O Dönemin Yayın Organlarından İslam’ı Hareket Dergisi Olayı Şu Şekilde Anlatıyordu:
“Fatih Camii Avlusu:
Tarih: 23 Şubat 1979
Hava çok soğuktu, soğuktan donmuş su birikintileri ve kar kalıntıları arasında, Fatih Camii avlusunda ki şadırvanda buram buram çıkan bir buhar gördük. Metin abdest alıyordu… Metin bu ne kar dinler ne soğuk tesir eder. Çok yaşamıştır bu havaları, geceleri yanında üç-beş çocukla afiş yapıştırırken, duvarlara gönlünden geçen İslam’ı sloganları yazarken, korku onun için yaşanılmayacak bir andı. Mevcut düzen onun için zalimdi, dinsizdi, ecdat kanları üzerine kurulan bu düzende yaşayan bir avuç boynu kalın, göbeği şişkin kapitalistler, salon sosyalistleri ve her ikisine de zaman zaman alet olan nasyonal sosyalistler ırkçı laik münafık güruh vardır…
Barbar Cengiz’in Torunları Büyük Evliya Ferîdüddin Attâr’ın Torunlarına karşı;
Büyük Evliya FERUDUDDİNİ Attar Hazretlerini, Moğol istilası zamanında sakalından sürükleyerek şehit edenler ve barbar lakaplı CENGİZ HAN yolunun takipçileri, o evliya neslin yiğit torunu METİN Yüksel’imizi de şehit ettiler.
Metin İstanbul’a perşembe akşamı gelmişti İzmir’den. İzmir İran Konsolosluğunda komünist öğrenciler İslamcılarla boy ölçüşmeye kalkmışlardı. Ama orada, Metin de vardı! Onun olduğu kale savunulur hücum ettiği yer yıkılırdı.
Konsolosluk İslamcıların eline geçince İstanbul’a dönmüştü. Oysa perşembe akşamı devamlı gidip geldikleri Fatih deki, Hacılar kahvesi ülkücüler tarafından taranarak baskın yapılmış, Nuh Bozkurt ve İrfan Uçar yaralanmışlardı. Daha sonra, kahve çıkışında bir saldırı daha yaşanmıştı. Bu saldırıyı Nevşehir Yurdu ülkücüleri gerçekleştirmiş ve demir çubuklarla Müslümanları hunharca yaralamışlardı… İşte böyle başladı Metin’imizin şehadetinin ilk gelişmeleri…
Metin, bulunduğu Fatih bölgesinde, İslam dışı her şeyin düşmanıydı. Sıkıyönetim öncesi Vefa Lisesi ve Darüşşifaca Lisesi İslam düşmanlarıyla kıyasıya bir mücadele vermiş ve Darüşşifaca lise ’si önünde pusuya düşürülmüş, beş kurşunla gazi olmuştu. Bu düşman kurşunları şehidimizi sevindirmiş, azmini bilemiş, İslamcı çizgisini kuvvetlendirmişti… Ama Metini komünistler değil bizde Müslümanız, İslam için çalışıyoruz” diyen. Ülkücüler Şehit ettiler.
Bunlar ki, daha dün İstanbul’da, MUSTAFA Bilgi’yi, Edirne’de on altı bıçak darbesiyle ERDOĞAN Tuna’mızı da şehit etmişlerdi. Ne yazık ki bu yazının üzerinden çok geçmeden İslam’ı Hareket gazetesinin kurucusu ve İstanbul Kültür Ocağının kurucusu Sedat Yenigün’de, Fatih de şehit edilecekti.
Mehmet Şahin: “Metin Yüksel’i O Dönemin Derin Devleti Vurdu”
Metin Yüksel’i anlatan dava arkadaşı Mehmet Şahin, şehidin hayatına çok şeyler sığdırdığını ve örnek alınması gereken bir değer olduğunu söyledi. Metin Yükselim 1973’senesinde MTTB ortaöğretim komitesinde tanıdım. Çok karizmatikti ve tanıştığı insanları hemen etkileyen biriydi. Şehidi tanıyıp ta nerede ise etkisinde kalmayan kimse yoktu. Başlangıçta sadece 3-5 kişi ile kurulan Fatih teki derneğimiz Metinin çalışmaları ve ortaya koyduğu mücadelesi neticesinde bir anda Fatihte sesi duyulan bir dernek olmuştu. Rahmetli Metinin şehit edilmesinin temel sebeplerinden birisi de buydu. O, İslami hareket için önemli bir figürdü. Ve gelecekte önder ola bilecek liderlik karizmasına sahipti.
Eğer hayat iman ve cihattır, sözünün karşılığını görmek istiyorsanız, Metin Yükselin hayatına bakın. Gerçekten o öyle bir insandı. Diye bilirim ki, Fatih ilçesine 1-2 sene içerisinde bütün gayri ahlakı çetelerden temizledi.
Metin mücadele anlayışı mezheplere sığdırılamaz. Sınırsız ve sınıfsız bir İslam’ı anlayışa sahipti. Afganistan’dan, İran’a, Eritre’den, Mora’ya, Filistin’den, Batman’a, Konya’ya, Kayseri’ye kadar kapsamlı bir İslam’ı mücadele anlayışı ortaya koyuyordu.”
