enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5068
EURO
34,9114
ALTIN
2.432,41
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Az Bulutlu
17°C
Kocaeli
17°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
21°C
Perşembe Az Bulutlu
20°C

Birisi Darbe mi Dedi?

29.08.2020
A+
A-

Türk siyasal hayatının önemli bir bölümü, darbeler tarihi olarak ele alınsa yerinde olur. Darbe hem uygulamada hem de söylemsel boyutta kanıksanmış bir durum haline geldi. Her on yılda bir darbe yapılmıştır. Oluşturulan vesayet organları eliyle siyaset dizayn edilmek istenmiştir.

 

Her askeri darbe sonrasında, yapılan düzenlemeler ile askerin etkinliği arttırılmıştır. Bu bağlamda yapılan düzenlemelerin bir bölümüyle de asker güvence altına alınmıştır. Dokunulmazlık elde eden askerin her an darbe tehdidi ile varlığını sürdürmesi milleti canından bıktırmıştı.

 

Bütün askeri darbelerin sivil boyutu olmuştur. Sivillerin talebi olmadan asker kışladan çıkmamıştır. Yani ülkenin silahsız kuvvetleri, silahlı kuvvetleri cesaretlendirmiş ve teşvik etmiştir.

 

Normal yollardan iktidara gelme fırsatını bulamayan kesimler, askerin darbe yapmasını her zaman istemişlerdir. Hatta öyle bir noktaya gelinmiştir ki, asker+siyasi ayak= iktidar. Durum bu şekilde olunca ülkede siyasetin kurumsallaşması ve demokrasinin kökleşmesi mümkün olamamıştır.

 

28 Şubatta dindarların bu ülkede hangi zulümlere maruz kaldığını henüz unutmadık. Kendi toplumunun değerlerinden kopuk, NATO kontrolündeki askerler, Türkiye ne zaman ayağa kalkmaya niyetlense, darbe yapmışlardır.

 

Darbe anlayışından maalesef asker uzak durmamıştır. 2000’li yılların başında birçok darbe planı yapılmıştır. Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı vb. adlarla planlanan darbe girişimleri ve bu arada E-Muhtıra ülkenin hep kaygı taşımasına sebep olmuştur. Hemen her konuda askerlerin açıklama yaptıkları, hükümeti her fırsatta tehdit ettikleri bir süreçti bu.

 

FETÖ, bu darbe planlarını kullanarak kendine alan açmakta mahir davrandı. Darbe planlarında hiçbir dahili olmayanları da sahte belgelerle bu işe karıştırıp hapislerde çürüttüler.

 

Bu sürecin devamında yine bir FETÖ oyunu olarak, bütün bu tipler beraat etti. Gerçekten darbe heveslileri de masummuş gibi salıverildi.

 

15 Temmuz darbe girişiminin FETÖ tarafından hayata geçirilmiş olması, bu darbeye karşı daha geniş bir karşı duruşun ortaya konmasını sağladı. Bir kesim, darbe eylemini sevinçle karşıladı ve darbecileri alkışladı. Darbecilerin FETÖ mensupları olduğunu anladıklarında bu desteği çektiler.

 

15 Temmuza birilerinin karşı çıkmasının tek nedeni FETÖ’nün yapmış olmasıydı. Söz konusu darbeyi, tıpkı daha öncekilerde olduğu gibi NATO’cu-Kemalist askerler yapmış olsaydı, büyük bir sevgi gösterecek geniş bir kitle olacaktı.

 

Darbenin iyisi kötüsü, senin-benimi olmaz. Bu anlayış bizim yeniden darbeyi tartışmamıza neden oluyor.

 

Son günlerde gündeme yeniden askeri darbe söylemleri getirildi ve saha buna hazırlanıyor.

 

ABD Savunma Bakanlığı’na raporlar hazırlayan Rand Corporation isimli düşünce kuruluşunun hazırlamış olduğu “Türkiye’nin Milliyetçi Yönelimi” başlıklı rapor, darbe söylemlerinin tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Söz konusu raporda ABD’nin ABD dostu olan bir muhalefetle çalışması gerektiği, ordudaki NATO’cu askerlerle iletişim kurulması gerektiği belirtilmekteydi. Yine aynı raporda Türk ordusunda bulunan orta kademedeki askerlerin, ordudaki tasfiyelerden rahatsız olduğunu belirtmekteydi. Bu rapor, bir darbe çağrısı olarak algılandı.

 

Ülkede Darbeyi gündeme sokmak için başka adımlar da atıldı. Bunlardan bir bölümünü şu şekilde sıralamak mümkün:

 

1) FETÖ’nün siyasi ayağı söylemi ile siyaset itibarsızlaştırılmak isteniyor. FETÖ ağzı ile ortalık bulandırılıyor.

 

2) Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ yapmış olduğu açıklamada, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının FETÖ’nün istediği şekilde orduyu şekillendirmesine ve darbe girişimine neden olduğuna, dolayısıyla FETÖ’nün siyasi ayağının söz konusu düzenlemeye imza atanlar olduğunu belirtmesi.

 

CHP Genel başkanı Deniz Baykal AK Partiye 23 Haziran 2019’da bir çağrı yaptı: “Eğer, Türkiye’de 12 Eylül ile ilgili bir hesaplaşmayı, siyasi iktidar, gerekli, yararlı, doğru buluyorsa, elini tutan mı var? Onun gereğini yaparsın. ‘Anayasanın 15. maddesi var.’ Değiştirme ihtiyacındaysan, getirirsin, değiştiririz. Askeri darbeyle ilgili hukuki takibat, bir hesaplaşma, Türkiye’yi bir askeri darbe arayışına sürükleyen ortamı tasfiye etme arayışı içindeysen, getir onun da gereğini yapalım”. 25 Haziran’da ise, darbeyle hesaplaşmak için ne yapmak gerekiyorsa destek verileceğinin altını çizdi.

 

26 Haziran 2009’da CHP ile işbirliği yapılarak yapılan Anayasa değişikliğiyle darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanması sağlanmış oldu. Oy birliği ile yapılan bir düzenleme dolayısıyla hükümeti suçlamak en basit ifadeyle ahlaksızlıktır.

 

3) Yine eski bir Genel Kurmay başkanı çıkıp, ibadetlerini hiç çekinmeden ve açık bir şekilde yapabildiğini belirtiyor. Bunlar milletin aklıyla dalga geçiyorlar sanırım. Bütün darbe davaları sürerken ortamın FETÖ mensuplarına açılmasında cömert davranan sayın komutan, onca dindar insanın yıllarca askeriyeden atıldığını da unutmuşa benziyordu.

 

4) Tam bu süreç yaşanırken Soros’un evlatlarının tahliye edilmesi insanın aklına farklı şeyler getiriyor. Onca olaylar ve darbe girişimi yapılırken, bu kişilerin tahliye edilmesi beni dehşete düşürdü. Ahmet Davutoğlu’nun Gezi çapulcularının yanında yer alması hiç şaşırtıcı değil. Yarın bütün FETÖ mensupları da serbest bırakılırsa hiç şaşırmam.

 

Hala gerek yargıda gerekse diğer kurumlarda çok sayıda FETÖ mensubu etkin bir şekilde varlığını sürdürüyor. Bu süreçte Doğu Perinçek’in ekibinin devlette daha etkili bir noktaya gelmeleri, ülke açısından ciddi bir tehdittir.

 

Bu millet darbecilere ne yapacağını bilir.. Allah sonumuzu hayretsin.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.