enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Hafif Yağmurlu
16°C
Kocaeli
16°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Hafif Yağmurlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Göçmen Çoçukların Eğitim Sorunlarına Sosyolojik Bakış Ve Çözüm Önerileri

09.03.2022
A+
A-

Yeryüzünde medeni insanlık var olduğundan beri Göç ve Eğitim gerek sosyal gerek siyasal gerek ekonomik, gerekse kültürel bir olgu ve döngü olarak var olmuştur, var olacaktır.

Son dönemde ülkemizde yoğun olarak cereyan eden Suriye’den gelen Göç dalgası paralelinde oradan gelen çocuklarında bu göç dalgasını yoğunlaştırması ile göçmen çocukların eğitim durumunu, konumunu ve sorununu beraberinde getirmiştir.

Son dönemde ki Göç nedenselliği daha çok Siyasal nedenlerden ve onun oluşturduğu savaş ortamından kaynaklanmaktadır. Kuzey Afrika’da Müslüman ülkelerde başlayan Arap isyanları ya da diğer adı ile Arap baharı zincirleme olarak Ortadoğu’ya sıçrama eyleminde oldu. Lakin sonuç olarak işleyiş Kuzey Afrika’da sonrasında Ortadoğu’da başta Irak ve Suriye olmak üzere beklenildiği gibi gerçekleşmedi. Bu durum akabinde jeopolitik açıdan stratejik ve lojistik açıdan çok önemli bir konuma haiz olan Türkiye’yi derinden etkiledi ve yoğun bir göç dalgası ile karşılaştı. Son kertede Afganistan da yaşanan iç savaş ekstra bir göç daha ekledi. Bu göçlerde oluşan dalganın ekseriyeti Çocuk ve kadın olunca karşımıza bu göçmenlerin Eğitim sorunu çıktı.

Bizler Göç sosyolojisi açısından konuyu eğitim ve çocuk merkezli ele alacağız. Lakin ele almadan önce bu durumu oluşturan zemini ve nedenselliğe kısaca değinelim.

Ortada doğuda çok yakın tarihte kurulan İsrail devleti  (1948) ve Filistin topraklarında Kudüs bölgesinde oluşa gelen sorunlar, SSCB’nin kurulması (1922) ve 1979 da Afganistan işgali ve Türki topluluklara yapılan gayriahlaki baskılar,derken aynı yıl 1979 İran devrimin gerçekleşmesi ve Irak-İran savaşı. Dünyanın güç dengesi ve hegemonya savaşları açısından Doğu- Batı mücadelesi denkleminde köprü konumunda olan Türkiye’yi yoğun bir Göç ve göçmen çocukların eğitim sorunu ile karşı karşıya bıraktı.

Türkiye bir nevi Batıya açılan Göç dalgasının Mülteci kamp alanına döndü.

Batının bu dalgaya olumsuz bir şekilde direnç göstermesi hem dini hem coğrafi hem kültürel hem kavmi birçok bağı olan tarihsel anlamda da misyonu olan Türkiye’yi sorun ile çözümü ile baş başa bıraktı. Şu anda oluşan yoğunluk kısa vadede ülkelerine geri dönüşleri mümkün olmaması münasebetiyle Göçmen çocukların Eğitim sorunları ile bizi karşı karşıya bırakmıştır. Kişilerin Eğitim hakkı evrensel ve temel hak olması nedeniyle bizler en az kendi vatandaşımız kadar bu çocukların Eğitim haklarını sağlamak, düşünmek ile mükellefiz.

Öncelikle önümüzde ne tür rakamsal bir vaziyet ile karşı karşıyayız ona bakmalıyız;

Ülkemizde toplam takriben 5.5 milyon göçmen bulunmaktadır.  Bunun %65’i Suriyelilerden oluşmaktadır. Suriyeli göçmenlerin 1 milyon 800 bini 0-18 yaş aralığı olup temel eğitim ihtiyaçlarına haizdirler.

Gerçekleşen bu durum için öncelikle başta Suriyeli göçmenler olmak ile birlikte bu öğrencilerin eğitimi için devlet tarafından belli adımlar atılmıştır.

2012 yılında Suriyeli çocukların eğitimlerine yönelik izlenen politikalar, ilk etapta Suriyelilerin geri dönecekleri varsayımı üzerinden geliştirilmeye çalışılmış ve kısa vadeli bu politikalar sadece kamp içindeki Suriyeli çocuklara yönelik hazırlanmıştır.

Lakin sonuç olarak bu önlem sürecin uzaması geri dönüşün mümkün olmamasından dolayı eksi ve yetersiz kalmıştır.

