1960 lı yıllar da sol görüşlü görünümü veren ABD’nin yetiştirdiği asker ve siviller arka arkaya darbe girişimlerinde bulunuyorlardı. Devlet adeta bir kabile devleti görünümü arz ediyordu. Devletin istihbaratı tamamen CIA kontrolündeydi. Ordu da, MİT’le aynı kaderi paylaşıyordu. Zaten MİT müsteşarlarının tamamı askerdi o yıllar da. 12 Mart dan önce ABD kontrolünde bir darbe hazırlığı vardır. Bunlara 9 Martçılar denir.
1972 yılında Londra da yayınlanan Sunday Telegraph Gazetesinde ki bir araştırma yazısında 27 Mayıs ve 12 Martın birer CIA operasyonu olduğu iddia edilmiştir.
9’Mart darbesinin Hedef’ini Doğan Avcıoğlu yazmıştı. O hedef; Parlamenter sistemi ortadan kaldırmak, Arap ülkelerinde gerçekleşen Mısır da ki Nasır, Sudan daki Numeyri ve Suriye de ki Esad yönetimleri gibi Baascı yönetimler kurmaktı. Sonradan bu sol darbecilerin tamamı Amerikancı olmuşlardır. 28’ Şubatın altına imzamı atarım diyen ünlü spiker Ali Kırca, 9 Mart darbesinin bildirisini kaleme alan genç teğmendir. Kaleminden Kan damlayan Devrim yazarı Hasan Cemal, Ülkemize NATO asker göndersin diyen İlhan Selçuk ve Beşli çete dediğimiz çetenin solcu liderleri Erbakan’a karşı ABD’nin yanında yer aldılar.
12 Mart da bu ülkenin gençlerine oynanan bir oyudur. Hem de kanlı bir oyundu.
Bugünkü gençlik, babalarının, dedelerinin 12 Mart’ta, 12 Eylül’de nasıl tuzağa düşürüldüğünü ve nasıl harcandığını bilmiyordur. Kısaca bu konuya değineceğiz bu yazımızda.
Gençliği, 12 Mart’a sürükleyen maceracı gençlerin çok sevdiği bazı “silahşor” ağabeylerinin ajan oldukları daha sonra ortaya çıktı. Bunlardan açığa çıkarılanlar Erdal Gökyüzü, Muzaffer Köklü ve Eyüp Temeltaş’tır. Hukuk Fakültesi öğrencisi Gökyüzü, daha sonradan Emniyet Müdürü olacaktı. Mahir Kaynak’ta bunlardan biridir. Yine daha sonra MİT Müsteşar Yardımcısı olacak olan Mikdat Alpay Ankara Hukuk Fakültesinde okumuş ve bir ara asistanlık’ta yapmıştı. Uğur Mumcunun yakın arkadaşıdır.
Hasan Yalçın: “… Mesela 1971’ yılında, Doğu Perinçek’in önderliğinde Söke dağlarında silahlı mücadeleye giriştik… Çok sayıda köylü arkadaşımız bizim o hareketimizden hemen sonra tutuklandı. 12 Mart’ta hapis yattılar,
Ufuk Uras: Bir basın toplantısında, İp (şimdi Vatan) genel başkanı Doğu Perinçek’i kast ederek; “ olup bitenleri MİT kuryelerinden öğrenmek zorunda değiliz” der.
Mehmet Bedri Gültekin: Ufuk Urasın babası pilottur ve MİT elemanıdır. Ufuk Uras babasıyla birlikte 12 Eylül askeri rejimi döneminde, askeri helikopterle İstanbul üzerinde uçarak “operasyon yapılacak örgüt evlerini” saptadıklarını, bizzat kendisi söylemiştir.
Mustafa Hiram Abasa göre, Doğu Perinçek’in Türkiye’deki görevi şöyledir: “Türkiye de hızla gelişen ve batı dünyası için tehlikeli hale gelen Sovyet yanlısı aşırı solu, yeni bir doktrinle bölmek, bir birine düşürmek, parçalamak, etkisiz hale getirmektir.”
Perinçek’e göre de Hiram Abas; 12 Mart’tan sonra ki gerçekleştirilen bütün Provokasyonlardan doğrudan doğruya sorumludur. Hiram Abas Hangi olayların içinde yer almıştır Periçek’e göre: “CIA’nın değişik yerlerdeki okullarında 4 yıl eğitim gördüğü, Gemi batırma olayları, İsrail Konsolosu Elrom’un öldürülmesi olayı gibi tertip ve saldırılar Hiram Abasın başı altından çıkmıştır.” Hiram İşkence ve operasyon hastasıdır. Yeni işkence yöntemleri geliştirmiştir ve uygulamıştır.
