enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3752
EURO
35,0539
ALTIN
2.326,91
BIST
9.118,21
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli
Parçalı Bulutlu
27°C
Kocaeli
27°C
Parçalı Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
28°C
Pazar Parçalı Bulutlu
29°C
Pazartesi Az Bulutlu
31°C
Salı Az Bulutlu
20°C

ABD + Muhalefet = İktidar

29.08.2020
A+
A-

ABD’de seçim süreci ile birlikte öne çıkan tartışma başlıklarından birisi Türkiye’nin önlenemeyen yükselişi ve Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl kontrol edilebileceğidir. Bu süreçte özellikle başkan Trump’ın rakibi olan Demokrat partili Joe Biden’in söylemleri ve buna karşın Trump’ın yaklaşımı üzerinden Türkiye’de de ciddi bir tartışma başladı.

 

Demokrat Başkan Adayı Biden’ın Ocak ayında New York Times’ta yayımlandığı ortaya çıkan bir mülakatında “Erdoğan’ın bedel ödemesi lazım. Benim (geçmişte) yaptığım gibi halihazırda mevcut durumdaki (muhalefet) liderliğindeki unsurlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenmeleri için onların daha güçlü bir konuma getirmeli ve onlardan daha fazla yarar sağlamaya çalışmalıyız” demiş.

 

Trump, Fox News’e yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi “dünya çapında satranç oyuncusu” yabancı liderlerin bulunduğu bir dünyada Joe Biden’ın “zihnen yetersiz” olduğunu savundu.

 

Biden-Trump söylemleri ve siyasi partilerimizin konuya yaklaşımını şu şekilde analiz etmek mümkündür:

 

1) Türkiye’deki bütün darbelerin arkasında ABD vardır. NATO üyesi olunduktan sonraki süreçte ABD, ne zaman istediyse, asker kışlasından çıktı ve darbeyi gerçekleştirdi. En son gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi de (15 Temmuz) ABD destekli güçler tarafından uygulamaya konuldu.

 

15 Temmuz darbe girişiminden 6 ay önce Türkiye’yi ziyaret eden Biden, FETÖ’cü Can Dündar’ın oğlu ile görüşmüştü. Bylock yazışmalarında ise darbe öncesinde Biden’in Dündar’ın oğluna “Bu adam (Erdoğan) bizi pek dinlemiyor ama TSK tarafından kokular geliyor” diyerek darbeyi haber verdiğine dönük yazışmalar mevcuttur. Darbe sürecinde darbe karşıtı bir söylemi olmayan Biden, olaydan 9 gün sonra Türkiye’ye geldi ve olaydan haberdar olmadıklarını iddia etti ve tepki vermekte geciktikleri için Türkiye’den özür diledi.

 

Joe Biden, FETÖ’nün ABD imamı Faruk Taban ile Kemal Öksüz ve Burak Yeneroğlu ile yakın ilişki içindedir. Taban ve Öksüz, 17-25 Aralık kumpası öncesinde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu Washington’da ağırladılar. Biden, casusluk suçundan tutuklu Osman Kavala ile de 15 Temmuz darbe girişiminden 7 ay önce görüştü.

 

2) Türkiye’deki muhalefet ABD tarafından desteklenmiş ve finanse edilmiştir: 15 Temmuz öncesi süreçten başlanarak Erdoğan’ı devirmeye dönük girişimlere yoğun destek sağlanmıştır. Daha eski dönemlerde de bu durum farklı değildi. Gezi Parkı eylemleri de yine Soros öncülüğünde desteklenmişti.

 

ABD Savunma Bakanlığı’na raporlar hazırlayan Rand Corporation isimli düşünce kuruluşunun hazırlamış olduğu “Türkiye’nin Milliyetçi Yönelimi” başlıklı rapor, darbe söylemlerinin tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Söz konusu raporda ABD’nin ABD dostu olan bir muhalefetle çalışması gerektiği, ordudaki NATO’cu askerlerle iletişim kurulması gerektiği belirtilmekteydi. Yine aynı raporda Türk ordusunda bulunan orta kademedeki askerlerin, ordudaki tasfiyelerden rahatsız olduğunu belirtmekteydi. Bu rapor, bir darbe çağrısı olarak algılandı.

 

3) Muhalif basın da ABD tarafından finanse edildi: Türkiye’deki bazı muhalif basın organlarının yine ABD tarafından desteklendiği ortaya çıktı.

