Stajını PKK’da Yapana İş Garantisi !

Sevgili dostlar uzun zamandır yazmayı bırakmıştım ama ısrarlı baskılar ve ülkede gerçekleşen bazı olaylar beni yazmaya zorladı.

Aslında ülkemizde ne kadar güzel şeyler oluyor diye yazıya başlamak isterdim lakin güzel olan şeyleri gölgeleyen çok çirkin şeyler de oluyor.

Siyasi olarak her birimizin farklı noktalarda konumlanmamız kadar doğal bir durum olamaz. Lakin her birimizin ülkemizin iyiliğini ve çıkarını düşünmesi, bu noktalarda birlikte hareket etmesi bir zorunluluktur. Müreffeh bir ülkede her birimiz daha huzurlu ve güzel bir hayat yaşarız.

Bir süre önce konuştuğum bir öğrencim sanal dünyanın hakim güçlerinden Türkiye’nin vergi alması için attığı adımlara karşı olduğunu söyledi. Ona göre söz konusu vergiler hükümetin cebine gidecekmiş. Okumuş cahillere laf anlatmak çok zor. Başka ülkelere vergi ödesinler ama ben bu hükümeti sevmediğim için Türkiye’ye ödemesinler kafasını nasıl analiz etmek gerekir? Bu konu üzerinde çok ayrıntılı analizler yapılabilir. Ben burada geldiğimiz noktayı ve ülkeye olan ihanetin boyutunu göstermek açısından söz konusu örneği verdim. Ülke batsın yeter ki Recep Tayyip Erdoğan gitsin kafası hiçbir doktorun iyileştiremeyeceği derinlikte bir hastalığın göstergesidir.

2. Abdülhamit gitsin diye ayrılıkçı Ermeni, Rum ve diğer yapıların yanında dış güçlerle iş tutanlar, onlara maşa olanlar, koskoca bir cihan imparatorluğunun yıkılmasına neden oldular. Bu ihanetin içinde kendini İslamcı ve Türkçü olarak tanımlayanlar da vardı.

Bugün geldiğimiz nokta tam da 2. Abdülhamit döneminin hastalıklı kafalarının cirit attığı ve kin ve nefretlerinden ülkeyi iç savaşa ve bölünmeye götürecek adımları atmaktan geri durmayan gafiller ordusunun hararetli mücadelesinin olduğu yerle özdeştir.

Kendini Atatürkçü, ulusalcı, İslamcı veya Türkçü olarak tanımlayan ciddi bir kitle hiç utanmadan terör örgütleri ile iş birliği yapabiliyor.

Kimse kusura bakmasın ama bazı gerçekleri, duymak istemeseniz de, haykırmaya devam edeceğim.

HDP’nin PKK’nın bir uzantısı olduğunu inkar etmek için kör olmak bile yeterli değildir. Adamlar açıkça ve her ortamda PKK’nın uzantısı olduklarını, Kürdistan’ı kuracaklarını dillendiriyorlar. Yine aynı odak, kendi sayelerinde muhalefetin bazı büyük belediyeleri kazandığını ve onlar olmadan seçimlerde başarılı olunamayacağını haykırıyor. Muhalefet çıkıp da bu söylemlere hayır diyemiyor. Çünkü doğru.

Gelinen noktada PKK, DHKP-C, FETÖ ve diğer bazı terör örgütleri muhalefeti tutsak almış ve istediklerini yaptırıyorlar.
Muhalefet partileri neden dış devletlerin temsilcileri ile gizli görüşmeler gerçekleştirir ve onlardan iktidara gelmek için destek isterler? Bu durum ihanet değil de nedir? Tanzimat kafası tam da bu olsa gerek.

Evet dostlar, bazı şeyleri yıllarca dillendiriyoruz lakin birileri görmemek ve duymamakta ısrar ediyor. Seçimden sonra belediyelerin kadrolarının terör örgütü ile irtibatlı kişilerce doldurulacağını da yazmıştım. Geldiğimiz noktada başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere muhalefetin yönettiği birçok belediyede terör örgütlerinin üyelerine kadrolar açıldı. Milli ve manevi duruşu olan çok sayıda çalışan kapının önüne konuldu ve yerlerine teröristler yerleştirildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun vermiş olduğu rakamlar tescilli teröristler. Onlardan daha fazlası ise kaydı olmayan terör sevicilerden yerleştirilmiştir.

Devlet kurumlarının teröre peşkeş çekilmesinin nelere sebebiyet verebileceğini gelin siz düşünün. Dağda yerle bir olan teröristler muhalefetin sayesinde sahada önemli mevziler kazanıyor.

Bütün bunlar gerçekleşirken kendini Atatürkçü, ülkücü veya Müslüman olarak tanımlayan muhalif kitleden bir ses duyan oldu mu?

Gerçi aynı kafanın bir bölümü PKK’ya ülke dışında operasyon yapılmasına karşı çıkarak tezkereye hayır oyu verebildi.

Muhalefet ihanet içinde ülkeyi kötü bir sona doğru sürüklemeye çalışıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimini dostları ile kazanan bir muhalefetin bakanlarından bir bölümü Kandil tarafından, diğer bir bölümü de Pensilvanya’dan atanacaktır. Böyle bir yönetim ülkeyi nereye götürür?

Evet sevgili dostlar, geldiğimiz noktada herhangi bir terör örgütünün referansı olmadan bazı belediyelerde işe başlamak hemen hemen imkansız gibi.

Ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu hala görmüyor musunuz?