enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3176
EURO
34,8071
ALTIN
2.407,19
BIST
10.222,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Açık
24°C
Kocaeli
24°C
Açık
Salı Parçalı Bulutlu
27°C
Çarşamba Çok Bulutlu
20°C
Perşembe Çok Bulutlu
18°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C

BİR DİZİ YAPMIŞLAR!..

BİR DİZİ YAPMIŞLAR!..
19.11.2020
A+
A-

Güya Türkiye’deki değişik hayat tarzlarının bir araya getirildiği, kendilerince tarafsız her kültüre dokunduklarını zannettikleri bir dizi… Başörtülü bir Anadolu kızının, bekar ve sapkın bir herifin evine temizliğe gitmesiyle başlıyor senaryo. Kızın abisi, yengesi namaz kılıyorlar ama psikolojileri bozuk, mutsuz ve agrasifler.

 

Abisi bir diskoda ‘bodyguard’lık yapıyor. Müslüman bir adamın ne işi varsa orada! Ha birde hocaları var, her işlerini danıştıkları. Hoca niteliği ile birlikte baba niteliğini de ortaya koymuşlar. Belli ki oluşacak tepkileri de düşünerek iyi bir rol vermişler hocaya, herkese aynı masalları anlatan, mumunun dibini aydınlatmadığı bir adam. Hocanın bir kızı var 20 yıl önce yetimhaneden alıp büyüttükleri, aile baskısıyla başörtü takan, ama hemcinsiyle sapkın ilişkiler yaşayan bir genç kız olduğunu iyi güzellemişler. Öyle ki gayet masum ve bizden gibi gözüküyorlar, neredeyse acıyası geliyor insanın bu sapkınlara!

 

Bir psikiyatr var, bu Anadolu kızının gittiği.. Kendisine yetemiyor ve karmaşık iç dünyası ile başkasına merhem olmaya çalışıyor. Bu yüzden kendisi de başka bir psikiyatriste ihtiyaç duyuyor. Tabii o da sıkıntılı bir tip. Ailevi sorunları var. Ve hatta Kızın Allah ile sorunları olduğu kesin. Başı kapalı ablası sinir hastası vs. Filmin en akıllı karakteri oyuncu kız gösterilmiş, sanki cennette yaşıyormuş gibi, ayağı taşa dokunmuyor. Tabii düşüncesi belinden yukarı çıkamayan, ne iş yaptığı belli olmayan sapkın bir adam da var, onu atlarlar mı? Özledikleri hayatlar bunlar sanki, evet gezsen toplumun içinde bu tipleri bulursun, herkese tanıdık gelen bir hayat tarzı bulmanız mümkün, bu da seyirciye duygusal bir bağ kurduruyor ve filmi sevdiriyor, günahsızlaştırıyor. Araya sokulan pislikleri de görmeyiveriyorsunuz…

 

Ama bunlar bizim kültürümüzü yansıtmaz. Aslında bunlar, 100 yıllık uğraşları neticesinde onların oluşturduğu bir toplum. Aslında film bir şeyi de itiraf etmiş ki: Batılın kol gezdiği sokaklarda, bir davası olmayan halk kitleleri kaybetmeye mahkumdur. Uğrunda yaşanacak ve hatta ölecek davalara sahip değilse insan, her şey istediği gibi olsa bile mutlu olamaz. Yalnız mutluluk taklidi yaparak yaşar. Zaten insanların büyük bir bölümü, ömürlerinin çoğunu olduklarından farklı gözükmek için geçirmiyorlar mı?..

 

Kültür göreceksen Anadolu’ya bir ineceksin, Mardin’e, Diyar-ı Bekir’e, Urfa’ya, Maraş’a bir gideceksin. Karadeniz yaylalarına bir çıkacaksın. Aşiretlerdeki Osmanlı geleneğine bir bakacak, Arnavutlardan bir kız alacaksın.. Başörtülü arıyorsan kenar mahallelerde, İslam’dan bihaber, kandırılmaya mahkum zavallıları değil; hakkı ile iman etmiş, nesil yetiştiren ve yeryüzünü imar etmek için koşturan kişileri de katacaksın işin içine. Onlara göre böyle kişiler hiç yaşamıyor.

 

“Aslında bu soysuzların asıl savaştıkları kişiler bunlar”. Müslüman ise daima zavallı ve sıkıntılı tiplerdir onlar. Müslüman ise temizliğe gidiyordur, alt tabakanın işlerini yapıyordur, bir baltaya sap olamamıştır, dil bilmiyordur, medeniyetten haberi yoktur, mağarada yaşıyordur vs. “20 yıldır hepimizi bir Müslüman yönetiyor, görmüyorlar.” görmezler, onlara göre “Aptal bir halk kitlesinin içinde yaşıyorlar, çobanın oyu ile onlarınki bir olmamalı”. Hatta bizimkiler ile de olmamalı. Onlara 3 oy bize bir oy attırmalılar…

“Sizi gidi hayadan yoksun, hayvandan aşağı pis mahluklar!”

