Önceki yazımızda Ecevit’in İngiltere’ye gideceğini yazmıştık. Aslında başına gelecekleri bilse Ankara dan bir adım dışarı çıkmayacaktır Ecevit!…
Ecevit Etimesgut Havaalanı’ndan Londra’ya uğurlandıktan sonra. Erbakan Hoca, Genelkurmay başkanı ve diğer komutanları bir odaya çekerek bir saatlik bir konuşma yaparlar.
Hoca çıkınca, Süleyman Arif Emre ne konuştuklarını sorar:
Hoca; Genelkurmay başkanına önümüzde ki Cuma sabahı Başbakan vekili olarak çıkartmayı başlamayı teklif ettim. Mübarek bir sabahtır der hoca ve Genelkurmay başkanı da teklifi kabul eder. Hoca çok sevinçlidir.
Genelkurmay Başkanı; Hocam bizim gemiler ancak Cumartesi sabahı adaya varabilir der. Deniz Kuvvetleri komutanı; yeter ki, bizi yarı yoldan önceden olduğu gibi geri çağırmayın der. Ve biz takalarla da ada ya çıkarız diye söyler, Hoca yoldan döndürülmeyeceklerine garanti verir.
Ecevit yurda döndüğünde, korktuğu başına gelmiştir ve askeri birlikler adaya hareket etmiş bulur. Hoşuna gitmez ama bir şey de diyemez. Bu olaydan sonra yurt dışına çıktığı zaman hocaya vekâlet vermez.
İngilizler, Ecevit’in tekliflerini reddetmişler hatta alay da etmişler. Sizin eliniz de ki malzeme müzelik bunlarla siz çıkartma falan yapamazsınız demişler Ecevit’e. “ yurtta sulh cihada sulh” İngilizler için bir şey ifade etmemiş. Yine de İngiltere de Laiklik elden gitmemiş. Ama biz de ki tehlikeye girmiştir.