Hasan Yalçın: Başbakan Demirel İti-ite kırdırma taktiği uyguladı. O gençlerin hepsinin ölümünden sorumludur Demirel. Yani Taylan Özgürle başlayan ve devam eden o öldürme olaylarında büyük bir rolü var.
Yüzbaşı İlyas Aydın: 12 Martın muamma isimlerinden biridir. Ne sağcılar, ne de solcular adamı çözememiştir. İsrail bile adamı çözemedi. Mehmet Eymür onun için şunları söylemiştir: İlyas Aydın, benim için de bir şüphedir. MİT değil ama herhangi başka bir örgütün THKP-C İçindeki ajanı olabilirdi.” Solculara göre MİT’in ajanı, MİT’e göre başkasının ajanı karanlık bir adam. Ama gençleri örgütleyen bir adam.
Burhan Tanrıverdi “… Daha sonraki yıllarda “Yakalandıktan sonra polis, bazı ekstralarıyla bütün işkenceleri uyguladı. Fakat olanlardan bir tanesi; eskiden bize Devrimci Yol’cu arkadaşların “Polistir bunu aranıza almayın” dediği, Aslan Tören’in de o işkencelere katılmış olmasıydı. Tanıdığım birisiydi, işkencede onunla karşılaştım. Bunu mahkemede de dillendirdim; ama bir şey çıkmadı.”
Üzerinden yarım yüzyıl geçmiş. Yaşananlar tarihe, “12 Mart askeri müdahalesi” olarak geçti. Aslında söz konusu olan tek bir darbe değil. Darbe içi darbeler, iç çatışmalar, ihanetler, tasfiyeler, ajan faaliyetleri ile dolu geçen birkaç yıllık bir süreç. . Türkiye halkı, “reform” sözcüğünün en çok kullanıldığı bu dönemde en ağır baskıya uğradı.
Filistin de ki kamplarda eğitilen solcular idealist gençler olmakla birlikte, hizmetleri ABD içindi. Bu idealist Marksist gibi görünen gençler, sonra dan AB’ci olmuştular. Cengiz Çandar, Sarp Kuray, Faik Bulut, Faik 28 Şubat ABD post modern darbesinde Amerikancı generallerin danışmanıdır. Ertuğrul Kürkçü, Oral Çalışlar ve diğerleri gibi.
Cengiz Çandar için Hiram Abasın anlattıkları; “Özal’ın özel bölmesinde, MİT’çi olmak Cengiz’e az gelir… Filistin’den Pentagon’a uzanan çizgi NATO’ eğitimcisi Cengiz Çandar… Eski ANAP’lı bir bakan… “ Bir gün bana Hiram Abas, Cengiz için” “ bizim teşkilattan” demişti. Ne zaman MİT’le ilişkiye geçti bilmiyorum. Ama Filistin’den sonra galiba.” Derin devletin solcuları sah. 306
FETÖCÜ Şahin Alpay için Oral Çalışlar şunları söylüyor: “ Şahin Alpay, Londra’dan, “ Çinin kültür devrimine” ilişkin bir belge getirmişti. İçimizde ilk MAO’cu teorisyenlerden biri Şahin Alpaydı. Böyle devrim örnekleri etkiliyordu bizi.Nereden nereye, MAO’culuktan, FETÖ cülüğe.
Oral Çalışlar 68’ kuşağının ağır ağabeysi: “Çalışlar 1989’ da Alman İstihbaratı BND’nin yönettiği Hamburg sosyalist İncelemeler Enstitüsünden Aldığı bursla açıldı. Oral Çalışlar ve Enstitü arkadaşı Taner Akçam, Alman İstihbaratının “Kafkas ve Ortadoğu masasının “ kilit adamaları “Hoffman ve Steinbach” hın yönlendirmesi altında çalıştılar. “
Ertuğrul Kürkçü: “ Biz, ne Marksist, -Leninist, ne de şuyduk –buyduk, biz Amerikan emperyalistlerine ve devlete alet olduk. “ Ertuğrul Kürkçü ifadelerinde açık açık böyle söylüyor. “Gençleri kandırdık” diyor. Ertuğrul Kürkçünün karanlık bir adam olduğunu dönemin önemli devrimcilerinden biri olan Kamil Dede de söylemektedir.
Çıkabilirsen çık işin içinden.
