Teknolojinin maddeye yaptığı müdahale Tanrının kontrolünü ve rolünü kaybettiği zannına insanları inandırdı hatta iman ettirdi .
Böylelikle din ve dindar vardı ama tanrı yoktu gibi paradoksal bir girdap sarmalı ile karşı karşıya kaldı insanlık.
Siyaset, ticaret, cemiyet, cemaat toplumsal tüm olgular Fütürizm’in (gelecekçilik) büyüsüne tutuldu.
Fütürizm’in en önemli sermayesi teknolojidir. Fütürolojik mitler Sosyolojik tüm olguları yerle yeksan etti. Gelecek, gerçeği-bugünü tümüyle işgal edince simülasyonlar gerçeğin yerini aldı. Sosyoloji ve diğer tüm modern bilimler yeryüzüne Fütürizm’in gösterdiği pencereden bakmak zorunda bırakıldı.
Bu bilimsel işgal ve seküler (dünyevi) din, soyut tüm değerleri kendi tekelinde somut sonuçlara indirgedi.
Bu fütürist akım işgal, ultra faşist anlayış o kadar güçlü bir şekilde her alana sirayet etti ki olması mümkün olmayan yerlerde bile propaganda vari bir şekilde kendine yer buldu. Rönesans, Aydınlanma ve sanayi devrimi ile başlayan pozitivist diktatöryel mantık dışı mantık görünümlü halüsinasyonik, simülasyonik seküler bir din olan Fütürizm Paul Feyeraband’ın deyimi ile oluşturulan tektipleştirici “Bilim kilisesi” içinde herkes kendini gönüllü gönülsüz bu ayinin içinde buldu. Buna karşı olmak gericilik ve her türlü bu fikre karşı oluşa gelen fikri mağlup, yanlış, bilime aykırı zokası ile daha henüz doğmadan boğdular.
Bilim kilisesinin ayinlerine bizim ülkemizde mümkün olmaması gereken sol cenahta çok daha karşılığı olan Edebiyat dünyamızın duayen isimlerinden olan 1902-1963 yılları içinde hayatta olan merhum Nazım HİKMET gibi bir isimde bile şiir olarak tezahür etti.
Makinalaşmak İstiyorum!
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
beynimden, etimden, iskeletimden geliyor
bu!
her dinamoyu altıma almak için çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,trak tiki tak
makinalaşmak istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir türbin oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
trrrrum
trrrrum
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
1923
Yaklaşık yüz yıl önce kaleme alınan bu eserde bile o dönemde bile Fütürizm’in bu denli etkisini görüyoruz, hemde çok manidar bir ismin öncülüğünde.
Bu duruma istinaden o dönemin dünya çapında Sivil İtaatsizliğin en gözde isimlerinden olan Mahatma Gandi bu duruma şöyle bir cümle ile tepki gösteriyordu;
“Ben makineye değil makineye olan hayranlığa karşıyım”
Ne diyordu üstad Cemil Meriç;
“Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilik ise her namuslu insan gericidir”
Sözün özü modern olan ne varsa hiçbir değer üretmedi yok etti. Hayatımızı çaldılar, geçmişimizi çaldılar, bugünümüzü çaldılar, yetmedi rüyalarımızı, hayallerimizi çaldılar ve yetmedi bizi bizden hatta öteki dünyamızı dinimizi, imanımızı, tanrımızı bile çaldılar…
Bir boşluğumuz bile yok artık…
Özgürlük ve gelişmek adına her şeyimizden hiçbir şeye olan yolculuğumuzda varlığımızda yok yokluğumuzda yok…
Hocam siz daha iyi bilirsiniz ama makineler ve teknoloji bizim gerçeğe ulasma yolunda araç olması gerekirken gerçeği bir tarafa bırakıp amaç haline gelmiş durumda teknolojik her alet ve makina bir mucid sayesinde var olmuştur bizim o makinaya hayranlığımiz o icadı yapan mucide hayranliktir esasında önemin çağın en popüler telefonu nu icad eden adama duyulan hayranlık o adamın varlığını ve yok olmasinin iradesini kendisinde bulunduran hak ka hayranligimizdan fazla anlamamız gereken şu bence bu gezegen deki herşey bizim aslolana varmamız için kullanabilecegimiz araç karistirmamaliyiz tespitleriniz çok iyi saygılar hocam