enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5216
EURO
34,9599
ALTIN
2.438,77
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Az Bulutlu
18°C
Kocaeli
18°C
Az Bulutlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Çok Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
22°C

Depremin Ardından…

04.11.2020
A+
A-

2020 yılı büyük felaketlerle karşılaştığımız bir yıl oldu. Depremler, seller, yangınlar, çığlar ve bütün dünya ile birlikte ülkemizi de tehdit etmiş olan ve çok sayıda canımızı aramızdan alan, yarınlara bakışımızda muğlaklıklara neden olan Korona virüs.

 

Yıl bitmeden yaşadığımız ve İzmir’de ciddi bir yıkıma neden olan deprem, üzerinde kafa yormamız gereken ve bu ülkenin geleceği açısından büyük tehditleri içinde barındıran bir felakettir.

 

Öncelikle bu depremde vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara ise şifa diliyorum. Tüm Türkiye’ye geçmiş olsun. Allah beterinden korusun.

 

Deprem olduktan sonra yapılanlardan büyük oranda memnunum. Devlet bütün kurum ve kuruluşları ile depremzedelerin yanında yer aldı. Sivil toplum kuruluşlarımız da iyi bir sınav verdiler ve vermekteler.

 

Bütün ülke aynı acıyı yaşadık. Yıkıntının altından çıkarılan her can bizleri aynı şekilde sevindirdi. Bir millet olduğumuzu dost-düşman herkese gösterdik.

 

Bazı eleştirmemiz gereken noktalar da gerçekleşti. Fakat bu durumları çok da büyütmememiz gerekir. Mesela deprem sonrasında İzmir üzerinden densizlik yapıp, hakaret yağdıran veya dindar kitleyi hedefe koyanlar da oldu. Bunlar aslında ne toplumu ne de İzmir’i yansıtmaktadır. Bazı az sayıdaki radikal tipler ve bazı provokatörler ortamı germeye ve kardeşlik duygusuna zarar vermeye çalıştılar. Bunların içinde FETÖ’cü hesaplar da var. Bir bütün olarak oyuna gelmemeliyiz.

 

Enkaz altından Ayda canlı çıkarılınca, ekipteki bazı isimlerin “Allahu Ekber” nidaları ile sevinçlerini göstermelerine de tepki gösteren kendini bilmezler oldu. 4 gün sonra bir çocuğun canlı kurtarılması üzerinden Allah’a şükretmek ve onun büyüklüğünü anmak neden birilerini rahatsız eder? İspanyol olsaydık “Oley” derdik belki ama biz Müslüman Türkleriz. Bunun üzerinde ayrışma oluşturmayalım. Ben şahsen İzmir’deki kardeşlerimizin de bu tür İslam karşıtı söylemlerden rahatsız olduklarını düşünüyorum.

 

Genel hatları ile kenetlenmeyi başardık.

 

Asıl sorunu ve cevap verilmesi gereken soruyu yönelteyim: Biz bu felaketi yaşamak zorunda mıydık? Depremi engelleme imkanımız yoktur fakat gerekli olan önlemleri alabilirdik.,

 

Yıllardır Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu ve dolayısıyla gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu olduğu söylenmektedir.

 

Yönetmelikler değiştirildi, üzerinde çok konuşuldu ama maalesef gerekli adımlar bir türlü atılamadı.

 

Kentsel dönüşüm ile depreme dayanıksız olan binaların yıkılması ve sağlam evlerin yapılması gerekiyor. Bu işin ciddi bir maliyeti var.

 

İnsanımız bazı konularda çok fazla çıkarcı ve vurdumduymaz olabiliyor. Millet bekliyor ki, devlet aynı büyüklükte bir daireyi yapsın ve kendilerine tahsis etsin. Kimse kusura bakmasın ama devletin böyle bir sorumluluğu yoktur.

 

Kentsel dönüşüm yapılırken vatandaşların da belli katkıları sunması gerekmektedir. Bile bile ölümü bekliyoruz.

 

Nitekim yıkılan bazı binaların çürük olduğuna dönük raporlar varmış fakat gereği yapılmamış.

 

Bu süreçte merkezi ve yerel yönetimler iş birliği halinde hareket etmeli ve süreçlerle ilgili daha net düzenlemeler yapılmalıdır. Mahkeme süreçleri ile yıkımların engellenmesinin önüne geçilmeli.

 

Sorumluluk sahibi olanlar ciddi bir şekilde cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde aynı sorunları yaşamaya devam edeceğiz.

 

Siyasi rant hesabı yapılmadan, ortak çözümler üretmeliyiz. Siyasiler rakiplerini suçlamayı bir kenara bırakıp, aklın ve bilimin önderliğinde gerekli adımı atmalıdır.

 

Bu acıları yaşamamak elimizdedir. Bunun için gereğini bir an önce yapmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.