 

Firavunların, Musalar karşısında durabilmek ve halklarını uyutabilmek için sihirbazları olmuştur her dönem. Kimi zaman şiir ile, kimi zaman sihir ile, kimi zaman da medya ile büyülemişlerdir halkları. Öyle ki kömürü altın, kötüyü iyi, çirkini güzel, batılı Hak göstermişler ve kimi zaman sessiz kimi zaman büyük bir gürültü ile “ene rabbukumul a’la”: “sizin en yüce Rabbiniz ben değil miyim?” diye haykırmışlardır. Hayatlarını dünyalık için yaşayan, yaratılışın ve yaradanın hikmetini anlamaya çalışmayan zavallılar da aldanmıştır bu firavunların büyüsüne. Aş gider, iş gider, aşk gider diye korkmuş, kendi değerlerinden vazgeçmişlerdir.

 

Ama Ahzab-23’te de Rabbimizin söylediği gibi Allaha verdiği sözde duranlar ve sözlerini tutmak için sıralarını bekleyen, Hak üzere yürüyen, yeryüzünü ve kendilerini imar etmeye çalışan, ukalaların kınamalarına aldırış etmeden Hakk’ı tutup kaldıran, inanmış erkekler ve kadınlar da vardır.

İnsan olmanın gereği; başkalarına merhamet duyan, bir davaya sahip ve yüreğinde erdemler taşıyanlar da vardır..

 

Bizler Anadolu çocuklarıyız bir kere, hata eder, yanılırız ama dine ve vatana hainlik taşımaz yüreklerimiz. Ayrı elbiseler giyer ayrı şeylere inanırız belki ama davamız birdir… Adalet ve hürriyet için ölürüz biz!..

 

Bu günün firavunlarının sihirleri çok etkili. Adamlar dizi ve filmlerle istedikleri her şeye inandırıyorlar bizleri. Zihinlerimizi allak bullak ediyorlar, benliğimizi çalıyor, kişiliğimizi deşifre ediyorlar. Yetmiyor onların istediklerini biz istiyormuşuz gibi düşündürtüp dünya laboratuvarında kobay olarak kullanıyorlar bizi. Televizyonu kapatmadan, bilgisayara dur deyip internet ağımızı kesmeden düşünemiyoruz. Çünkü düşünmeyelim istiyorlar. Sadece yapalım, onlar ne isterlerse onu yapalım.. Hem de biz istiyormuşuz gibi zannederek…

 

Sahi, bizim mahallenin iş adamları, zenginleri ne zaman bu işe el atacaklar? İnşaat şirketleri kurmak yerine bizim davetimizi insanlara ulaştıracak bir film, dizi, tiyatro ne zaman çekilecek?

 

Bakın küresel çete bunun farkına vardı ve medyayı çok etkin kullanıyorlar. Bilim adamları ile film yapıyorlar ve insanın fizyolojisini bildikleri için, insan beyninde ve duygularında nereye etki edeceklerini iyi tahlil ediyorlar. Sonuç; bunların dizi ve filmlerini izleyenler deist ve ateistleşiyor. Hiçbir şey olmasa, ahlaksızlaşıyor…

 

Acil olarak bu alanda var olmazsak Dünya sahnesinde yerimiz olamaz. Birimiz yapamıyorsak birkaçımız bir araya toplanıp artık bu film sektöründe de var olma mücadelesi vermeli ve hakikati insanlığa ulaştırmaya çabalamalıyız. Cemaatler ve camii dernekleri, bilmem ne kadar bütçesi olan Diyanet; yapabilecekleri en büyük hizmet hakikati insanlara ulaştıracak bir film çekmek. Kitap yazmayı bıraksınlar mümkünse, çünkü gök kubbenin altında söylenmeyen bir söz kalmadı artık. Durmadan aynı şeyleri farklı varyasyonlarla okumaktan sıkıldı insanlık.

 

Anneler-babalar artık mühendis ve öğretmen yetiştirme hayallerinden vazgeçip sanal dünyanın davetçisi olacak evlatlar yetiştirmeyi hayal etmeliler. Kim bu işin öncüsü olursa, geriden gelenlerin ecirlerine de ortak olur. Artık rahlenin önüne oturup ders dinleme şeklinden çıktık. Bir senaryo ile evlere ve ceplere girme vakti geldi de geçiyor. İnsanlık bu vicdanı bozukların ellerinden ve zehirlerinden kurtulup kendi özüne dönemiyor.

Bir Musa lazım bize her zamankinden daha çok…

 

Bilmem ki bu yazı bir şey değiştirir mi? Bir şeyler değiştirmeye gücü yetenler tenezzül edip bu yazıyı okurlar mı? Kabe duvarlarını yükseltip uçsuz bucaksız çöllere doğru seslenerek insanları Kabeyi tavafa çağıran Allah’ın dostu İbrahim gibi; Rabbim sesimizi duyursun, niyetimizi düzeltsin, rızası olmayacak işlere burnumuzu sokmasın…

 

Kalın sağlıcakla, Velhamdülillahi Rabbil Alemin…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.