat tarzı Muhammet Mustafa’dadır. (Sallallahu aleyhi ve sellem)
İdeal Müslüman şahsiyete dair arayışlarımızda adalet olmassa olmazımız!
Adaletle ile ilgili Rabbimiz Maide süresi 8. Ayette bizlere hitaben: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli davranın; bu takvaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah sizin işlediklerinizden haberdardır.”
Adalet? Kardeşlerim, evet en büyük yaralarımızdan biri de adalettir. Müslümanlar olarak maalesef bu konuda gereken hassasiyeti göstermiyoruz. Maide Suresinden iktibas ettiğimiz Ayet-i Kerime’de adaletin nasıl ayakta tutulacağı beyan buyrulmuş. Cenab-ı Hakk’ın sözünü biz sadece hatırlatmış olalım. Adaletin sadece hakimlik, savcılık gibi mesleklerle de alakalı bir şey olmadığının farkına varalım. Adalet; evde, sokakta, her yerde, hepimizin sahip çıkması gereken asli bir değerimizdir. Babanın, çocukları arasında adaletle hükmetmesi; güçlünün güçsüzle olan münasebetinde adaletle hükmedilebilmesi gibi… Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. İdeal Müslüman şahsiyete düşen, adaleti her zaman ve her mekanda kollamak olmalıdır.
Peki, biz istenilen bir kul olduk ve her hususta Rabbimizin belirlediği ilkelere riayet ettik… Peygamber (s.a.v) kendisinden yüzyıllar sonra gelen biz kardeşlerini nasıl tanıyacak?
Ashab-ı Kiram o soruyu 1400 yıl öncesinden sormuş ve cevabını alemlere rahmet Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem vermiş. Bendeniz de, siz okuyucularıma Peygamberimizin dilinden yazının başında bahsettigim konuyu aktarıyorum:
Allah Rasulü s.a.v. sahabilerle birlikte mezarlığa geldi ve buyurdu:
– Ey mümin insanların dünyası, Allah’ın selamı üzerinize olsun. İnşallah biz de size katılacağız. Kardeşlerimi görmüş olmayı ne çok arzulardım.
Sahabiler sordular:
– Bizler senin kardeşlerin değil miyiz ey Allah’ın Rasulü?
Allah Rasulü s.a.v. buyurdu:
– Sizler benim arkadaşlarımsınız. Kardeşlerim ise henüz dünyaya gelmedi.
Onlar beni görmeden severler, beni görmeden bana inanırlar.
Sahabiler tekrar sordu:
– Peki, henüz dünyaya gelmemiş o kişileri nasıl tanıyacaksınız?
Allah Rasulü (s.a.v) şöyle buyurdu:
– Düşünün ki; bir adamın ayakları ve yüzü beyaz bir atı var. O kimse bu atı hepsi simsiyah olan bir at sürüsü içinde tanıyıp bulamaz mı?
– Elbette bulur ey Allah’ın Rasulü dediler. Bunun üzerine Allah Rasulü s.a.v. buyurdular:
– İşte o kimseler de mahşer yerine abdest azaları bembeyaz olduğu halde gelecekler. Ben onlar geldiğinde Kevser suyundan ikram etmek için önceden havuzumun başına gideceğim ve onları bekleyeceğim. (Hadis-i şerif)
Duamız; Peygamberimizin “kardeşlerim” dediği o mübarek zümreye dahil olabilmek ve kıyamet gününde abdest azalarımızdan tanınabilmektir.
Rabbimizin, ahirette selam verdiği bahtiyarlardan olabilme temennisiyle…
Selam olsun Ahirette Allah’ın selâm verdiği mü’minlere (Yasin suresi 58.ayet)