Türkiye’de hemen hemen tüm ideolojiler lehte, aleyhte üç hal ile hâllenir. Bunun içine İslamcılık da dâhildir. Biz bugün bunun daha yapıcı olması dileğiyle üç yapının üç aleyhte hallerini çok kısaca ifade edeceğiz.
Nedir bu İslamcılığın ülkemizde seyreden üç hali?;
1- Entelektüel İslam
2- Geleneksel İslam (Cemaatsal)
3- Siyasal İslam (Radikal)
Bu kategorilere “Ilımlı İslam” tanımını özellikle sokmadım. Çünkü bu İslamcılık içinde de netleşmiş bir konu değil. Tanım Muhafazakârlık ile eşdeğer gösteriliyor, şahsımda Muhafazakârlık ile İslamcılık yada dindarlığı kesinlikle aynı kefede değerlendirmemektedir. Hatta bence birlerine zıt kavramlardır. Konumuz olmadığı için kısaca üç halin zaafları ile yazımızı sonlandıralım.
Entelektüel İslam; Bilgi her şeyin üstünde tutulur. Bilgiye dayalı kibir hali tavan vaziyette seyreder. Her daim realiteden uzak, retorik, ütopik, eylemden yoksun, seçkinci bir yaklaşım sergiler. Farklı olmak adına haklı olur ve tabanı duygu, bilgi açısından tatmin edip pasif hali almasını sağlar.
Geleneksel İslam (Cematsal); Kuralların sabitliği, düşünceyi yoksun hale getiren dinamik üretkenlikten uzaklık ve aidiyetlerin ilkelerin üzerine çıkışı. Aşırı idealize ile realize olmama.
Reddiye mantığı ile edilgenlikten kurtulamama, misyonel ve vizyonel kapalılık.
Siyasal İslam(radikal); Reel politiğe ve popüler kültüre direnç eksikliği, adalet ve ahlak hususlarında siyasal hedef ve başarılar doğrultusunda gayrimeşru tavizler ve en kötü örneklikler sergileme hali. Lider kutsayıcılık ve siyasetin var olma gerekçelerinin en önemlilerinden olan stratejik akıldan ve analitik zekâdan yoksunluk.
Türkiye’de cereyan eden “İslamcılık” bu zaaflar üzerine kafa yorar kendine bir özeleştiri geliştirir ise her daim taze ve güçlü olmasına kimseler engel olamayacaktır.