Bir arkadaşımız Ak Parti için özeleştiri mahiyetinde bir mektup yayınladı.
Mektubu aşağıya alacağım. Fakat mektuptaki bazı iddiaların Ak Parti adına yapılmaması gerektiği kanaatindeyim.
Bir kere Ak Parti İslamcı bir parti değildir. Bunu parti kurulurken deklare etmişlerdi. Maneviyatı ön planda tutmak yerine ahlakı ön plana çıkartmışlardır. Ak Parti, Millî Selamet Partisi değildir. MSP’nin ilk afişi ‘ÖNCE AHLÂK VE MANEVİYAT’ idi. Ben bu afişi duvarlara çok yapıştırdım. CHP’nin de bir afişi vardı ‘ÖNCE AHLAK’ diye. Onların maneviyatı yoktu.
Ak Parti maneviyatı tahtinde musdedir idi. Reisin konuşmalarından bunu anlıyoruz. Dindar nesilden bahsetmesi, bütün okullara manevi ağırlıklı dersleri koyması, ahlaki açıdan İslam’ı referans alması, başörtüsünün serbest bırakılması, Kur’an kurslarına ve Diyanet’in diğer manevî çalışmalarına destek olunması gibi. Ak Parti için bizim camia diye bir camiadan da bahsedilemez. Ak Parti’nin camiası bütün Türkiye’dir, hatta dünyadır. Yurtdışı Akraba Toplulukları TIKA, Yunus Emre Enstitüsü’nün dünyadaki çalışmaları, ordunun Somali’ de, Libya’da olması gibi
Ak Parti kurulduğunda Nihat Ergün beyle bir yerde konuşurken, “hocam Ak Parti’nin lambası sizi de aydınlatır ülkeyi de” demişti. Şimdi BAŞKA yerlerde DEVA arıyor arkadaşımız. Ak Parti’nin devası kendi içerisinde mevcuttur diye düşünüyorum.
Simdi mektuba bir göz atalim:
“Eyvallah Kardeşim,
…….
birşey demeyelim ve sabredelim diyoruz…
susalım tamam da;
Ak Parti teşkilatlarında artık öyle tipler yer buluyor ki,
Daha 100 metreden anlıyorsunuz; bu kişinin din ile, dâvâ ile, bizim câmiâmız ile uzaktan yakından hiçbir alâkası yok!
Kıyafetinden namaz ve niyaz ehli olmadığı,
Duruşundan, bakışından kibri ve herkesi küçümseyişi,
İlk üç cümlesinden bencilliği ve maddi menfaatçiliği apaçık dökülüyor!
Böyle birilerini il ve ilçe yönetimine alırken hiç mi acımıyorsunuz bu teşkilata?
Diğer yanda 100 metre öteden bile “evet bu adam İslamcı ve bizim kardeşimiz” diyebildiğimiz, 5 vakit namazında niyâzında ve dava için varını yoğunu harcamış samimi bir Milli Görüşçü kardeşimizi
“bazı hassasiyetler kayboldu, değişiklik lâzım” gibi ne için ve kim için olduğu belirsiz yuvarlak ve uydurma gerekçelerle teşkilattan uzaklaştırırken, -sözde yenilenme adına- yerine alınan tiplerde, hiçbir kriter aramadan, bu savruluşlar da nedir?
Bazı il ve ilçelerde, STK ve islami çalışma yürütmeye gayret eden samimi insanlarımız,
oranın Ak Parti teşkilatını, “lâik ve menfaatçi düzen çetesi” olarak görüyorsa,
bu tür isimlerden teşkilat listeleri oluşturanların hiç mi vebâli yoktur?
Dün şalvarlı hacılarla yola çıkıp bugün taytlı bacılarla yolda yürüyorsanız, emânet, ehliyet ve liyâkat diye diye Hazreti Ömerleri kenara koyup Turist Ömerleri öne alıyorsanız, eh, artık biraz da aynaya bakmak gerekmez mi?..
Biz davamızın selâmeti için ve reisin hatırına bağrımıza taş bastık, yine basarız.
Lakin birileri çok hoyratça “kendi menfaatine” harcıyor bu krediyi! Yazıktır! Bu da bir ihanet çeşidi değil mi? Buna niye müsaade edilir ki?..
Allah sonumuzu hayretsin…
Evet davamızın selameti için ve Reisin hatırına bağrımıza taş bastık yine basarız lakin birileri çok hoyratça kendi menfaatine harcıyor bu kredi yi bu da bir ihanet çeşididir artık buna müsaade etmeyin ben de yazarın bu son mısralarını aynen buraya yazıyorum ve katılıyorum çok doğru yazmış.