Bugünlerde darbe haberlerini seslendirip iktidar ümitlerini darbelere bağlayanlar, silahlı milislerden bahsetmeye de başladılar. Bunun için bahaneleri de hazır. Osmanlı Ocakları AK Parti’nin silahlı milisleriymiş. Osmanlı Ocakları ile AK Parti’nin hiçbir ilişkisi yoktur, bu konuyla ilgili daha önce Ak Parti açıklama yapmıştı. Diğer yandan Osmanlı Ocakları milis falan da değildir.
Bunların arkasındaki hain mahfillerin asıl düşmanları İslam ve Müslüman Türk halkıdır.
Batının ve onların ardından giden güdümlü siyasetçilerin bütün gayesi, Türk bayrağına başka sembol paçavralar da ekleme sevdasıdır. Ya da tamamen bayrağımızı değiştirmektir. Bu sevda, bugünün sevdası değildir.
Tarihte bu tartışmaların en acı örneklerinden birini Mithat Paşa’nın gerçekleştirdiğini görürüz.
Mithat Paşa, döneminde diğer Batı hayranları gibi en hızlı Batı hayranlarından biri olarak biliniyordu. Batı çıkarları için son derece uygun bir kişiydi.
İşte bu Mithat Paşa, tarihimizin en utanç verici sayfalarından birine yol açacak, şanlı Türk bayrağına haç koyarak, İstanbul sokaklarında gezdirecekti!
1875 yılında Bosna Hersek’te ayaklanma çıkar. Bu ayaklanmadan sonra Mithat Paşa hilalin yanına bir de haç koyar. Fakat dönemin güçlü İmparatorluğu Avusturya, hilal ile haçın yan yana olamayacağını söyleyerek bunu kabullenmez. Onların gayesi, Bosna’dan Müslümanları atmaktı. Bunu 19. yy’da yapamayanlar, 20. yy’da yeniden denediler ve büyük bir soykırıma medeniyet adına vahşi bir şekilde imza attılar.
Mithat Paşa bunun olabileceğini göstermek için, Türk bayrağının yanına bir haç ilave ederek İstanbul’da gezdirir. Sokaklarda gezenler biz padişahın değil milletin ordusuyuz diye naralar da atarlar.
Mithat Paşa, gönüllü bir tabur asker oluşturarak ve sancaklarında ay yıldızın yanına bir de haç ekleyerek sözü geçen taburu, İstanbul’da herkesin gözü önünde yürütür.
Bir ülkenin namusu olan bayrağını hiçbir devlet adamının kendi keyfî kararı ile değiştirme hakkı yoktur. Ancak diktatörler bunu yapabilirler. Suriye’de, Libya’da olduğu gibi…
Osmanlı Devleti’nin Başbakan’ının, yabancı bir ülkenin bayrağını devletin başkentinde Osmanlı tebaanın eline tutuşturup dolaştırdığı görülmüş bir olay değildi, Mithat Paşaya kadar. Mithat Paşa bu alçakça olayla övünmektedir.
Cumhuriyet kurulduktan sonra bunun benzeri bir teklif de Atatürk’e yapılmış, bayraktaki yıldızın yerine haç konması istenmiş fakat Mustafa Kemal kabul etmemiştir.
Ve Türk bayrağına haç yerleştirme gayesinde olanların nihaî hedefi, Türk insanının kalbindeki imanı çıkartıp onun yerine bir dönem ‘orak-çekiç’ yerleştirmek isteyenler, bunu başaramayınca tekrar eski üstadlarının hayallerini yeniden hayal edip, kalbimize haç yerleştirmek istemektedirler.
Dinler arası diyalogla bunu gerçekleştirmek isteyenlerin foyası 15 Temmuz’da ortaya çıktı. Büyük Ortadoğu Projesi’nin de nihaî hedefi, Ortadoğu’nun kalbine ve İslam’ın merkezine haç dikmektir.
Ama bu olmayacaktır; bunu yerli hainler ve onların kökü, asırlar öncesinin hain mahfillerine dayanan dışarıdaki ağababaları iyi bilsinler!.
