enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3695
EURO
35,0258
ALTIN
2.325,72
BIST
9.120,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Parçalı Bulutlu
27°C
Kocaeli
27°C
Parçalı Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
28°C
Pazar Parçalı Bulutlu
29°C
Pazartesi Az Bulutlu
31°C
Salı Az Bulutlu
20°C

Kapitalizmin Ruhu: İslamcılıktan Kemalizme…

02.09.2020
A+
A-

Makam ve para insanların değişim ve dönüşümlerinde en etkili araçtır. Para ve makamın yozlaştırıcı ve bozucu bir özelliği vardır.

 

Belki de suç, para ve makamda değil, insanın doğasındadır. Eline güç verilmemiş bir insanın tanınması mümkün değildir. Elinde fırsat olmayan insanların daha mütevazı ve insani bir tutum takınması kaçınılmazdır. Nitekim içinde bulunduğumuz toplum tarafından kabul görmek ve dışlanmamak için, toplumun bizlerden beklediği role uygun hareket etmek zorunda kalırız.

 

Elimizde fırsat yokken, doğamızda mevcut olan vahşi yönlerimizi ortaya koyamayız veya koymamaya özen gösteririz.

 

Standartlarda bir gelir seviyesindeki insanın çevresindeki insanlara böbürlenmesi veya onlara üstten bakması pek mümkün olamıyor.

 

Lakin ne zaman ki insanlar makam ve para ile buluşurlar, o zaman onları doğru bir şekilde tanımak mümkün olur. Standartları yükselen insanlar hem yaşadıkları sosyal çevreyi değiştirirler hem de eski çevrelerine farklı bir bakış ortaya koyarlar. Artık onları hor görmeye ve küçümsemeye başlarlar. Eskiden savundukları değerler bir süre sonra anlamsızlaşmaya başlar. Bir bölümü zamanla ortadan kalkar, bir bölümü ise sadece retorikte kalır.

 

İslami bir söylemle Kemalist uygulamalara karşı sert tepki gösteren kitleler, süreç içerisinde sistem tarafından dönüştürülmeye başlıyor.

 

Sistemi dönüştürme vaadiyle iktidara gelenler, bir süre sonra mevcut sistemin en büyük savunucusu haline geliyorlar.

 

Yıllardır yakın çevremde yaptığım konuşmalarda, Kemalist sistemin ve laikliğin AK Parti iktidarı döneminde bir tehdit altında olmadığını savunmaktayımdır. Buna ciddi tepki gösteren akademisyen arkadaşlarımız da olmuştur. Fakat geldiğimiz noktada bu kitlenin hem yaşam tarzı hem de savundukları ile ciddi bir dönüşüm geçirdikleri görülmektedir.

 

Hilafetin ilgasını hep yanlış bulan kitlenin önemli bir kesimi, Cumhuriyet bayramlarında muazzam bir coşkuyla kutlama yaptıkları görülmektedir. Artık hilafeti isteyen hemen hemen kimse kalmadı. Herkes cumhuriyetçi.

 

Gerek 19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos gerekse diğer laik Cumhuriyetin bayram ve ritüellerini en coşkulu kutlayan kitle yine eskinin İslamcılarının bir bölümüdür. En son 30 Ağustos kutlamaları bağlamında Atatürk siluetinin büyük bir ihtişamla sergilenmesi bunun en güzel göstergelerindendir.

 

Eskiden “Atatürk” ifadesini kullanmamaya özen gösteren kitleler, sık sık Atatürklü söylem ve paylaşımlar yapmaktadırlar.

 

Öyle bir noktaya geldik ki, artık kimin daha iyi Atatürkçü olduğu üzerinden tartışılmaktadır. Mehmet Metiner gibi bir kesim var ki, kendinden daha iyi Atatürkçü olmadığını ispatlamaya çalışıyor.

 

CHP’nin, Deniz Baykal sonrasında HDP ve radikal terör örgütlerine olan yakın tutumu ve partideki Kemalistlerin saf dışı edilmesi sonrasında artık çok renkli bir görüntüyle karşı karşıyayız. Aynı kitle Mustafa Kemal’in portresinin yanında PKK veya DHKP-C paçavraları taşıyıp, marşlar okuyabilmekteler.

 

Aslında Atatürkçülük CHP tarafından sadece kullanılan ama hiçbir şekilde dikkate alınmayan bir ideolojiye dönüştü. Bu ideolojiyi artık eskinin İslamcıları yaşatmaya çalışıyor.

 

Eskinin dava adamlarının önemli bir bölümü para ve makamın etkisi ile artık kendi kitlelerinden ciddi ölçüde kopmuş bulunuyorlar.

 

Lord Acton’un ifadesiyle uyumlu bir şekilde, güç yozlaştırdı, mutlak güç, mutlak yozlaştırdı demek pek yanlış olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.