Uyanık iken görünen rüyam;
Şatafatlı kanalizasyondan fışkıran, takım elbiseli tanrımsı o adam!
Ağzında slogan, ruhunda ideoloji, meşhur korkutucu katışıksız gücü ile bakıyor.
İçinde ki boşluğu, içini yediği masumların düşleri ve kanı ile doldurmaya çalışıyor.
Çıngıraklı büyü gibi ihtişamı, sarpa sarıyor geçtiği her yeri.
Günahını gündemin ve geleceğin kurtarıcılığı haline getiriyor.
Çıktığı logar kapağı, cennetin kapısı addedilmiş.
Öldürmelerinde ki düğün ve çözüm hali ilahi yetkisinin doğal tezahürü gibi.
Öldürdükçe tanrılığına inananlar artıyor.
Seri katilliğin diri ve dingin duygusunu anlamlandıran,
His çukurunun içinde keşf edilen,
Eşsiz maden gibi göz kamaştırıcı, zihni prangalayan zikri.
Halkası büyüdükçe, göğe yükselen halkı,
Gökten felç yağdırıyor sanki, yürütemiyorsun hiçbir fikri.
Bu dünyanın kabulunüde, bu dünyanın reddindini de taşıyan misyonerik yöntemi var.
Bir tarafı nihilist, narsist, bir tarafı devrimci ve evrimci.
İronik dönüşümün, trajik sonuna doğru yaklaşıyoruz.
Saygınlık kanunun tekelinde.
Kanunlarına saygı duyan sayılıyor.
Takım elbiseli o tanrımsı adam!
Uyanık rüyamın hakikatine göz dikmiş.
Gerçek olmak istiyor.
Uyanmamı bekliyor.
Bense gözüm açık gideceğim, yolculuğa hazırlanıyorum.
Çok gecerli bı yazı gerçekliğin subliminal izdüşümü çok iyi betimlenmis tebrik ederim