enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2630
EURO
34,8074
ALTIN
2.413,18
BIST
10.288,26
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Açık
24°C
Kocaeli
24°C
Açık
Salı Açık
27°C
Çarşamba Az Bulutlu
21°C
Perşembe Çok Bulutlu
18°C
Cuma Hafif Yağmurlu
15°C

Doğu Türkistan’da Soykırım: Türk-İslam Dünyası Sessiz…

Doğu Türkistan’da Soykırım: Türk-İslam Dünyası Sessiz…
29.08.2020
A+
A-

Adriyatik’ten Çin Seddine Türk dünyası söylemi insanın kulağına gerçekten de hoş geliyor. Tarihsel olarak ciddi bir anlam ifade eden bu söylem, günümüzde bir retorik olmanın ötesinde maalesef bir anlam ifade etmiyor.

 

Büyük Türk Dünyası tarihsel süreç içerisinde farklı emperyalist yapılar tarafından işgal edilerek sömürgeleştirildi. Asimilasyon ve baskı politikası kendini olanca gücüyle hissettirdi. Bir taraftan Rus, diğer taraftan ise Çin zulmü altında yaşayan Türkler birbirine yabancılaştırıldılar. Türkleri bölmenin en kolay yollarından birisi, onları ayrı milletlermiş gibi isimlendirmek ve kendi aralarında çatışma ortamlarını oluşturmaktı. Nitekim Orta Asya’da Türk topluluklarının birbiri ile çatıştırıldığı birçok olay mevcuttur. Dayanışma ruhu yerine, düşmanlık duyguları yerleştirilerek daha kolay sömürüldüler.

 

Çin’in işgali altında olan Doğu Türkistan’da yapılan zulümler uzun yıllardır artarak devam ediyor. Herkesin bir hamisi olduğu halde, mazlum Uygur Türkleri kendi başlarına terkedildiler. İşin daha da kötüsü, Türk-İslam coğrafyası söz konusu Çin zulmüne karşı kör ve sağır durumdadır. Tıpkı Arap ülkelerinin Filistin’i İsrail’in insafına bıraktığı gibi, Türk dünyası da Müslüman Uygur Türklerini Çin katliamı ile baş başa bıraktı.

 

Türkleri asimile etmek için yapmadığını bırakmayan Çin yönetimi, her geçen gün baskı ve zulmünü bir üst noktaya taşıyor.

 

Çin’in sistematik olarak beyin yıkaması yaptığını kanıtlayan belgeler Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsersiyumu’na (ICIJ) sızdırıldı. Guardian ve BBC gibi basın kuruluşları tarafından incelenen belgelerde yüzbinlerce Uygur Türkü’nün güvenlikli hapishanelerde cezalandırıldığını ve beyinlerinin yıkandığını ortaya koyuyor. Bu belgeler, ilk defa Çin hükümetinin sistematik bir beyin yıkama operasyonu yaptığını ortaya koyması açısından da önemli. Bu kamplar, Çin hükümeti tarafından gönüllü eğitim ve çalışma kampları olarak dünya kamuoyuna anlatılmaktaydı.

 

Elde edilen belgelerde, yatakhanelerde bile video ile gözetim yapıldığı, en erken bir yıl sonunda serbest bırakılabilecekleri belirtilmekteydi.

 

Başka bir belgede ise, Doğu Türkistan’ın sadece güneyindeki küçük bir bölgede bir haftada 15 bin kişinin kampa gönderildiği belirtiliyor. İnsan Hakları Gözlemevi Çin direktörü Sophie Richardson, söz konusu belgelerin büyük bir insan hakları ihlalini ortaya koyduğunu belirtti ve savcılar tarafından bu konuda adım atılmasını talep etti. Belgeler, herkesin en azından psikolojik bir şiddet gördüğünü net bir şekilde ortaya koyuyor.

 

Türkiye, Uygur Türklerine yapılan zulüm karşısında cılız bir tepki vermekle yetindi. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Serhad Varlı, BM’de yaptığı konuşmada diyalog ve ikili görüşmeler yoluyla sorunu çözmek için girişimlerin sürdüğünü belirtti.

 

ABD, İngiltere ve Almanya’nın da dahil olduğu 23 ülke bir açıklama yaparak, Çin’e uluslararası sorumluluklarını getirmesi ve insan haklarına saygı göstermesi çağrısında bulundu.

 

ABD Temsilciler Meclisi, Çin’in Uygur Özerk Bölgesindeki baskıları dolayısıyla Çinli yetkililere yaptırım öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Kongrenin iki kanadı tarafından da onaylanan tasarının imza için Başkana gönderilmesi bekleniyor.

 

ABD’nin ve batının diğer ülkelerinin Doğu Türkistan’da yapılan zulme tepki göstermesini ciddiye almıyorum. Onlar, Türkleri sevdikleri veya onlara yapılan zulümden rahatsız oldukları için bu tepkiyi göstermiyorlar. Büyüyen Çin’i olabildiğince zayıflatmak amacıyla bu tür olayların üzerine gidiyorlar.

 

Peki bize yakışıyor mu ortaya koyduğumuz duruş? Tabii ki hayır. Uzun yıllardır inandıkları gibi yaşamalarına izin verilmeyen, kimlikleri inkâr edilen, yerlerinden sürülen, toplama kamplarında beyin yıkama ve işkence seansından geçirilen Uygur Türkleri için şimdiye kadar ne yaptık? Vicdanı kanamayana yazıklar oldun. Bütün bunlar yapılırken kafamızı kuma gömmüş, görmedim, duymadım taklidi yapıyoruz.

 

Eyyyy Çin diye söze başlayacak bir yiğide ihtiyacımız var. Eyy Fransa, Almanya demekle bu iş bitmiyor. Evet gerektiğinde EYYY Fransa, Almanya veya İsrail denilmeli. Bundan memnun olurum. Lakin iş Çin’e gelince susmak beni fazlası ile rahatsız ediyor. Belli ekonomik ilişkiler ve reel politik gerçekler bu tutuma zorluyor olabilir. Bu tür bir tutumda ortaya çıkacak ekonomik sıkıntılar karşısında hükümetin arkasında durmayacak yığınların olduğunun da farkındayım. Ama ben yine de EYY Çin diyecek bir kahramanın ortaya çıkmasını ve Türk-İslam dünyasının yarasını sarmasını bekliyor ve talep ediyorum.

 

İsrail’in zulmünde sergilediğimiz tavrı soydaşlarımız olan Uygur Türklerine gösteremeyeceksek yazıklar olsun böyle siyasete ve reel politikaya…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.