enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2640
EURO
34,7427
ALTIN
2.392,95
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Açık
19°C
Kocaeli
19°C
Açık
Pazartesi Açık
24°C
Salı Açık
27°C
Çarşamba Çok Bulutlu
21°C
Perşembe Çok Bulutlu
19°C

Fatih Tezcan’dan Sevda Noyan’a Nefret Dili…

29.08.2020
A+
A-

Ülkemizde gündeme sık sık gelen nefret dili, son günlerde yine hortladı. Bir taraftan darbe ve İslam karşıtı tahrikler ve söylemler gündeme gelirken, diğer taraftan da, bu darbe çığırtkanlarına cevap vermek adına haddi aşan, sınırları zorlayan, tehlikeli karşı açıklamalar da yapılmaktadır.

 

Bizler, şu veya bu kesimin kafatasçı ve saldırgan anlayışının savunusunu yapmak bir tarafa, hepsine aynı sertlikle karşı durmak zorundayız.

 

Karşı mahalleden birilerinin hukuk dışı ve saldırgan açıklamalar yaptığı zaman gösterdiğimiz haklı tepkinin benzerini bizim cenahtan olan veya görünen tiplerin yanlışlarına karşı da göstermeliyiz. Hem insan hem de Müslüman olmanın gereği budur.

 

Darbe çığırtkanlıkları ortaya çıktığında, bunlara dönük sert açıklamalar yapanlardan biri de bendim. Fakat ben eleştiriyi yaparken saldırgan ve haddi aşan bir dil kullanmadım. Belli toplumsal kesimleri tehdit etmek gibi bir yaklaşımı paylaşmadım. Sadece, bu tür girişimin karşısında dimdik duracağımızı, gerekişe hukukun üstünlüğü ve demokrasinin korunması için canımızı verebileceğimizi dillendirdim. Herkesi kardeşçe yaşamaya davet ettim.

 

İslami camiadan birileri ise en az darbe çığırtkanlığı yapanlar kadar sorunlu bir kafayla, kan kokan, saldırgan bir dil kullandılar. Bunlardan iki örnek vererek, bu tür yaklaşımlara karşı tutumumu ortaya koymaya çalışacağım.

 

Yazar Sevda Noyan, Ülke TV’de katıldığı bir programda “15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır açıkçası” dedi.

 

Fatih Tezcan ise başka bir platformda “Tayyip Erdoğan’ı devireceğiz, idam edeceğiz diyorsunuz. Karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden? Erdoğan’ın bir damla kanına milyonlarca kan dökülür bu ülkede. Erdoğan’a öyle bir şey yaparsanız, tırnağı kanarsa eğer bu ülkede başınızın neler geleceğinden haberiniz var mı? Biz bir daha sokağa çıkarsak eğer kimleri toplayacağız, listelerden haberiniz var mı sizin? Tayyip Erdoğan’a darbe idam vs. olursa zulalardan, listelerden, yaşanacaklarından haberiniz var mı? Yiyorsa çıksanıza.” Şöylemi ile gündeme geldi.

 

Bu tarz bir dil zehirli ve tehlikelidir. Bir Müslümanın kullanacağı dil bu olmamalıdır. Bir Müslüman komşularını veya toplumun bir bölümünü imha edilmesi gereken kitle olarak görmemelidir.

 

Bizler komşularımızı inanç ve yaşam tarzına göre sınıflara ayırıp, bunun listesini tutup ve zamanı geldiğinde imha etmeye kalkacak bir cani yaklaşımı normal göremeyiz.

 

Komşularımızı düşman ve tehdit olarak konumlandırdığımızda, hem onlarla iletişimi koparmış, hem de onları tanıma fırsatını kaçırmış oluruz. İnsanların nasıl inandıkları değil, komşu olarak nasıl bir tutum takındıklarıdır önemli olan. Kalplerin özünü Allah bilir. Önemli olan muamelattır. Yani bir insan iyi bir komşu ise, bize zarar vermek gibi bir derdi yoksa, değerlidir. O kişinin hangi dinden olduğu veya inanıp-inanmadığı bir şey ifade etmez. Bizim dünyadan görünen fakat insani olarak sıkıntılı bir komşuyu kimse arzu etmez.

 

Fatih Tezcan’ın provakatif açıklaması üzerinde de durmak gerekir. Hazırlanmış listelerden bahsediyor. Tezcan’a sormak gerekmez mi, siz kimsiniz ve bu listeleri kimler hazırladı? İnsanları kamplaştıran ve ölümle tehdit eden bir dili nasıl kullanırsınız?

 

Daha da kötüsü, çocuk ve kadınlara dönük tehdit dilini kullanmış olması. Onları bizden kim kurtarabilirmiş? Bu dil, bir Müslümana ait olamaz. Müslümanlar hiçbir zaman çocuk ve kadınlara saldırmamışlardır. Savaş durumunda bile düşmanlarımızın çocuk ve kadınları tehlike altında değildir. Müslüman, emin olunan kişidir.

 

Buradan açık bir şekilde ifade etmeliyim ki, benimle tamamen tezat bir yaşam tarzı içerisinde olan fakat benim değer verdiğim çok sayıda insan var. Buna karşın, benimle aynı camiada olan fakat hiçbir ortak noktam olamayacak kişiler de az değil.

 

Bir eğitimci ve Müslüman olarak bütün öğrencilerimizi seviyor ve herhangi birinin kendini tehdit altında hissetmesini kabul etmiyorum.

 

Birilerinin yıllarca yaptığı insanlık dışı yaklaşımların benzerlerini bizler de yapmamalıyız.

 

Zamanında ortaya konulan Ali Kalkancı-Fadime Şahin vari tiyatrolar üzerinden toplumun bölünmesine fırsat vermemeliyiz.

 

Batı Çalışma Grubu adında oluşturulan darbeci yapının sokak sokak milleti fişlediğini, hatta sabah namazı vakti hangi evlerde lambaların yandığına varıncaya kadar ayrıntılı çalışmalar yapıldığını biliyoruz.

 

Yine aynı şekilde, yedi sülalesinde dindar birileri var mı diye ciddi çabaların ve başörtülü kızlarımıza karşı ortaya konan vahşeti unutmadık.

 

Alevi ve Sünnileri ayrıştırmak için kirli oyunlara başvurulduğunu, Sivas-Başbağlar dilemmasına mahkûm edildiğimizi unutmamalıyız. Hala daha Ne Sivas ne de Başbağlar diyebilen vicdan sahiplerinin sayısı çok az. Alevi’ye veya Sünni’ye, inanana veya inanmayana yapılan bütün saldırıların karşısında tek yumruk olarak duramadık.

 

Farklı toplum kesimlerindeki provakatörler ortalığı germeye çalışıyorlar. Bunlardan bir bölümünün Fethullah Gülen’in tedrisatından geçmiş olduğu gerçeğini de unutmayalım. Her sakallı gördüğümüzü dedemiz, her dindar görüleni de Müslüman olarak görmeyelim.

 

Hangi kesime karşı olursa olsun, yapılan ayrıştırıcı söylemlere karşı hukuk kurumunun hızla harekete geçmesi gerekir.

 

Bu ülkede herkes kendini ve ailesini güven içerisinde hissetmelidir. Biz emin olmalıyız. Elimizden, belimizden ve dilimizden diğer insanlar emin olmalıdır.

 

Benim gibi yaşamayanlar benden korkuyorlarsa, bu onların değil, benim eksikliğimdir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.