Geçici bir eğitim olarak düşünülen bu eğitim dil olarak Arapça eksenli yapılmıştır. Şu an kısa vadede alınacak ilk önlem yapılacak ilk hareket ülkenin resmi dili olan “Türkçe” eksenli bir eğitim müfredatı uygulaması olmalıdır.

Temel Arapça-Türkçe eğitim hem göçmen öğrenciler için hem de göçmen olmayan öğrenciler için çok faydalı olacaktır. Sosyolojik bir gerçektir ki edebi, iletişimsel ve denklik, karşılık anlamında dünya üzerinde beş yabancı dil vardır;

İngilizce

Arapça

Almanca

Fransızca

Çince

Bu beş dil göçmenlerde dâhil edilerek kesinlikle öğrenciler en az bir yabancı dil merkezli hale getirilen okullarda eğitim alır hale getirilmelidirler. Üniversite yani lisans eğitimi olarak dil eğitimi büyük ölçüde merkeze alınması gerekmektedir. Yoğun göç alan jeopolitik konumu gereğince bu durum ülkemiz için olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Bu uygulama göçmen öğrenciler içinde bir kolaylık olup artı dil eğitimi seçmeli hale getirilmelidir.

Göçmen öğrencilerin sorunu ilk etapta kesinlikle onları ayrı bir müfredatın sistemin dışında tutulmasına son verilerek çözülmelidir. Normal vatandaşlar gibi eğitime katılmalı sadece Arapça- Türkçe eksenli eğitime yönlendirilmelidirler. Dil öğrenim bazlı eğitim en evrensel, en medeni yöntemdir. Bu uygulanacak yöntem genel anlamda da eğitim seviyemizi yükseltecektir.

Kültürel olarak da Osmanlıca ve etnik yöresel diller verilmeli,ülkemizde ayrıca Arap ve diğer göçmen etnik kökenlerden vatandaşlarda olduğu için anadil sorunu kökünden ortadan kaldırılmalıdır.

Dil eğitimi, Eğitimin temel taşıdır.

Böylesi zemin sorun ve ihtiyaç olarak neler karşımıza çıkmaktadır.

1- Bu topraklarda vatandaş olarak eğitim alan çocuklarla aynı seviyede Eğitim alamama durumu.
2- Suriye’de yarım kalan eğitim durumlarından ötürü, buraya uyum sağlayamama ve bizim eğitim sistemi ihtiyaçları.
3- Yasal olarak eğitim sistemine dâhil edilememeleri.
4- Eğitmen konusunda yeterli eğitmen karşılıklarının olmaması ve vatandaşlıktan kaynaklanan ötekileştirilme.
5- Kültürel kimlik kaybı ile karşılaşmaları, eğitime dâhil edilmedikçe göçmen çocuklarda suç oranın artışı ve kayıt dışı çocuk işçi çalıştırılmasında kullanılmaları.
Adalet noktasında kendilerince suç örgütleri ile bunu sağlama yöntemine gitmeleri ve devletimize bu durumun büyük asayiş ve güvenlik sorunu olarak önüne çıkması.

Peki, çözüm önerilerimizin devamı nedir?

1- Sosyolojik olarak Türkiye sosyolojisini kapsayan orta-lise ve üniversite öğrencilerine coğrafi- uyum formasyon eğitimi verilmelidir.
2- Öğretmen, eğitimci hususunda ciddi Suriyeli göçmen potansiyelli alımlar gerçekleşmelidir.
3- Vatandaşlık hususunda, vatandaşlık eğitimleri ve sınavları açılmalı kazanan öğrenciler çifte vatandaşlık hakkına sahip olmalıdır.
4- Bizim vatandaşımız olan çocuklarda karşılıklı uyum kapsamında göçmen psikolojisi ve sosyolojisi eğitimine tabi tutulmalıdır.
5- Vatandaş öğrencilerimize kardeş göçmen öğrenci projesi uygulanmalı, teşvik edilmeli, uyumlu kardeş çiftlere, sosyal, teknik, destekler sağlanmalıdır.

 

 

 

 

Kaynakça:

*ORTA DOĞUNUN SİYASAL SOYOLOJİSİ- HAMİT BOZARSLAN (İLETİŞİM)

* SAVAŞIN VE ŞİDDETİN SOSYOLOJİSİ-SINISA MALESEVİC (HECE)

* TÜRKİYE’DE Kİ SURİYELİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ- MÜBERRA NUR EMİN https://www.haksozhaber.net/d/file/turkiyedeki-suriyeli-cocuklarin-egitimi-pdf.pdf

* Suriye Savaşı Nedeniyle Yaşanan Göçün Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Etkileri: Doç. Dr. Şafak KAYPAK

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.