enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
ALTIN
2.390,60
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Hafif Yağmurlu
17°C
Kocaeli
17°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
24°C
Salı Açık
26°C

Anne Olma, Baba Olma, Aile Olma, Peki Ya Ne Ol ?

24.10.2021
A+
A-

                                Modernleştirilmiş topluluklarda en dejenere edilen temel müessese aile oluyor. Önce bireyselleştirilme bir özgürlük olarak gösteriliyor. Bir evin içinde farklı odalarda yaşayan ayrı televizyonları olan ayrı telefonları olan aynı evde yaşayan ama ayrışan nerede ise aynı evde olmanın dışında hiçbir ortak noktası bırakılmayan güdük bir aile yapısı bireysel özgürlük safsatası altında yutturuluyor. Bu geniş çerçeveli bir köşeye sığması mümkün olmayan konuda artık işin sırası aile kurmanın geciktirilmesine geliyor. Bende konuyu uzatmamak için tamda konuyu o açıdan ele alacağım.

                                Modern yaşam sistematiği gençlere nerede ise 30 yaş öncesinde evliliği yani aile olmanın, fizyolojik olarak cinsi ihtiyaçlarının meşru yollardan gerçekleştirmesini imkânsız olarak gösteriyor. Anneliği öteleyen çalışma ve kariyer odaklı mutasıp tesettür görünümlü ama önceliği kariyer, görüntü olan bayanları piyasaya sardırıyor bu sistem. Aynı şekilde babalığı öteleyen, hep at koşusu bir hayata odaklanan, karşı cinse ve cemiyete kazandığı kimliğini ve ekonomik gücünün gösterisinin derdinde olan, cinsi münasebetlerini gayri meşru yollarda arayan, ya da girift çoğul ilişkiler ağında boğulan, her türlü çarpık ilişkiyi kendi dünyasında olağanlaştırarak olgunlaştığını zanneden, erkekliği estetize edilmiş sadece fizyolojik erkek olarak kalabilen erkekleri piyasaya sardırıyor bu sistem.  

                               Hele işin cinsi yönünde kendini mütedeyyin kesimden sayan ama öncelik noktasında modern zihniyete tabi olan gençler için iş çok daha işin içinden çıkılmaz bir hale girmiş durumda. Sistemin dayattığı serbest cinsellikten uzak duran ama seyirci olan ve bazen nefsi olarak hayranlıkla seyreden bu kitle fıtratını, doğasını en az 10-15 sene bastırmaya çalışıyor. Kimi başarılı olabiliyor kimi olamıyor. Duruma bakıldığında bu kesimde ki bayanlarda bu durum çok daha vahim bir görüntü ile kendisini ortaya çıkarıyor. Böylesi tezatlar İslami değer yargılarının ruhunu da kademeli olarak bu kesimin hayatından çoğunda farkında olmadan çıkarıyor. Namaz kılan sayısı artıyor, Ümre-Hac sayıları artıyor, başörtüsü takan bayan sayısı artıyor, sakal bırakan erkek sayısı artıyor, Mütedeyyinlerin çoğunlukla içinde olduğu oy verdiği Ak partinin oy oranı iktidar gücü artıyor paralelinde bunlarla beraber artması gereken İslami değer yargılarında ki özelikle ahlaki uygulamalar tam tersi oranda düşüyorsa bu yapmış olduğumuz tespitin acıtıcılığını ne yazık ki alenen ortaya koyuyor.

                            Böylelikle Müslümanlar siyasal iktidar olmakla, bağlı olduğu dinin sembollerini yerine getirmekle, ritüellerini en üst seviyede yapmakla ve arttırmakla hedefe ulaştıklarını zannediyorlar. Oysaki bu zaten Müslümanların karşısında olanların müsaade ettiği boyutta gerçekleştirilen bir durum. Hatta bilinçli olarak yapılan bir taktik. Çünkü bu taktikte onların derdi İslam’ın ritüelleri, sembolleri ve siyasi iktidar oluşları ile değil ruhu ile.

                            Biz konuyu daha da detaylandırmadan bu yapının ertelettiği annelik-babalık ve cinsellik olgusunun ertelendiğinde sadece bedensel koruma ile çözülecekmiş gibi zannedilen ama birçok ruhsal maliyeti olan durumu açalım.

                             Tüm bu değerlerin ertelenmesi ile kendi bedenini sevmek zorunda kalan milyonlarca genç oluşuyor. Kendi kendine bütünleşmeye çalışan, kendi kendine yettiğine inanan, doğanın, fıtrati değerlerin tersinde olan, bütün yükünü bedenine yükleten milyonlarca genç.  

                              Tam ortadan ikiye ayrılan bir bilinç. Kendi kendini tatmin etmek zorunda kalan her defasında kendisinden ve etrafından da kendini tiksindiren bir ruh hali!

                      Yani bir nevi zorunlu rahip-rahibe hayatı yaslatılan ruhbanlaşma temayülü. Hatta bu çarpık eğilim İslami kesimde büyük kesimi olan bir cemaatte kendini vakfetme babında gerçekleştiriliyor. Hâlbuki bu anlamda İslami hiçbir kıstas yokken tam tersi Hıristiyanlıkta bu varken buna rağmen yapılıyor hem de İslami bir dava adına güya.   Birde bu ruhbanlaşan dünyada bu kişiliklere açılan bir manastır var. Nedir o? İnternet aracılığı ile aydınlanan loş odalar. Yani sanal manastırlar.  

                      Yapılan çok yönlü bu operasyonda tekillik, bireysellik had safada kutsanıyor bunda bile senin kimseye ihtiyacın yok, bütünleşme, tüm sosyal organik sorumluluklarından soyutlan deniyor. Böylesi uç ve hizibi bir bireyselleşmenin oluşturulduğu alanda nefisler kişileri ben bendiye inlettiriyor ve biz olgusu hiçbir şekilde kendine zemin bulamaz oluyor.

                         Sanal orgazmlar, sanal birliktelikler ve akabinde de sanal sonuçlar.  

                   Tam bu aşama Hayati ERSUN’UN şu veciz tespiti geliyor aklıma.

                     

                        “     Kapitalizmin inşa ettiği et ve kemiğe işlemiş, iktidar laboratuarlarında inşa edilmiş bir otomasyon. 
Bilgi teknolojisine dayalı bugünün dünyası makineyi insan düzeyine asla getiremeyeceğini çok iyi biliyor, çünkü hiçbir makine insanın yapabildiklerini asla yapamayacak.
Bu yüzden insanı makine düzeyine düşürmeye çalışıyorlar. Onun anlama kapasitesini azaltıyorlar, yavaş, yavaş kültürel mirasını mutlak minimuma getiriyorlar ve onun içinde tekdüze arzular yaratıyorlar.

                    İnsanın makineştirilmesi makine düzeyine indirgenmesi içersinde bu dayatma büyük geçerli yollardan biri olarak halen işlene geliyor.  Buna en kısa yoldan çözümü Kur’ani, Peygamberi, yollarla bulmak eğitimsel müfredata işlemek gerekiyor.

Yoksa gidişat, gidişat değil!

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.