2020 Felaketlerle başlayan bir yıl oldu. Özellikle ülkemiz açısından büyük acıların yaşandığı bir yıl.
Üst üste yaşadığımız deprem felaketlerinin yarası sarılmadan, çığ felaketi ile karşılaştık. Arkasından 33 askerimizin Suriye’de şehit edilmesi. Derken bütün dünyayı sarsan bir virüs.
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede dünyanın her tarafına yayılan koranavirüs, bizim kuşağın gördüğü dünya çapındaki en büyük krizdir. Bir virüs, bütün dünyada sarsıcı etkilere sebep olmuştur. Kapitalist sisteme bile diz çöktüren, birçok firmanın iflas etmesine sebep olan ve olacak olan bir virüs.
Gelişmeler genel hatları ile hemen herkesin bilgisi dahilindedir. Bu süreçle ilgili bazı noktalar üzerinde durmak istiyorum:
1) Bu krizde gerek hükümet, gerekse muhalefet başarılı bir sınav verdiler. Henüz diğer ülkeler adım atmamışken, hızlı bir şekilde Bilim Kurulu oluşturuldu ve gerekli olan adımlar hızla atıldı. Bu felakette vatandaşlar iktidara güveniyorlar. Atılan adımlar muhalefet tarafından da desteklenmektedir.
2) Bazı küçük gruplar, bu krizi, hükümetin yıkılması için bir fırsat olarak görecek kadar küçülebildiler. Mesela Ahmet Davutoğlu yapmış olduğu bir paylaşımla ne kadar basiretsiz ve hasis olunabileceğinin örneğini verdi.
3) Bazı kesimler yalan yanlış bilgilerle halkı kışkırtma yoluna gittiler. Virüs Türkiye’ye gelsin diye etmedik dua bırakmadılar.
4) Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, ortaya koymuş olduğu performans ile herkesin takdirini kazandı. Sık sık yaptığı açıklamalarla halkı bilgilendiren ve gerekli adımları şeffaflık içerisinde hayata geçiren bir bakan olarak, siyaset üstü bir yer edindi.
5) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yıl yaşanan bütün kriz ve felaketlerde, işi sorumlu bakana bırakarak geri planda durdu. Bu, çok doğru bir tutumdur. Bu sayede İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ortaya koydukları muazzam performansla takdir kazandılar. Cumhurbaşkanının koronavirüs krizi sürecinde kenarda durmuş olması takdir edilmekle birlikte, ortaya çıkıp bir açıklama yapması da arzu edilmektedir. Muhalif olanlar dahi Erdoğan’ın söylemlerini önemsiyor. Onun söyleyeceği birkaç olumlu söz, hepimizin psikolojisini olumlu etkileyecektir.
6) Yaşanan süreçte her şeyi devletten beklemek doğru değil. Biz üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirmediğimizden, kriz büyüyor. Lütfen, bana bir şey olmaz demeyelim ve mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmayalım.
7) Sınırların kapatılması ve ülkeye giriş yapanların 14 günlük karantinaya tabi tutulması doğru bir yaklaşımdır. Umreden gelip Konya’daki KYK bünyesinde korumaya alınan umrecilerden bir bölümün isyana varan bir hareketin içine girmesini yadırgadım. Yuh artık demekten başka bir kelime bulamadım. Kutsal mekânlarda biraz olsun temizlenmiş olan birisinin yapmayacağı hareketler. Hele bir de yurtları ahıra benzeten insanımsı görünümlü yaratık için ne denebilir? Bu tipler İslam’dan nasibini almadığı gibi, insanlıktan da nasiplerini almamışlar. İyice araştırmakta fayda var. Bu tiplerin FETÖ veya benzer bir yapıyla bağlantısı var mı diye. Muhtemelen bir provokasyon girişiminde bulunuldu.
8) Hemen her konuya burnunu sokan, işinden başka işlerle uğraşan, darbe sever Türk Tabipler Birliği denilen yapının uzun zaman konuyla ilgili açıklama yapmaması ve sonunda yaptığı açıklama ile de provokasyon amaçlayan tutumunu da not etmek gerekir.
9) Önlemler bağlamında Camilerde cemaatle namaz kılınması uygulamasına ara verilmesini, tek parti dönemi uygulamalar ile aynı çerçevede değerlendirmeye kalkan kirli odakların hala var olduklarını unutmamamız lazım.
10) Şehir hastahaneleri yapılırken, ihtiyaç olmadığını, ilerde hasta olmazsa bu hastanelerin ne olacağını soran zavallıların da çıkıp halktan özür dilemesi gerekir. Bu hastahaneler teknik veya ekonomik yönden eleştirilebilir fakat ihtiyaç olmadığı yönünden eleştirilemez. Bugün bu hastahanelerin ne kadar da gerekli olduğu tekrar görülmüş oldu.
11) Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzaktan eğitim yöntemini hayata geçirmesi de takdir edilmelidir. Demek ki bu konuda ciddi bir hazırlık yapılmış. Aşamalı olarak örgün öğretimin azalacağını ve okulların bir bölümünün kapanacağını görürsek şaşırmayalım. Dünyada gitgide uzaktan eğitim süreçleri ön plana çıkmaya başlayacaktır. Benim bireysel tercihim yüz yüze eğitimden yanadır. Bu konu başka bir yazıda irdelenecektir.
Vatandaşlar olarak sorumluluk almalıyız. Bizim tutumumuz, virüsün yayılışında belirleyici olacaktır. Bana bir şey olmaz dememek lazım. Sana bir şey olmasa da, senin yüzünden birileri hayatını yitirebilir. Allah bizleri bu felaketten korusun…
