Soros’un Evlatları, Azgın Azınlık: Acizsiniz, Zavallısınız, Korkaksınız, Ahlaksızlıkta Zirvesiniz
Güzel şeyler yazmak istiyorum. Ülkemizde çok güzel işler yapılıyor. Her gün ülkemizle gurur duyacağımız yeni başarı hikâyeleri yazılıyor.
Fakat maalesef ülkemizdeki bir kitle ve onların ortaya koyduğu söylem ve eylemler, bütün bu güzelliklerin önüne geçmeyi başarabiliyor. Ortaya, yaptıkları akıllıca eleştiri ve faaliyetle değil, kirli işlerle gelen söz konusu kitle, toplumsal huzur ve barışı tehdit etmektedir.
Bir taraftan, ülkenin temelini dinamitleyecek adımlar atmakta, diğer taraftan da mazlum ve haksızlığa uğrayan numarası yapan bir ikiyüzlü kitle.
Azgın azınlık olarak nitelendirilebilecek bu kitle, bir gün cami minarelerinden müzik çalar, dinle dalga geçer, diğer gün Ayasofya camiinin aslı fonksiyonuna dönmesini engellemeye çalışır. Yine bu kitle kendini Bizans’ın uzantısı olarak görür ve aynı ruh haliyle, zulüm 1453’de başladı diyebilir.
Sanki özgürlük ve demokrasi gibi bir dertleri varmış gibi, teröristleri savunmak, LGBTİ hakları diyerek sapıklık enjekte etmeye çalışıyorlar. Aynı kitleler başörtüsü dolayısıyla okullarından atılan kızların, katsayı zulmüne maruz kalan İmam Hatip Liselilerin sorunlarına tepki göstermediği gibi, azgın bir şekilde Müslümanlara saldırdılar. Başörtüsü ile memur olunabilmesine karşı çıkanlar, bugün kalkmışlar cinsel tercih özgürlüğü adı altında toplumu ve aileyi dinamitleyen sapkınlık savunusu yapıyorlar.
Kendisi için her şeyi hak gören bu kitle, toplumun büyük bir kesimine ve onun değerlerine hakaret etmekten geri durmuyor.
Yalancılar; çünkü çevreyi öne sürerek ülkede darbe yapmaya kalktılar. PKK tarafından yakılan ormanlar dolayısıyla en ufak bir tepki ortaya koymadıkları gibi, PKK bağlantılı kişilerle birlikte, sözüm ona çevreci eylemler yaptılar. Yine aynı kitleler Yalova’nın tarihi ağaçları katledilirken veya bugün İstanbul’da çevre felaketi yaşanırken seslerini çıkarmadılar.
Basın organlarında devlete her türlü ihaneti ve saldırıyı yapmaktan geri durmayan kitleler, yaptıkları işi basın özgürlüğü maskesi ile kamufle etmeye çalışıyorlar. Sosyal medyada yapmadıkları ahlaksızlık ve saldırganlık kalmadı. Kendileri gibi düşünmeyen insanlara her türlü küfrü yapmaktan geri durmuyorlar. Her türlü hakareti ve ahlaksızlığı kendilerine bir hak olarak görüyorlar.
Twitterdaki bir paylaşımım dolayısıyla, toplu bir şekilde nasıl saldırıya geçtiklerini ve hakaret ettiklerini görmüş birisi olarak, bu kitlenin iflah olmaz bir noktaya savrulduğunu söylemek zorundayım. Fikir üretmekte yetersiz olan bu kitle, küfür, hakaret ve şikayet yoluyla sizi engellemeye ve susturmaya çalışıyor. Sonra kendilerini özgürlükçü sayıyorlar. Benim fikirlerime saygı duyamayan kitlenin özgürlük söylemlerini ciddiye almamak gerekir.
Kendileri gibi olmayan herkese en ağır şekilde saldıran bu kitle, sırası geldiğinde bir bebeğe bile hakaret edebileceğini ortaya koydu.
Cumhurbaşkanımızın kızının bir çocuk dünyaya getirmesi üzerine, hem bakana, bebeğe, hem de Cumhurbaşkanına yapılmadık hakaret bırakılmadı. Sırf Cumhurbaşkanına ve onun bakanına olan nefret dolayısıyla yeni doğmuş bir bebeğe, masum bir kadına ve dokunulmazlığı olan aile müessesesine saldırmak nasıl bir şey?
Yazılan ağır itham ve küfürleri burada paylaşmaya haya ederim.
Kim olursa olsun bir bebek dünyaya gelmişse, onunla ilgili iyi temennilerimizi dillendirmekten başka bir tutum insan olana yakışmaz.
Bu saldırgan tiplere karşı bir an önce gerekli işlemlerin yapılması gerekir. Sosyal medyada kahramanlık ve fütursuz saldırganlık yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu alanda ciddi bir şekilde düzenlemeler yapılması gerekir. Sahte hesapların engellenmesi gerekir.
Sanal alanda esip gürleyerek, hakaret yağdıran insanımsı yaratıklar, yakalandıklarında süt dökmüş kediye dönüyorlar. Evet, sizler aynı zamanda korkaksınız. Söylemlerinizin arkasında duramıyorsunuz.
Sizler aynı zamanda Soros’un evlatlarısınız. Sizlerin ne bu ülkeyle ne de ülkenin değerleriyle bir bağlantınız kalmamış. Fakat şunu unutmamalısınız ki, Fatih’in torunları bu ülkede yaşamaya devam ediyorlar. Yaptığınız çirkeflikle bizleri yıldırmanız veya amacınıza ulaşmanız mümkün olamayacaktır.
Söz konusu saldırgan tutuma karşı toplumsal kesimlerin ortak bir tepki ortaya koyması gerekir. Kimse kendisine küfredilmesini istemeyeceğine göre, başkalarına yapılan saldırılarda da ortak bir tutum sergilemeliyiz.
