GÜZEL BİR SÖZÜN YANININDA KILIÇ TAHTA KALIR
Bu hafta da önemine binaen dil konusuna değineceğiz.
Dil insanı izah eden, tefsir ve tasvir eden en önemli araçlardan biridir. Dil’ bir dünya savaşını bile etkilediğini görüyoruz.
“Güzel bir sözün yanında kılıç tahta kalır” sözünü açıklayan en güzel misal Kenedinin sözleri olsa gerek.
ABD’ devlet başkanı Kenedi, Çorçil için: “Eğer o bu kadar güzel bir İngilizceye sahip olmasaydı ve bu kadar iyi konuşmasaydı, İngiltere ikinci Dünya Harbini kazanamazdı. O kelimeleri seferber etti, harp meydanlarına yolladı ve zaferi kazandı.”
Ünlü İngiliz başvekili Disraeli, “insanlar kelimelerle idare edilir” der.
Çiçero da, Roma’nın neden yıkıldığını soran birine şu cevabı verir:
“Çok güzel konuştular, fakat bilgisizdiler.”
Dil ile her şey yapılabildiği gibi her şey de yıkılabilir.
Bir savaşı, dil ile kazandık diyor büyük devlet adamları, bu İstiklal savaşı içinde geçerlidir. Mehmet Akif’in, Muhteşem diliyle yazılan vaazlar Anadolu’nun her tarafına bizzat Atatürk’ün emriyle dağıtılmış ve Camiler de, mitingler de halka okunmuştur. Bu güzel nutukları atanlar dan bir de, Türk dilini çok latif ve bedii bir şekilde kullanan Hasan Basri Cantay’dır. İlk Kuvayı Milliye’yi Balıkesir’de kuran ve halkı savaşa ikna edenlerin öncülerindendir.
Söz ola bitire savaşı, söz ola kestire başı / Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.
Diyen Yunusta dilin önemine dikkat çekmek istemiştir.
Bizim dil uydurmacılarının Atatürk’ün misafirlerine verdiği bir yemekte ona okuttukları şu kelimeler dilin fecaatinin önemi açısından güzel bir örnektir. Atatürk’te bu fecaatin farkına varmış ve yanlıştan dönmüştür.
Ülkemizi ziyaret eden İsveç Veliahttı Ruyal Şerefine Çankaya da verilen bir yemekte Atatürk’ün yaptığı konuşma şu şekildedir.
“Altes Ruyal,
Bu gece, ulu konuklarımız, Türkiye’ye uğur getirdiklerini söylerken duyduğum, tükel özgü bir kıvançtır.
Burada kaldığınız uzca sizi sarmaktan hiç durmayacak ılık sevgi içinde, bu yurtta, yurdumuz için beslenmiş duyguların bir yankusunu bulacaksınız.
İsveç, Türk uluslarının kazanmış oldukları utkuların silinmez damgalarını tarih taşımaktadır. Süerdemliği, önü, bu iki ulus ünlü sanlı sömerinin derinliğinde sonsuz tutmaktadır.
Avrupa’nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak baysak, önürge, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar; onlar bugün en güzel utkuyu kınanmaya anıklanıyor”
Atatürk daha sonra bu yolun tutarsızlığını ve çıkmaz bir yol olduğunu anlamış ve bu sevdadan vaz geçmiştir. Müzik konusunda ve Tarih konusunda da Atatürk, çıkmaz bir yola girildiğini fark etmiş ve bu çalışmalardan vaz geçmiştir.
