enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3176
EURO
34,8071
ALTIN
2.407,19
BIST
10.222,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Açık
24°C
Kocaeli
24°C
Açık
Salı Parçalı Bulutlu
27°C
Çarşamba Çok Bulutlu
20°C
Perşembe Çok Bulutlu
18°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C

BİZİM GENÇLİK

16.04.2021
A+
A-

Ord. Prof. Dr. Ali Futa BAŞGİL Hocanın Ölümünün 54. Yılında Hocayı “Bizim Gençlik” Yazısıyla Gençlerimize Hatırlatalım İstedik.

Meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminde gençliğini geçirmiş, Kebapçı karabetin Meşrutiyete nasıl sevindiğini, papazla imamın kucaklaşıp kaymakamlığa yürüdüğünü, kimin neye sevindiğini bilmediği bir ihtilali görmüş. Bu ihtilalden 52 yıl sonra (1960); “ben ihtilalden korkarım. İhtilal dört köşe dibi görünmez bir kuyuya benzer “ diyeceği bir darbenin içinde bulur kendini. Ve Devlet-i Aliye’yi yükseliş sınırları ile alıp kuruluş sınırlarıyla bırakıp kahrından ölen Padişah Mehmet Reşat’ın Balmumcu da ki, at ahırlarında hapsedilir.  1961’yılında, 1908’de ki ihtilal gibi hürriyet getirdiğini iddia eden İttihatçı ihtilali yapanlar onu ölümle tehdit edeceklerdi.

Hoca! Hoca! Ya Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilirsin ya da, Türk bayrağına sarılı tabutla İstanbul’a dönersin diyeceklerdi. Olaya şahit olanlar, Hoca o gün ölmüştü diyecekler ve Hoca memleketi terk edecek, bundan altı yıl sonra 1967 Yılı’nın 17’ Nisan’ında, ahırına hapsedildiği padişah gibi kahredip ölecekti74’ yaşında.

 

Hoca yaşadığı dönemin yüksek tahsil gençliğini “Bizim Gençlik” isimli makalesinde mizaç ve huy bakımından inceleyecek ve içinde yaşadığı gençlerin özelliklerini şu şekilde izah edecekti:

 

“Otuz küsur sene hoca, müdür ve Dekan olarak başbaşayaşadığım bizim gençliği çok iyi tanıyanlardanım. Önce şunu söylemeliyim ki, ekseriyet itibariyle, Türk gençliği, Mensup olduğu Türk Milleti gibi, yüksek meziyetlere sahiptir, zekidir, cevval ve intibak kabiliyeti yüksektir. Bununla beraber, gençlik etiketi altında topladığımız körpe vatandaşlar asla mütecanis (homojen) bir kitle değildir. Bilakis gerek mizaç ve ahlak, gerek bilgi ve kültür itibariyle muhtelif grup ve zümrelere ayrılmaktadır.” Hoca yıllar önce ki bir yazısında şöyle diyor: “ Bugünkü yazımda, gençlik kitlemizi yalnız mizaç (Huy, yaradılış) ve ahlak bakımından ele alacak ve onu kendime göre tasnife çalışacağım”

 

Ali Fuat Başgil Hoca, döneminin yüksek tahsil gençliğini, mizaç ve ahlak bakımından iki guruba ayıracak ve her grubu da kendi içerisinde ikişer zümreye ayırarak inceleyecektir. İlk zümreye de “Temiz Gençlik” adını verecektir.

 

“ İlk ve kıymet itibariyle başta gelen grubu, kendimce, (temiz gençlik) diye adlandıracağım. Bu grubun gençleri, aile menşei (kökeni) itibariyle, iki grup teşkil ederler. İlk birinci grup, dindar ve muhafazakâr aile çocuklarıdır.  Diğer grup gençler ise, dindar olmamakla beraber, milli ve memleketçi bir ruh taşıyan, şeref duygusuna sahip, namuslu ve rabıtalı ailelere mensuptur.”

