“ Batılı sosyal bilimciler ve istihbarat kuruluşları, uzun zamandır Türkiye üzerine yoğunlaşmışlardır. Türkiye, BATILI KALIPTA Geliştirme teknikleri sınanacak canlı bir laboratuvardır. “Christoper Simson, Amerikan İmparatorluğu ve Soğuk savaş Döneminde para ve siyaset” isimli kitapta böyle diyor.
Ve bir açıklama daha!
1975 yılı. Richart PODOL AID (uluslararası kalkındırma örgütü) uzmanı… Amirlerine yolladığı Türkiye raporunda bakın neler diyor:
“ Yirmi yıldan fazla bir zamandır Türkiye de faaliyette bulunan Amerikan yardım programı bir zamandan beri meyvelerini vermeye başlamıştır. Önemli mevkilerde Amerikan eğitimi görmüş bir Türkün bulunmadığı bir bakanlık ya da, bir İktisadı Kamu Teşekkülü hemen hemen kalmamıştır. Bu kimseler halen bulundukları örgütte “ilerici güç” taşımaktadır. Genel müdür ve Müsteşarlık mevkilerinden daha büyük görevlere kısa zamanda geçmeleri beklenir. AID (Uluslararası kalkındırma örgütü) bütün gayretlerini bu gruba yönlendirmelidir.
Geniş ölçüde Türk idarecilerini indoktrine etmek gerekir Burada özellikle orta kademe yöneticiler üzerinde durmak yerindedir. Amaç, bunlara yeni davranışlar kazandırmaktır. Bu grubun yakın gelecekte yüksek sorumluluklar mevkilerine geçecekleri düşünülürse, bütün gayretlerin bu kimseler üzerinde toplanması mantık açısından doğrudur”.
Üniversiteler İlköğretim ve hatta anaokulları sivil örümceğin ağına çoktan düşmüştü ülkemizde….
15 Temmuz öncesi fulbirayt bursu ile ülkemize bilim adamları geldiği söylenmişti. Bunların asıl görevlerinin ne olduğunu biz 15 Temmuz da gördük.
Basında şöyle bir haber yer almıştı,
“ Bütün üniversitelere Amerikan heyetleri gidiyor. 54 Amerikan istihbarat görevlisi Türkiye ye getirildi. Bunlar çeşitli üniversitelere İngilizce Öğretmeni kılığında sokuldu.”
Batılı sosyal bilimciler ve istihbarat kuruluşları, uzun zamandır Türkiye üzerinde yoğunlaşmışlardır. Ülkeyi batılı bir kalıpta “ geliştirme” tekniklerini sınayacak canlı bir laboratuvar olması açısından ve müttefik politikaları için mutabakat oluşturmak ve politika, ekonomi, ordu ve istihbarat ve akademi alanlarındaki itaatkâr bir öncü tabakanın kariyer promosyonunu yapmak amacıyla. Yandaş toplamanın bu türü, tüm dünyadaki siyasal güçler için standart çalışma prosedürü olmaya devam etmektedir. Ancak jeopolitik konumu ve tarihi nedeniyle Türkiye, olağanüstü yoğun bir kampanyaya tabi tutulmuştur. Üniversiteler Amerikan İmparatorluğu sh.14
Türkiye ABD’ için bir deneme tahtasıydı öyle ki LSD ve benzeri ilaçlar bile bizim üzerimizde deneniyordu.
Colombiya Üniversitesinde yer alan, sosyal bilimler araştırma bürosu (BASR) Bu kuruluşta çalışan akademisyenlerden Charles Glock, Ortadoğu ve Türkiye’nin inceden- ipliğe araştırmasını yapmıştı. Glock’un çalışması bir dizi istihbarat ve propagandan çalışmasını içeriyordu.
1947 Yılında yapılan ABD’ Yardım anlaşması sonrası Milli Şef, Lozan kahramanı, bağımsızlığımızın tapusunu alan adam! Şunları söylüyordu:
“Büyük Amerika Cumhuriyetinin memleketimiz ve milletimiz hakkında beslemekte olduğu yakın dostluk duygularının yeni bir örneğini teşkil eden bu sevinçli olayı her Türk candan alkışlamalıdır.” Oltadki Balık Türkiye
İnönü’nün izinde gidenler hala Amerika’yı candan alkışlamaya devam ettiğini görüyoruz. Biz şunu diyoruz, Amerika’dan ve diğer Emperyalistlerden kurtulmanın zamanı gelmiştir. 2023’ de bunun için çok önemlidir.
Allah razı olsun üstadım yüreğinize sağlık..
Bu amerikalıların yanına bir de ingiliz, alman, fransız ve benzerlerini koyduğumuzda şöyle bir sonuç çıkıyor; Dünyada temellerini paranın atıp yönettiği bir sistem var. Dünyada ekonomiden spora siyasetten sanata her şeyi bu sistem yönetiyor. Sistemin başındakiler bir vuruyor farklı ülkelerin elçilerinden, farklı siyasi partilerden farklı STKlardan, dünyanın farklı coğrafyalarından aynı ses çıkıyor. Bu nasıl oluyor diye soran yok? Mesela Che Quera’nın Ariel Şaron’ un dayısı olduğunu hiç soran olmadığı gibi….