 

4) Muhalefet partilerinin önemli bir bölümü dış güçlerle iş tutuyor: AK Parti ve MHP tarafından muhalefete yönlendirilen bazı suçlamaların, boş iddialar olmadığı ortaya çıktı. Muhalefetin yerli ve milli olmadığı, tam tersine Batılı güçlerin güdümünde hareket ettiklerine dair bazı ipuçları net bir şekilde görünür oldu. Normal şartlarda birlikte hareket etmesi mümkün olmayan yapıların, bir Batı projesi olarak bir araya gelmesi, AK Parti’nin içinden yeni partilerin kurdurulmasının hep aynı organizasyonun bir parçası olduğu görülmektedir.

 

5) Muhalefetin önemli bir kesimi darbenin karşısında duruş sergilememiştir: 17-25 Aralık ve 15 Temmuz kalkışmalarında muhalefetin önemli bir bölümünün darbecilerle birlikte hareket ettikleri bilinmektedir. Samanyolu TV ve Zaman Gazetesi kapatılırken, FETÖ’cüler tutuklanırken, kimler karşı çıktıysa, darbecinin ve işbirlikçinin ta kendisidir. Can Dündar için ağıtlar yakanlar, darbecinin önde gidenleridir. 15 Temmuz darbecileri hangi siyasilere dokunmamış ve dokunmayı düşünmemişse, onlar dış mihrakların oyuncağı ve darbelerin işbirlikçileridir.

 

6) Muhalefet, dış müdahale konusunda düzgün bir tepki ortaya koyamamıştır: HDP’nin ABD müdahalesinden memnun olması anlaşılabilir lakin ana muhalefet partisinin aynı noktada olması hiçbir şekilde kabul edilemez. Burada en büyük suçlama muhalefete yapılmaktadır. Buna en sert tepkiyi göstermesi gereken de muhalefettir. Zaten şaibeli olan muhalefetin ortaya farklı bir yaklaşım koyması anlaşılabilir değildir.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuya şu şekilde yaklaşıyor: “Beni üzen şey şu; gerçekten de 7 ay önce söylenen bu sözlere dışişleri bakanının tepki vermemesi, Erdoğan’ın tepki vermemesi, Fahrettin Altun’un tepki vermemesi, kendi kadrolarının tepki vermemesi ve 7 ay sonra da bunun Türkiye’nin gündemine getirilmesi.” Bu konuyu iktidar görmediyse, siz de mi görmediniz demek gerekir. Diyelim ki sizin de haberiniz yoktu, o zaman topu neden taca atma yoluna gidiyorsunuz. Adam gibi çıkıp bu tür söylemlere ve yaklaşımlara karşı koymayı bırakıp da neden konuyu sulandırmaya çalışıyorsunuz? Batılı desteği reddetmek yerine, bu iş iktidara yarar mantığı ile hareket etmenizin anlamı nedir? Biden’ın sözleri gündeme geldiğinde net bir tepki vererek konuyu ve üzerinizdeki şaibeyi ortadan kaldırabilirdiniz. Nitekim Saadet Partisi yapmış olduğu bir açıklama ile net bir dille Türk demokrasisine dönük bir müdahaleye karşı olduğunu ortaya koydu. Sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir duruş sergileyemedi?

 

Onur Öymen’in anlattıklarına bakılırsa, Deniz Baykal’a düzenlenen kaset kumpasının arkasında da aynı odakların belirleyici olduğu görülmektedir. CHP’yi çizgisinden çıkarmak ve kontrol etmek için en uygun bulunan lider Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başkası değildi. Kendisi bir proje olarak koltuğa oturan birinin ABD merkezli projelere karşı durması da beklenmemelidir.

 

7) Türkiye artık uluslararası bir aktör haline gelmiştir. Erdoğan’ın ABD’nin kontrolünden çıkmış olduğu ve onlar için bir tehdit unsuru olduğu görülmektedir. Batılı ülkelerdeki seçimlerde Türkiye önemli bir konu başlığı olarak tartışılmaktadır. Dünya liderlerinin Trump’ı arayarak, Erdoğan ile konuşmasını istemeleri de bu gücün başka bir göstergesidir.

 

İçerden destek almadan dış güçlerin ülkeye zarar vermesi mümkün değildir. Türkiye’de önemli bir kitle toplumun milli ve manevi değerleri ile kavgalılar. Kendi toplumlarından nefret eden bu kitle dışardan müdahalelere gönüllü bir şekilde maşa olmaktadır. Bu durum günümüze özel değildir. Önümüzdeki yıllarda da benzer konular tartışılmaya devam edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.