 

Hoca bu iki grubun diğer özelliklerini de şu şekilde izah edecektir:

“Bu iki zümrenin teşkil ettiği gençlik grubu, istismarlar bir tarafa, ekseriyeti göz önünde tutulmak şartıyla, bütün asaletive yüksek meziyetleriyle Türk neslini temsil ve bunun devamını teşkil eder. Bunlar uslu, edepli, saygılı gençlerdir. Okul ve Fakültelerin en çok çalışan ve muvaffak olan, hakkına ve kaderine razı öğrencisi bunlardır.  Bu gençler bulundukları fakülte ve okullar da (Milliyetçi) diye adlandırılır.  Hakikaten de milliyetçidirler. Türk milletinin düşünce ve duygularına bağlı ve milli bir şuura sahiptirler. Ailelerinden aldıkları terbiye icabı, gönüllerinde samimi bir millet ve memleket sevgisi taşırlar.”

Hoca devamla temiz gençlik diye adlandırdığı grup için şunları da ilave etmektedir:

“Temiz gençlik grubunun sayısı az değildir. Fakat bunlar sessiz ve şamatasızdırlar. Kendilerini hakkile öğrenmeye ve yetişmeye verirler. Politika şamatacıları arasına da katılmazlar.  Kendi köşelerinde kendi vazifelerini düşünür ve yaparlar. Hülasa ( Temiz gençlik) memleketin geleceğinin yegâne ümidi, desteği ve medarı iftiharıdır” diyerek bu gençliğin ülkenin geleceği olduğunu belirtir.

Hoca, mizaç ve ahlak itibariyle tasnif ettiği gençliğin ikinci grubunu da aile yapısı itibariyle iki kısma ayırır ve bu gruba “Şerir Gençlik” ismini vererek özelliklerini şu şekilde açıklar:

“… Birinci kısım ekseriyetle, Türk milli şuur ve hislerinden ayrılmış, manen dejenere olmuş, geniş mezhepli, eğlence düşkünü, sefih aile çocuklarıdır. Diğer kısım ise,  aile terbiyesi ve görgüsünden uzak kalmış, aslı ve nesli belirsiz sokak çocukları teşkil eder.  Gençlik kitlemizin bu ikinci grubuna da bir isim vermek lazım gelirse (şerir gençlik) diyeceğim.”

Hoca Şerir Gençlik dediği gençliğin yapısını şu şekilde anlatır:

 

“Bugün yüksek tahsil gençliği arasındaki haylazlar, züppeler,egzistansiyalistler, boş vericiler, politikacılar, tahrikçi ve şamatacılar, oyun ve sefahat düşkünleri hep bu gruptan çıkarlar. Bunlar çalışmazlar. Fakülte ve okullarda eskiyip tortu teşkil ederler. Fakat haklarına da asla razı olmazlar. Küstahtırlar. İmtihan masasında hocalardan utanmadan not dilenirler. Olmazsa, imzasız mektup ile hocaları tehdit ederler. Dolambaçlı yollardan istikbal arkasındadırlar.  Çalışmadan hiç yorulmadan hayat ve refaha kavuşmak bunların yegâneemelidir. “

Hoca yazısının sonunda bütün gençliğin kimin eseri olduğunu soru şeklinde de olsa şu şekilde belirtir:

 

“Fakat bütün bu kötülükler ailenin ve okulların değil de kimin eseri dir? İnsan yavrusu insan gibi büyütülürse insan olur. Yavruyu büyütüp yetiştirmek, ailenin ve okulun değil de kimin görevi dir?”

 

Sonuç da, hoca yaşadığı dönem de gençliğin üzerinde müessir olan iki kurumun aile eğitimi ve okul eğitimi olduğunu belirtmiştir. Bu durum sadece hocanın yaşadığı dönem için değil, ondan önce de, sonra da böyle olacaktır diye düşünüyorum.

 

Eğitimin şekli, araç ve gereçleri değişse de, eğitim toplumların insanlık içerisinde ki yerini şimdi de gelecekte de belirleyecek yegâne unsurdur.

“Bulunmazsa adalet milletin efrâdı beyninde//Geçer bir gün zemine, arşa çıksa pâye-i devlet.”

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.