Kıymetli kardeşlerim,
Öncelikle hepimizin kandili mübarek olsun.
Kandil deyince Anadolu’da akla çevresini aydınlatan, bulunduğu yere ışık saçan ve güzelleştiren bir anlam yüklenir. Kandiller bize nasıl ki yol gösterir, çevresini aydınlatırsa, manevi kandiller de bizlerin gönül dünyasını aydınlatır, oraları berrak hale getirir ve belirsizlikleri ortadan kaldırır. Dolayısıyla böyle gün ve gecelere Kandil adının konulması bizim için çok önemlidir.
Bizim geleneğimizde üç ayların içerisinde belirli zaman dilimleri kandiller olarak idrak edilir. Ayrıca Peygamber Efendimiz s.a.v. dünyaya teşriflerinin de seneyi devriyesi mevlit kandili olarak idrak edilir.
Bu minvalde bizler Berat Kandili’ne kadar iki tane Kandil idrak ettik; bunlardan bir tanesi Recep Ayı’nın ilk cuma gecesi olan Regaip Kandili, ikincisi ise Recep ayının 27. Gecesi olan Miraç gecesidir. Bizler bu kandilleri idrak ettik, Hamd olsun. Şimdi Şaban Ayı’nın 17. gecesini Berat Kandili olarak idrak edeceğiz. Rabbim cümlemizi bu özel geceye ulaşarak istifade edenlerden eylesin.
Bu geceyi özellikli hale getiren şey nedir diye soracak olursak, Peygamber Efendimizin mübarek sözü bu gecenin ne kadar önemli olduğunu ifade ediyor. Peygamberimiz bizlere hitaben şöyle buyurmaktadır: “Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Bunlar Recep’in ilk cuma gecesi, Şaban’ın ortasında bulunan Berat gecesi, cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı geceleridir.”, “Beş gece vardır ki o gecelerde edilen duâlar geri çevrilmez: Recep’in ilk Cuma gecesi (Regâib gecesi)
Hz Aişe annemiz peygamber efendimizin gece kıldığı namazdan bahsederken” Bu gecede secdeyi öyle uzun tuttu ki vefat etti zannettim, ayağına dokunduğumda tepki verince sevindim ve ben yerime döndüm. Aradan geçen zamandan sonra Peygamberimiz selam verdiğinde bana dönerek ‘Ya Aişe, bu gecenin hangi gece olduğunu biliyor musun?’ diye sordu.
Ben de ‘Allah ve Resulü daha iyi bilir’ dedim.
Bunun üzerine bana ‘Ya Aişe, bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Allahu Teala bu gecede kullarına rahmetiyle tecelli buyurarak af dileyenleri bağışlar, merhamet edenlere merhamet eder, içini kin bürümüş olanları ise kendi hallerine bırakır” buyurdu.
Bu gece neler yapmalıyız?
Kıymetli kardeşlerim, bu gece hep birlikte öncelikle bol bol istiğfar çekmeliyiz.
İhtiyacımız olan herşey için yüce Allah’a yalvarır, dua ederiz. Bol bol Kur’an-ı Kerim okumalı, namazlarımızı kılmalıyız. Sadaka vermeli, garip gurebayı sevindirerek yetimlerin başını okşamalıyız. Büyüklerimizin duasını alarak küçüklerimize ikramda bulunmalıyız. Bu gecenin diğer gecelerden farklı bir gece olduğunu hissedip hissettirmeliyiz. En önemlisi, bu gece umutlarımızı tazelemeliyiz; çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Şâban’ın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen, ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan, ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur. Bu Hadis-i Şerif’ten anlaşılacağı üzere, bizim her ne derdimiz varsa, her ne meşru olan talebimiz varsa bu gece rabbimize arz etmeliyiz. Eminiz ve en üst seviyede bir umuda sahibiz ki yüce rabbimiz hem affedecek hem de taleplerimizi kabul edecek.
Rabbim bizlere bu geceyi en güzel şekilde değerlendirmeyi, rahmetinden, feyizinden, bereketinden istifade etmeyi hepimize nasip eylesin. gecemizin hayrı, bereketi, huzuru hepimizin üzerine olsun.
